Ben Sana Nasıl Kin Tutulur Bilmiyorum

2.4K 103 19
                                    

Erdem in saçlarına dokunurken ne kadar sevgiye muhtaç olduğunu hissettim. Bunu hissettirecek bir davranışta bulunmadı ama bazen hissedersiniz ya herşeye rağmen.. Öyle işte. Onun duygularıyla oynamak şu dünyada yapmak isteyeceğim en son şey bile değil ama bana muhtaç ve yanında olmamak vicdanımı burkuyordu. Pelin den intikam almaktan önce kendimi daha rahat hissetmek adınadır belki bu kadar çabam. Erdem gözlerini kapatmış öylece duruyordu. Tıpkı hastanede sandalyede gördüğümdeki gibiydi. Ben onun yüz hatlarını incelerken o gözlerini açmadan konuşmaya başladı.
-Bu duyguyu özlemişim biliyor musun? Yanındayım ellerin saçlarımı okşuyor. Günlerdir tek gördüğüm yüz Pelin in yüzü. Benimle tek ilgilenen o oldu ama saçlarıma dokunarak tedavi etmeyi akıl edemedi. Dokunsada tedaviden saymazdım Tutku.
Lafını devam ettirecek diye beklerken bir kaç saniye durdu sonra derin bir iç çekip gözlerini açtı. Ellerimi saçlarımdan indirip yüzünde gezdirdi.
-Erdem ben.. Senden özür dilemek istiyorum.. Yani şöyle seni çok yalnız bıraktım istemeden veya isteyerek.. Özür borçluyum..
Erdem in o akıcı konuşmasından sonra benim bu yarım cümlelerim çaresizliğimin boyutunu gözler önüne seriyordu. Durumu toparlayamıyordum. Bundan sonra onunla olmayacağım belliydi ama nasıl bitti denir bu durumdaki adama? Nasıl git denilir? Nasıl beni unut diyebilirdim?  Bilmiyordum. Bildiğim tek şey onu annesi iyileşene kadar yanımda daha iyi olacağına inanıyorsa yanımda tutmak olacaktı veya yanında olmak. Erdem baş parmağımın orta bölümünü hafifçe öptü.
-Özür dileme. Sadece yanımda ol. Her sabah. Her gece. Her zaman. Ben sana nasıl kin tutulur bilmiyorum Tutku. Beni sevginden mahrum bırakma yeter. Yeter ki bir daha benden uzak şehirlere gitme. Sen benim yuvam olmuştun  Gittiğini öğrendiğimde delirmiştim. Pelin destek oldu saolsun. O gerçek bir dost ikimiz içinde.
Bu cümleden sonra ne dediğine tam odaklanamadım. Pelin ikimiz içinde gerçek bir dost dedi yani Pelin i dost olarak görüyordu ki bu iyi bir şey. Yani demekki aralarında Pelin in anlattığı cinsten şeyler yaşanmadı. İçimde milyonda bir ihtimalde olsa şüphe vardı artık o da kalmadı. Pelin tamamen aşkın gözünü kör etmesinden dolayı saçmalamıştı.. Ona gerçekten acıdığımı fark ettim. Sonuçta bende Yekta nın yanında olmak için Erdem e zamanında binbir çeşit yalanlar ürettim şimdide Pelin bana aynısını yapıyordu ama ben Erdem gibi değildim farkındaydım herşeyin. Erdem in eski hallerini özlüyordum o mutlu anlarını, arkadaşlarıyla eğlenmesini isterdim yine eskisi gibi. Klupte bütün gün yüksek sesle pop müzik dinlesin isterdim. Yanında ben olmadan mutlu olsun isterdim . Sabır dedim içimden kendime düzelteceksin herşeyi..  Fevri davranma. Zaman acele etme zamanı değildi. Nerede nasıl davranmam gerekiyorsa öyle yapacağım bundan sonra. Şimdi Erdem in yanında olmadığım zamanları telafi zamanıydı. Erdem in romantik konuşmasını bitirmesini beklemek yerine lafını kesip aklıma ilk gelen fikiri söyledim.
-Hadi gidiyoruz sizin mekana ben artık seni böyle görmek istemiyorum. Bak moralin çok bozuk anlıyorum ama kaç hafta geçti Erdem. Hayata küsme zamanı değil şimdi. Çok genciz ve önümüzde kocaman bir ömür var, bizi bekleyen güzel günler var. Her gün böyle somurtmak yerine artık yavaş yavaş normal hayatına dönmeye başlamalısın. Hem annen senin hayata küsmeni istemezdi emin ol. Bak ben sana söz veriyorum annen iyi olacak ama önce sen iyi olacaksın. Tamam mı? Hadi söz ver bana. Ben yanında olacağım ama sende sözümden çıkmayacaksın her gün hastaneye gideceğiz ama bütün günümüzü orada geçirmeyeceğiz. Lütfen kabul et. Ben seni böyle görmek istemiyorum.
Erdem dizimden kalkıp koltukta oturur duruma getirdi bedenini. Kafamı eliyle yüzüne yaklaştırdı. Kendimi geri çekmek istiyordum ama şuan bunu yapmam bütün güvenini sarsacak bir davranıştı. Of ya bu öpüşmek denilen şeyi kim icat etmiş. Yani tamam sevdiğin insanla yapınca dünyanın en güzel şeyi ama sevmediğin insanın sana bunu yapması halinde de insanın kendini doğrayası geliyor. Ayy bende ne yüzsüz biri oldum ya. Şuan şu durumdaysak tek nedeni benim.  Öpüşmenin icadını bulan adama kadar laf saymak yerine dönüp kendi hatalarıma baksam herşey daha güzel olurdu. Zaten biz insanlar bayılıyoruz hatayı kendimiz dışında aramaya.   Erdem kafamı yüzüne yaklaştırdıkça düşüncelerim dahada sapıttı keşke dudak diye birşey olmasaydı yaaaee diye dualar etmeye başladım. Baktım durumun kaçışı yok. Yumdum gözlerimi öylece durdum. Dudaklarımı kasmaya başlamışken o mükemmel mucize oldu ve Erdem dudağımı değil göz kapaklarımı öptü. Bende derin bir nefes aldım.
                         ******
Erdem lerin mekanı bıraktığım gibiydi. Şu soktuğumun hoparlörlerin kulak delmekten başka ayarı yok mu diye isyan etmek istesemde Erdem için susuyorum. Erdem arkadaşlarıyla hafiften muhabbete başlamıştı. Herkes yanına gelip yapmacık yapmacık "yaağğ Erdemciyim çok üzüldük yanına gelemedik ama kusura bakma sakın beni biliyorsun" gibisinden muhabbet etmeye başladı bende tabi illet oldum. O kadar yapmacıklardaki ellerindeki viski bardaklarını ağızlarına sokasım geldi. Mıymıymıy bu ne ya. O kadar seviyordunuz çocuğuda bok gibi kluplerde barlarda ne işiniz var? Hastaneye geldiniz de geri gönderen mi oldu? Baktım bu geri zekalılar susmuyor mekanın kapısının önüne çıktım. Vaktim kısıtlı olduğundan hemen Yekta ya eve gelince beni merak etmemesi gerektiğini belirten mesaj yazıp gönderdim. Mekana geri girdiğimde Erdem in yüz ifadesine baktım o benden daha fazla rahatsız oluyordu bu geri zekalılardan. Garibimin gözleri lavaboya gitmek için hocadan izin istemeye çekinen ilkokul üçüncü sınıf öğrencileri gibi bakıyordu. Erdem anlayışlı biriydi karşısında ki insanlar sabaha kadar konuşsa orada öylece oturur kalkmazdı iş bana düşüyordu. Sıçarım yapacakları muhabbetin içine yani car car car car iki saattir yeter artık. İstemeye istemeye tekrar yanlarına gittim. Sarışın kıvırcık bir kız var aralarında en çok o konuşuyor kızı hiç dinlemedim ama ağzı susmuyor yani ne zaman gözüm takılsa ağzı bir karış açık koyu bir muhabbetin içinde Erdem le. Bir kulak vereyim dedim ne anlattığına bu kadar uzun anlatılacak ne var diye merak ettim.
-Erdemciğim benim bir yakınım daha vardı oda annenle aynı durumdaydı ve kadın iki günde iplik gibi sökülüp tahtalı köyü boyladı. Bende isterim annenin iyileşmesini ama kaç hafta oldu.. Bence kendini hazırlamalısın.
Kız aynen bunları söyledi ya. Ben Erdem i buraya morali düzelsin diye getireyim şu orospunun yaptığına bak. Dua et kızsın tiplerine soktu beni burada. Valla sokarım sizin  vereceğiniz morale diyerekten Erdem i kolundan çekip çıkarttım mekandan. Kuş beyinli ezikler. Kötüye gerçekten hiçbir şey olmuyor bu dünyada. Olan ben ve Erdem gibi iyilere oluyor. Tamam tamam bende iyi biri değilim.. ama olsundu. Sokaklar bir hayli hareketliydi. Erdem lere gidip eve çeki düzen vermek önceliğimdi artık hastanede değil evinde kalmalıydı. Eve zar zor gittik trafiğin yoğunluğundan dolayı. Gelene kadar yok önce camları silerim şunu yaparım bunu yaparım diye hayallerim vardı ama evin boka batmasını geçtim toz bile yoktu. Şimdi Erdem e bu ev niye bu kadar temiz desem Pelin saolsun  muhabbetine girecek o yüzden hiç gerek yok. Pelin de bu evi temizleyene kadar gidip kendi evini temizlesin yani dağınıklıktan girilmiyor evine.
-Ben bir duş alacağım izninle.
-Tabi tabi git al gel ben beklerim seni.
Erdem e baktım yanakları al al olmuştu sıcaktan. Gözleri hep gözlerimdeydi. Zaten ne zaman ona baksam hep beni izlerken buluyorum. Beni takip etmeye odaklı kamera gibi adeta. O duş alana kadar bende yatağa uzanıp televizyon izlemek istedim. Çünkü kafamı dağıtacak tek şey Nurullah, Kaan ve Solmaz ın aşk üçgeniydi.. Uyuyakalmışım uyandığımda Erdem sadece baksırla yatağa girmiş beni kolunun altına almıştı. Mis gibi de kokuyordu bebek şampuanıyla yıkanmış gibi. Pencerelere bir göz atınca havanın karardığını fark ettim.
-Uyanmışsın.
-Ne kadar zamandır uyuyorum?
-İki saat olmuştur.
Yataktan kalkıp mutfağa gittim susamıştım. Ben suyumu bardağa doldururken Erdem mutfağın kapısında durup benimle  konuşmaya başladı.
-Pelin geldi sen uyurken bir garipti.
Elimdeki bardağı içmeden musluğun üstüne bıraktım.
-Ne gibi gariplik?
-İzmir den buraya gelmene şaşırmadı. Seni uyandırmak istedim gerek yok uyandırma diye tersledi beni. Birde evden çıkarken "Benden günah gitti" dedi. Senin bu hareketlerinin sebebi hakkında bir fikrin var mı?
Bir yanım acaba yanlış birşey mi yaptım derken diğer yanım Ohh oldu Pelin e kiminle dans ettiğini unutmasın diyordu. Bana kullandığı kelimeler aklıma gelince moralinin düştüğünü duymak ne yalan söyleyeyim iyi geldi.
-Hayır. Hiç bir fikrim yok. Pelin işte bilirsin çok karışık duyguları olan bir kız. Ben kaç yıllık arkadaşıyım ben bile çözemedim onu sende hareketlerine fazla takılma yarım saat sonra gülerek yanımıza gelir.
Durumu kontrol altında tutmak en iyisiydi yangına körükle gitmemeliydim.
-Dediğin gibi olsun. Ben üstümü giyinip geliyorum.
Erdem mutfaktan çıkınca telefonumu elime aldım. Yekta defalarca aramış ulaşamamıştı. Telefonum sessizde olduğundan duymamışım. on bir tanede mesajım vardı. Yekta aç telefonu yazmış yazmış göndermiş. Hazır yalnızken Yekta yı aradım vakit kaybetmeden.
-Aşkım kusura bakma ya sinemadaydım telefonum sessizdeydi duy..
Yekta lafımı bitirmeden konuşmaya başladı.
-Ne oluyor Tutku? Pelin aradı bizim mağazaya yanıma  gelecekmiş. Sesi kötü geliyordu sana birşey oldu zannettim.

Benim Hetero SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin