Episode Four

362 19 104
                                    

Kai'den:

"Hiçbir şey halledebildiğiniz yok!" Diye bağırdığımda salonda bulunan herkesin gözü üstüme çevrilmişti. "Ben sizin kadar sabırlı değilim anlıyor musunuz? Bir ay olmadı iki ay geçtikten sonra bir çözüm buluruz kafasında olamıyorum. Onu şu an, şu saniye burada istiyorum ve gerisi umrumda değil."

"Çok konuşuyorsun ama geldiğinden beri yaptığın bir bok yok." Diye bağırdı Max. "En azından biz bir çözüm bulmuştuk ama getire getire seni getirdik."

"Sen bazen cidden ölmek istiyorsun Max."

"İkiniz de çenenizi kapayın." Diye bağırdı Sasha. "Kai, fikrini söyle."

"Geldiğim ilk anda yapmam gereken şeyi yapıp ataların yanına gideceğim. Siz aptallar onların dilinden konuşmayı bilmiyorsunuz."

"Sen git hallet o zaman, şansımız varsa seni öldürürler de bir pislikten kurtulmuş oluruz." Max bunu dediğinde Mikael ona öldürücü bakışlar atmıştı.

"Evet, koca bir gemini soyunun da ölümüne neden olur bu durum." Mikael bunu dedikten sonra yüzünü bana çevirmişti. "Sana güveniyorum ve yapacağına da eminim."

"Ben de öyle." Dedi Henry gülerek.

"Ben döndüğün anda Malia da dönecek gözüyle bakmaya başlamıştım zaten." Dedi Lydia başıyla onay verirken.

"Sen benim en sevdiğim eniştemsin, sana nasıl güvenmem." Sasha bunu derken yanında oturan Stefan'a bakmıştı. Stefan her zamanki gibi sessiz kalırken gözüm Derek'e kaydı.

"Ben sana güvenmiyorum hem de hiç, ama kardeşimi geri getireceğine inanıyorsan her şeyi yapmakta özgürsün." Ayaklanıp odadan çıkarken Lydia da onun peşinden gitmişti.

En son odada kalan diğer kişilerden de onay aldığımda atalarla konuşmak adına evden ayrılmıştım.

Son seferkinden daha zorlu bir konuşma beni bekliyor.

...

"Kai dediğimiz gibi, orası hakkında hiçbir şey yapamıyoruz ve oraya müdahale etme hakkımız da yok. Şimdi git buradan."

"Onu geri getirmek için bir yol söyleyin, herhangi bir şey. Tek istediğim bu. Bildiğinize eminim."

Hepsi yine sessiz kalmıştı.

"Ah lanet orospu çocukları gibi davran..." beynime bir acı girdiğinde kendimi yerde bulmuştum.

"Bizimle düzgün konuşmayı öğren seni aşağılık fani, saygı duy."

"Onun ne olduğunu bile bilmiyorum ben. Şimdi beyin damarlarımdan uzak dur." Sesim yankılanmıştı ama o an acı son buldu.

"Buradan git, sana yardım etmeyeceğiz."

"Etmeyeceğiz hah? Bir şeyler biliyorsunuz ama söylemiyorsunuz."

"Yer altında ve yer üstünde bulunan her cadı senden nefret ediyor Malachai, hiçbiri sana hiçbir şekilde yardım etmeyecektir."

"Nefret en sevdiğim duygudur." Dedim gülerek. "Yalnız bu burada kalmaz. İntikam için geri geleceğim."

Ayaklanıp yavaş adımlarla yürümeye başladığımda bir şey fark edip yerimde çakılı kalmıştım.

"Belki de intikam için dönmek zorunda değilimdir." Dedim onlara doğru dönerek.

"Şuradan git artık!"

"Geçen sefer de fark etmiştim ama şimdi yine dikkatimi çekti. Tam altı tane dikili taş var burada öyle değil mi?"

"Evet, ne olmuş ki?" Dedi içlerinde birisi.

Dance With The Demons (Kalia)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin