Yüzüme Vurduğun Doğrular Beni Kendimden Soğuttu

2.6K 113 16
                                    

Yekta konuşurken o kadar sahici ve içtendiki inanmamak aptallık olurdu. İşin birde şu yanı var neyi düşünüyorsun yani. Bir insandan nasıl ayrılınabilir gidersin yanına "ben ayrılmak istiyorum sen benden daha iyilerine layıksın bunları laf olsun diye söylemiyorum gerçekten öyle düşündüğüm için söylüyorum" dersin olur biter. Yalnız bu kadar basittide neden ben yapamadım diye kendimede soramadam edemedim ama benim durumum farklı ya ne zaman Erdem den kopacak olsam hep bir bokluk çıktı. Gerçi şuan ayrıldığımıza inanıyorum sonuçta haftayı geçti tek kelime konuşmadık. Konuşmak istiyor muyum? EVET. Yanında olmak, ona destek olmak istiyor muyum? EVET. Peki sevgili olmak istiyor muyum? HAYIR. Erdem ondan ayrılan birini yanında barındırır mı? HAYIR. Cevaplar o kadar netki insan birşey yapamıyor. Yarın Erdem in yanına tekrar gitsem " Bak biz sevgili değiliz artık biliyorum. Seni çok yalnız bıraktım bunuda biliyorum ama hiç aklımdan çıkmadın sende bunu bil" desem herhalde "siktir git gözüm görmesin seni" deyip hastaneden tekme tokat atar beni. Of ya birde Erdem le aramdaki sorun yetmezmiş gibi hastanede önce Pelin engelini aşmam gerekecek. Salak Pelin ya bizi ne hale getirdi. O hastanedeki tepkisini asla unutamıyorum. Erdem için deliriyordu. Acaba Erdem e hastaneye gittiğimden bahsetmiş midir? Ama zannetmem. Çünkü böyle bir durumda Erdem in aklına beni sokmuş olurki bu onun açısından hiç iç açıcı sonuçlar doğurmaz. Yekta yarın işe gittiğinde şansımı bir defa daha deneyeceğim en kötü ihtimal ne olabilir değil mi yani? Ay bu Yekta yıda hiç anlamıyorum iki dakika önce böyle Aşık Veysel modundayken şimdi beni susturunca tekrar televizyonun karşısına geçip maç izlemeye başladı öküz. Bende Yekta nın kitaplığına bir göz gezdireyim dedim ve kalktım çünkü sıkıntıdan patlamak üzereyim ve kafamı dağıtmaya ihtiyacım var. Başladım kitapları tek tek alıp incelemeye. Ay bende öyle bir anlatıyorumki sanırsınız yüzlerce binlerce kitap var toplasan 10 tane anca var hatta yok. Onlarda abuk subuk kişisel gelişim kitapları. Zengin olmanın kısa yolu diye kitap mı olur abi bu bir kere mantığa aykırı. Hayır bu kitabı yazan gavat bu kadar iyi biliyorda zengin olmayı niye oturup salak gibi kitap yazmakla uğraşıyor. Acaba bu kitaba yazdıklarından kaçını kendi uyguladı gidip sormak istiyorum. Adamın tipi bile fakir. Hor görmüyorum ama böyle saçma kitapları alıp okuyacak kadar da saf olmayın yani. Diğer kitaplarda zaten buna benzer "başarının yolları,başarıya giden yol, beş adımda başarıya ulaş" falan filan gibisinden bir ton saçmalık. Yok neymiş hedef belirlemeliymişiz, kararlı olmalıymışız.Lan bunu okumak için kitap mı alınır? Bunu okula giden her çocuk bin defa duymuştur zaten. Hem öğretmeninden hem çevresinden. Ohaaa! Kızları elde etmenin sırları mı? O kızların ben ta ağzına sıçayım. Böyle saçma kitap mı olur ya. Hemde benim sevgilime ait. Benim sevgilime? Benim benim benim sevgilime? YIKAAARIM LAN BU EVİ!  Buse ye göz yumduk diye pezevenk belledi galiba bu Yekta beni. Kitabı da yanıma alıp Yekta nın yanına gittim. Ay ondaki rahatıda bir görün sehpayı kurmuş koltuğun karşısına ayaklarınıda atmış üstüne keyfine diyecek yok anlayacağınız. Şimdi ben sana bu geceyi zehir etmem mi be adam! O sehpayı senin götüne sokmam mı acaba? Kitabı gözünün önüne tuttum karşısına geçtim.
-Bu ne?
-Kitap.
Öküze bak ya birde kitap diyor.
-Ay saol ya iyiki söyledin ben çamaşır makinesi sanmıştım. Kitap olduğunu biliyorum herhalde öküz! Senin evinde ne işi var?
-Sevgilim güzel yüzlüm onu ben görmedim bile bu evde sen gözümün önüne getirince fark ettim şimdi. Arkadaşlarımdan birinindir.
-Heheee bende yedim safım ya ben malım ya ben. Off bi boktada dürüst davran be adam bi defa ya. Tekrar soruyorum bu kitabın senin evinde ne işi var?
Yekta ayağa kalkıp beni belimden kavradı.
-Aguşş Aguşş aguşş.
Aguş ne ya. Hemen sinirlendiğimde bebek taklidi yapması cüssesine bakmadan. Ay bu adam beni öldürecek. Hem beni kucağına alabilecek bebek mi var dünyada? Yersiz yersiz şakalar.
-Başlatma aguşundan ya...
.......
-ERTESİ GÜN-
Yekta yla kitap kavgasını kaç saat ettik sayamadım valla en son hatırladığım Yekta nın ağzıyla kitabın sayfalarını kopardığı ve benimde kitabın üstüne çıkıp tepindiğimdi eee kavga olacakki ilişki olsun. Zaten ilişkilerim kavga üzerine kurulu olduğundan aksini savunmam mallık olurdu. Bir günüm yokki şöyle Yekta yla rüya gibi geçsin, tartışma konumuz sadece hangimizin hangimizi daha çok sevdiği olsun. Nerdee o günler ama inanıyorum o günler ayağıma eninde sonunda köpek gibi gelecek! Hatta o kadar mutlu olacağım ki mutlu olmaktan sıkılacak kadar mutlu olacağım. Böyle üzüldüğüm tek şey Müge Anlı' nın kayıp ilanları ve Zara'daki deri montun indirime girmemiş olması olacak. Ayyy bende ne saçmalıyorum ya lan normal bi hayatım olsun kavgalı gürültülü ama normal olsun onada şükür. Yekta yla olmanın en güzel yanı ne kadar kavga edersek edelim, ne kadar birbirimizi üzersek üzelim gece olduğunda aynı aşkla sarılıp uyumamızdır desem yanlış olmaz. Bugün bir kez daha Erdem in yanına gidecektim. Ya aslında mesaj atsam Erdeme buluşmak istiyorum Pelin in haberi olmasın gibisinden bir sorun çıkmaz hem bu sayede Erdem den bir tepki alacaksam bile yüz yüze almamış olacaktım. Yani dayak yemekten korkuyorum ne yalan söyleyeyim. En son beni öldürecek durumdaydı birde günlerdir yanına gitmiyorum arayıp sormuyorum falan. Elime aldım telefonumu başladım yazmaya.
" Günlerdir seni arayıp sormuyorsam nedeni seni merak etmemem değil Erdem sakın böyle düşünme. Biliyorum benden bir açıklama bekliyorsun bana fazlasıyla kızgın ve kırgınsın ama inan geçerli sebeplerim var. Bunları sana telefondan mesaj atmak yerine sesini duyarak anlatmak isterim. Dinlemek istersen bekliyor olacağım ama lütfen bu mesajı attığımdan kimsenin haberi olmasın."
Yazdım ve gönderdim ayyy gönderdim resmen.. Off şimdi kesin cevap vermeyecek yada beni arayıp küfürler yağdıracak. Yapmasamıydım ya. Amaan cevap vermezsede vermesin en azından içim bi nebzede olsa rahatladı. Ben daha mesajı atmamın üzerinden iki dakika geçmeden ümitsiz düşüncelere dalmışken telefonum çalmaya başladı. Ayy resmen Erdem arıyor. Ya küfür edip bağırmasından çok korkuyorum ama korkunun ecele faydası yok biliyorum. Telefonu açtım.. Bi süre hiç ses gelmedi ne ondan ne benden.. Birşey desin diye dua ediyorum içimden o derece.
-Tutku..?
Sesi çok nazik gelmişti. Böyle minik bir serçe gibi ürkekti.
-Erdem..
-Ne yaptım ben sana? Beni bu denli yalnız bırakmanı gerektirecek ne yaptım?
Gözlerimde yaşlar birikmeye başlamıştı. Onun seside ağlamaklı geliyordu.
-Hiç.. Hiçbirşey yapmadın.
-Yanıma o günden sonra bir gün daha gelseydin İzmir e dönmeseydin hemen sana kendimi affettirecektim.
Ne izmiri ya? Erdem neyden bahsediyordu? Hayır benim izmir e gittiğimi kim neresinden uydur... PELİN! Pelin benim gittiğimi söyledi Erdem e benden soğuması için yaptı hemde bunu. Ondan benim Erdem i görmeme engel oldu.
- Yemin ederim.. Bak yemin ederim affettirecektim. Oğlum sen beni nasıl bu halde bıraktın hastanede lan! Hiçmi cız etmedi için. Beni gördün lan sen! Acımı gördün psikolojimi gördün sana olan sevgimide ihtiyacımıda gördün. Mutlu musun Tutku orada gece başını yastığa rahat koyabiliyor musun?  Ben çok yalnızım Tutku şimdi burada. Hem annemde uyanmıyor.
Ağlıyordu telefonun bir ucunda.. Erdem konuştukça kendimden tiksindim, nefret ettim, canımın çıkmasını istedim,yerin dibine girmek, Pelin i boğmak istedim. Vicdanım kalbimi darmaduman etmeye başladı. Hiç bu kadar aşağılık biri gibi hissetmemiştim kendimi. Hiç bu kadar cevapsız kalmamıştım bana söylenenlere.
-Niye cevap vermiyorsun? Cevap ver yalvarırım.. Hadi bişe de ne bileyim bi açıklama yap bana ne olur.. Tutku ne o..
Daha fazla dinleyemeden telefonu kapattım.

Benim Hetero SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin