Beni bu hikayenin kötü adamı yapma...

19.2K 1K 263
                                    

Küçük ve kısa bir bilgilendirme: Burayı okumadan lütfen bölümü okumaya geçmeyin. Buraya Hakan ile Azelya neden sevgili olmuyor, artık çok uzattın vesaire bundan farksız yorumlar yapmayan arkadaşlar; Ben size hiç bir zaman Azelya ile Hakan birlikte olacak diye bir şey söylemedim, bu yorumları okumaktan artık sıkıldım. Ben böyle bir şey de yazmadım, anlamıyorum hikayenin gidişatını bozup gözünüzü mü boyayım? Benim bir hikayem var ve ben hikayemi yazıyorum, değiştirmeyi de düşünmüyorum. Neyse onu yazıyorum, benim bildiğim bir şey var ki hikayenin gidişatını böyle ilerletiyorum, lütfen müdahale etmeyin. Yazamıyorum, gerçekten yazamıyorum aklımı bulandırıyorsunuz... ve bu durumdan rahatsız olan arkadaşlarımız varsa da hikayeyi yarıda bırakıp okumamasını tavsiye ediyorum. Onun için en hayırlısı budur. İyi okumalar güzel insanlar...

Kış yavaş yavaş geldiğini belli ediyordu. Hakan'ın alnına düşen yağmur tanesi bunun kanıtıydı. Elinde sıkı sıkıya tuttuğu ceketin kenarı havalandı, o anda rüzgar ilk defa buraları yaşanır bir hale getirdi; Azelya'nın o eşsiz kokusu havaya karıştı. Kısa sürdü. Hakan derin bir boşluğa düştü. Başını eğip gizliden ceketini burnuna sürttü, sarhoş bir gülümseme belirdiği an yüzünde gökyüzünde hafif bir aydınlık belirdi; boğucu ve bağıran bir gürültü koparken gökyüzünde bir şimşek daha çakıyordu. Bu gökyüzünün dört arkadaşa yaptığı uyarısıydı fakat hiç biri bunu umursamıyor. Gelecek olan sağanak yağış, acılarını alıp götürmek için muhteşem bir çözüm. İşte şimdi bastırıyor yağmur ama kısa bir süre. İki kişi beliriyor başlarında, ellerinde bir şemsiye diğer eller ise öne uzatılmış kalkmalarını bekliyor.

Sarı bir kafa; uzun saçları ıslanmış, giydiği siyah kundura çamura bulanmış. Diğeri ise saçlarını kepçe kulaklarının arasına sıkıştırmış, çömelerek abilerini izliyordu. Tek dertleri bu dört deli adamı alıp sapa sağlam eve bırakmaktı.

Hakan kıpırdandı, gözleri iki delikanlıyı buldu. "Çek la şemsiyeyi." Sesinde tuhaf bir sakinlik gizliydi.

İki delikanlı aynı anda konuştular, "ama abi..."

Hakan bir anda ayaklandı. Şemsiyenin altından çıkarken tek istediği ıslanmaktı, tek istediği yalnız kalmaktı. Tek istediği yağmurun yüreğindeki ağırlığı silip süpürmesiydi.

Başını gökyüzüne kaldırırken yağmur damlaları gözünü açmasını engellemişti. Üstü saniyesinde sırılsıklam olmuştu. Uzun süredir tuttuğu nefesini serbest bıraktı. Yağmur onun özgürlüğüydü.

Önce avazı çıktığı kadar bağırdı, sesi gök gürültüsüyle buluşup boşluğa yayıldı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Önce avazı çıktığı kadar bağırdı, sesi gök gürültüsüyle buluşup boşluğa yayıldı. Sonrasında elini ıslanan saçına sürttü, başını eğdiğinde bunların bir rüya olmadığını anlamıştı. Her şey çok gerçekti. Cebindeki yüzüğü çıkarıp avucunun içinde sıktı.

Mahallenin Ağır Abisi (DELİKANLI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin