41-*

1.4K 172 79
                                    

Finale yaklaştıkça yazmakta zorlanıyorum. Her ne kadar son sahne hazır olsa da aradaki bölümler kendimi gergin hissettiriyor. Buna rağmen elimden geldiğince hızlı yazmaya ve derslerim başlamadan finali yayınlamaya çalışacağım. Desteğiniz için teşekkürler. Kendinize iyi bakın.


İnsanın yaşayacağı en can acıtan duygu belki de sevdiklerini kaybetme korkusuydu. Sevdiğin birini kaybetmek elbette insanın canını acıtıyordu. Ama o zaman olanı kabullenmek pek de zor olmuyordu. Ancak korku sizin içinizi sürekli kemirirdi. Her saniye aklınızda yeni bir senaryo belirir, ondan kurtulmak için elinizden geleni yapardınız. Ben de öyle yapıyordum.

Sekiz saattir Keven'dan haber alamamıştım. Ona ait bir iz bile yoktu etrafta. İnsanlara soramıyordum, kimse olanları doğru düzgün bilmiyordu. Zaten gecenin bir vakti insanları da ayağa kaldıramazdım. Aradan geçen sekiz saatin sonrasında gün yeni başlamıştı.

İşin gıcık kısmı Keven'ın güvendiği avcıların kim olduğunu bilmiyordum ve sekiz saatte onların kim olduğunu öğrenmek için çalışmıştım. Evine girmek için olası her yere bakmış anahtar aramıştım. Elimden gelen her şeyi ama her şeyi yapmıştım. Ama ne yazık ki sonuç başarısızdı. Delirmek üzereydim. Ona ulaşmak için ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Koskoca bir dünyanın karşısında tek başıma savaşıyordum. Kazanma olasılığım yok denilecek kadar azdı.

Sinirle telefonu koltuğun üzerine attım. Hailey tepkime şaşırmışa benzemese de korktuğu yerine sinmesinden belli oluyordu. Dudaklarını ısırıp yüzüme baktı. Aradığım kimsenin Keven'dan haberinin olmadığını biliyordu. Sekiz saat. Tamı tamına sekiz saat geçmişti ve ben bu sürede aklıma nasıl mukayyet olduğumu bilmiyordum.

"Kimsenin bir şeyden haberi yok."

Dişlerimin arasından söylediğim sözcüklerle Hailey yerinden doğruldu. Odada benim gibi dolaşmaya başladı. Keven bana kanını içirdikten sonra kendime geldiğim evdeydik. Hailey, buranın Lola'nın evi olduğunu söylese de esasında evin Keven'ın abisine ait olduğunu anlamıştım. Evin hiçbir yerinde Lola'nın zevkine ait bir dokunuş yoktu ne de olsa.

"İnsanlara durumdan bahsetmeyi denesen?"

Hailey'in önerisini duymazdan geldim. İlk olarak benim Keven'ın evine ve onun güvendiği vampirlere ulaşmam gerekiyordu. Olanları daha Michael'e bile anlatamamıştım. Ona güveniyordum elbette ancak önce ne yapmam gerektiğine karar vermeliydim.

"Beni takip ediyordu..." diye mırıldandım telefonuma yüklediği yazılımı düşünerek. Aynı şekilde ona ulaşmamın mümkün olup olmadığını da merak ediyordum. Teknolojiden nefret ettiğim ve anlamadığım için kendime sinirlenirken olduğum yerde durdum.

Çıplak ayağım ahşap zeminin sıcaklığı ile kavrulurken, telefonuma uzandım. Fena bir fikir sayılmazdı, denemekten başka da çarem yoktu. Dudaklarımı ısırarak rehberde isminin üzerine geldim ve onu aradım.

"Amber! Ne sinsi çıktın sen var ya. Bir de ben kendime derdim iyi rol yaparım diye ama sen bir numaraymışsın."

Tanıdık ses, telefonu daha ilk çalışta açmıştı. Sabahın bu saatinde telefonu açması dikkatimden kaçmamıştı. Neler olduğundan bihaber olmasına da şaşırmıştım ancak belli karar verdim. Elbette haberi yoktu. O, ailenin en güvenilmez elemanıydı.

"Mike, bir şey sormak istiyorum." dedim kısık ama keskin bir sesle.

"Mike mı? Ah, büyük bir ilerleme kaydetmişiz. Bana Mike dedin! Hala inanamıyorum. Bu tarihi bir kenara not almalıyım. Bir dakika."

Yüzümde Michael yüzünden sersem bir gülümseme oluşurken içimden onu onayladım. Bugünün tarihi kesinlikle bir kenara yok alınmalıydı. Keven'ın ortadan kaybolduğu gün."

KIRIK TOPUK ANLAŞMASIWhere stories live. Discover now