Cumartesi Gecesi ve Ertesi

32 5 6
                                    

Previously on Vampire H&Q

Şuara, bileğine sarılan alçı yüzünden rahat hareket edemediği için ağlamayı sürdürüyordu. Açşı o olduğu için genelde yemeği o yapardı ama bu sefer Selin, Eda ve Türkiz yapmaya gönüllü olmuşlardı.

Yemek masasına oturduklarında Can, Utku ve Göktan servis yapmaya başladılar. (Tabiki Şuara yemek yemeğe gelemediği için ona bir tepside götürmek zorunda kalmışlardı.)

Herkesin önüne gelen yemek farklıydı, Türkiz açıklama yapma gereği duydu. "Ben Penne Arrabiata yaptım. Eda bildiğiniz makarna yaptı. Selin ne yaptı hiçbir fikrim yok."

Selin, önlerindeki şeye baktı. "Ben Ranch sos yaptım sek atmak isterseniz atabilirsiniz ama pek tavsiye etmiyorum."Can sosu parmaklayıp yemeye başladığında Defne bir küfür savurdu. "O kaşık kullanman için var, eski çağlardan beri çorba ve benzeri şeyleri içerken yemen için kullanıyor fakat senin kullanımın daha farklı mesela bir yerlerine sokuyorsun." Can'ın kafası karışmıştı. "Ben ne yaptım ki?"

Bengisu bir anda ayağa fırladı."Hani sevgili istemiştim ya bu sabah. Sevgilim oldu." Herkes sevinçle el çırptı, Bengisu anlatmaya devam etti. "O mükemmel biri, çok yakışıklı ve ayrıca tam da istediğim gibi animeci... Hayallerimi yaşıyorum galiba."

Elif, "Ee, ne zaman tanışıyoruz onunla?" diye sordu yakışıklı lafını duyar duymaz. Bengisu hala daha ne kadar mükemmel olduğunu söylemeye devam ediyordu."Adı ne?" dedi Utku önündeki Eda makarnasını ranch sos ile aesthetic bir hale getirmişti bile. Bengisu sahte öksürükleri arasında çocuğun ismini söyleyivermişti. "Abdulrezzakcan." Doğa, içtiği suyun tamamını Göktan'ın yüzüne püskürttü. Herkes haykırarak gülmeye başlamıştı bile. Şuara, içeriden bağırdı.

"Abdulrezzakcan ne lan." Bengisu göz devirip yerine oturdu. "Mükemmel erkeği bulduğunu sanıyorsun sonra adı Abdulrezzakcan çıkıyor işte. Hayattaki şansım."

Berrin, telefondan izlediği dizi bittiğinde kafasını kaldırıp diğerlerine baktı. "Dostum, şehirde vampirler falan olduğunu düşünsenize, ne kadar havalı olurdu!"

Elif, dreamy bir ses tonuyla konuştu. "Düşünsenize, çok yakışıklı bir sürü vampir ve kurtadam..."Herkes, bir anlığına bunu düşünmeye başlamıştı. Can, yüzyılın keşfini yapmış gibi hissediyordu. "Hey, eğer kasabada vampirler olsaydı onlar biz olurduk. Şu yaşadığımız köşke bak lütfen yani bazen kendimi Edward Cullen (?) gibi hissediyorum."

Selin gözyaşları içinde mırıldandı. "Cedric..."

Bildirim sesiyle birlikte Bengisu tabağını aldı ve ayağa kalktı. "Abdulrezzakcan yarın köşke geliyor! Onunla tanışacağınız için çok mutluyum... Gerçekten o kadar tatlı ki, eminim çok iyi anlaşacaksınız." İsmi duyunca herkes gülmemek için kendini zorlamıştı.

Can, hayalindeki diyaloğu paylaştı. "Onunla tanıştığımda 'Adın ne?' diye soracağım. 'Can.' diyecek ve ben de 'Ne tesadüf ben de Can. Bundan sonra adın Kemal olsun.' diyeceğim."

Defne, boş gözlerle Can'a baktı. "Çok komikmiş kardeşim."

Herkes kirli bulaşıklarını bulaşık makinesine yerleştirdikten sonra odalarına geçti. Hepsi için uzun bir hafta olmuştu ve sonunda dinlenebilecekleri için mutluydular.

Hepsinin aklından geçen tek bir şey vardı.

Vampirler ve kurt adamlar gerçek olsaydı nasıl olurdu?

(Jenerik müziği ve oyuncuların isimleri falan)

Pazar sabahı, köşkten bir çığlık yükseldi. Sesi duyup uyananlar banyoya gidip baktıklarındaysa orada Can'u gördüler.

"B-b-ben b-b-beyaz olmuşum!"

Evet doğru okudunuz, o artık ma nigı Can değildi... Fakat tek değişen bu da değildi.

"Hey, şuna bakın! Eti köpek dişimle parçalayabiliyorum." Eda, mutfakta heyecanla ağzından sarkan biftekle dönüyordu. "Sanki dişlerim bıçak gibi!"

Etten aldığı bir parçadan sonra ağzındakileri öğürerek çöpe attı. "Iy, neden etin tadı plastik gibi?"

Elif, üzerine geçirdiği siyah deri, yırtmaçlı elbisesiyle merdivenlerin başında dikiliyordu.

"Etin tadı plastik gibi değil, her şeyin tadı kötü. Çünkü biz... Biz vampir olduk!"

/vampir h&q maceraları devam edecek, beklemede kalın. ayrıca bir dahaki bölüm için fikir yazarsanız iyi olur bye/

H&Q Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ