Tanıtım

317 42 4
                                    


   On sekiz yaşında yaşlı bir adamdım sadece. Çoğu şeyden zevk almayı başaramayan, oldukça huysuz ve ölmekten korkan bir yaşlıydım. Saçlarım kar taneleri gibi eşsiz bir beyazlığa kavuşmamıştı henüz, lakin kalbim eski heyecanıyla atmıyordu. Bu gerekçeyle okula gitmeyi reddediyordum, çoğu zaman insanlarla konuşmayı reddediyordum, gülümsemeyi reddediyordum. Aşık olduğum kitaplara dokunmaya çekiniyordum. Her bir sayfası geçmişimi anımsatıyor, kemikli parmaklarımın titremesine neden oluyordu. Kahvelerim titriyor, ardından eşsiz bir şekilde parlıyordu. Tıpkı gecenin bir yarısı odanızın penceresinden size gülümseyen o parlak yıldızlar gibi. Daha sonra o parlaklık yanaklarıma dökülüyordu. Yıldızların adamı oluyordum. Yaşlı ve yıldızlı bir adam.

Annem her gece olduğu gibi beni kontrol etmek için odamın kapısını yavaşça araladı. Bundan hoşlanmıyordum, gözetlenmeyi sevmiyordum. Fakat Byun ailesinin evladıysanız, gözetlenmemek imkansızdı. Anne sıfatını beni doğurarak almış olan iri kadın yanıma oturdu. İri diyordum çünkü benden uzun ve oldukça gösterişli bir fiziği vardı. Benim onun gibi göğüslerim ve kalçalarım yoktu ve bu onu iri olarak tanımlamama neden oluyordu.

Giyindiği dantelli gecelik, göğüslerinin bir kısmını açığa çıkarıyordu. Sütyen takmıyor oluşu göğüs uçlarını daha belirgin kılmıştı. Aynı şekilde belirgin olan köprücük kemiklerinin üzerinden yayılan tatlı parfüm kokusu midemi bulandırmıştı.

''Daha iyisin değil mi Baekhyun?''

Gözlerimi köprücük kemiklerinden çekip göz altı torbalarını kapatmak için kullandığı bir ton makyajın daha da bozduğu suratına baktım. Teni kırış kırıştı. O gerçekten yaşlı görünüyordu. Gözleri aşağıya kaydığında nedensizce tırnaklarımı avuç içlerime bastırıp ellerimi kendime doğru çektim. Sızlayan bileklerimle birlikte titrek bir nefes bırakmıştım havaya. Kasım ayının ortalarındaydık, üşüyordum. Sıcaktan nefret ederdim fakat soğuğu da o kadar seven bir insan değildim. Şahsen, bana dokunan her şeyden nefret ediyordum. Havadan bile.

Onunla konuşmayı reddettiğimde sadece iç çekmişti. Ona garip bir ifadeyle baktım ve kapıyı tekrar örtüşüne şahit oldum. Benimle ilgilenmiyordu. Şimdi gidecekti ve onu babamın yatağında bekleyen adamla birlikte olacaktı. O değersiz bedenini, o adama sunacaktı. Tıpkı diğer günler yaptığı gibi.

Dediğim gibi ben yaşlı bir adamdım, her şey için yorulmuş ve dünyadan göç etme vakti gelmiş yaşlı bir adam. Fakat bu insanlar dünyaya kazık çakmışım gibi beni yaşatmaya çalışıyorlardı.


Ve emin olun, benim hikayemde sevgiye yer yoktu. Tıpkı nefes almamı, babamın bana devrettiği servetine borçlu olmam gibi. Lakin yanlış olan tek şey, para benim kurtuluşum değildi, aksine lanetimdi.

ToprakKde žijí příběhy. Začni objevovat