30-*

1.5K 194 75
                                    


"Bence benim evime gitsek daha iyi olacak."

Son derece serinkanlı çıkan sesim beni şaşırtırken cümlelerim Lola'yı şaşırtmıştı. Kaşlarını çatıp bana bakarken şoföre evimin adresini verdim. Ardında bakışlarımı kıvırcık saçlarının arasından bana dikilen gözlere çevirdim. Gözlerimdeki gerginliği ve korkuyu görmüş olacak ki soru sormamıştı. Bir şeyler döndüğünü anlamıştı.

Derin bir nefes alıp telefonu cebime koyacağım sırada hissettiğim titreme ile gelen diğer mesaja baktım.

"Şoföre dikkat edin."

Mesajı görünce yutkundum ve aynadan şoföre baktım. Tepkilerimi kontrol ediyordu. Ona baktığımı anladığı an bakışlarını yan tarafa çevirdi. Ona aldırmadan yüzüme bir gülümseme yerleştirdim ve Michael'ı aradım. Lola'nın meraklı bakışları hala üzerimdeydi.

"Bir sorun yok değil mi ufaklık? Yani bir yerlerini kırmadın umarım."

"Hayır atıkçım, merak etme. Zaten bizimkiler burada, işte ailem ve birkaç güzel ırkdaşın. Onlar yanımdayken bir yerlerimi parçalayacak halim yok. Gerçi şu an karşımda duran kızıl güzellik çoktan kalbimi parçaladı. Ama sen üzülme sakın olur mu? Senin yerin hep ayrı."

Bıkkın bir şekilde aldığım nefesimi verirken gözlerimi devirdim. Her zamanki laubali hali ailesi yanındayken iki kat artıyordu. Onlara karşı duruşu ile bana yaklaşımı farklıydı. Onu tanıdığımdan beri bunu fark etmiştim. Ailesi ile anlaşamıyor gibiydi, ya da başka bir şey. Onlara karşı garip bir mesafe takınıyordu ve bunu da laubali halleri ile sağlıyordu. Ne kadar yakın o kadar uzak felsefesi.

"Tamam o zaman. Bir şey olursa aramayı unutma. Senin yüzünden başıma bela almak istemiyorum. Benim belalarım bana yetiyor da artıyor çünkü."

Michael'ın tiz kahkahası kulaklarıma ulaşmadan telefonu kapattım. Evimin adresini verdikten sonra arkama yaslanıp Lola'ya baktım. Dudaklarını kemirmeye başlamıştı. Sakin olmasına katkıda bulunmasını umarak tebessüm ettim. Bakışlarımdaki korkunun gitmediğini bilsem de bunu görmemesini umuyordum.

Şoförün bize bakıp bakmadığını aynadan kontrol ettikten sonra bakışlarımı tekrar Lola'ya kaydırdım. Dudaklarımı 'gülümse' dercesine kıpırdatıp teki vermesini bekledim. Biçimli dudakları kıvrılırken oluşan gamzeleri ile bir sevimlilik abidesine dönüşmüştü. Her erkeğin dikkatini çekebilecek bir güzellikteydi. Hem güzel hem de sevimli olmayı başaran nadir kızlardandı. Keven'ın dikkatini bu hali ile çekmiş olabilirdi. Aslında düşününce yakışıyorlardı ve bunu bilmek garip bir şekilde canımın yanmasına neden oluyordu. Bana neydi ki onlardan? Bana neydi ki Keven'dan?

Kendinden kaçma Amber! Ah. Kaçamıyordum ki zaten. Aptal iç ses.

"Geldik."

"Fark ettim."

Beş dakika süren yolun sonunda apartmanın önüne varmıştık. Şoföre sinir bozucu cümlelerimi kurarken pis bakışlarımı da göndermeyi ihmal etmiyordum. Genel olarak taksi şoförleri ile bir alıp veremediğim yoktu. Yani elbette beni ya da diğer kadınları taciz etmeye teşebbüs etmedikleri ve de avcılara yaranmak için köpek gibi onların etraflarında dolanmadıkları müddetçe. Ancak bu bahsi geçen durumlar şu yüzyılda ancak bir hayalden ibaretti.

Ücreti ödeyip apartmana apar topar girerken adamın bizi izlediğine emindin. Lola içeriye girer girmez arkama döndüm ve kapıyı kapatmadan önce dışarı baktım. Adam bizi izliyordu. Her ne kadar tek kaşımı kaldırmış olmak istesem de iki kaşım havalanırken adam başını öne eğdi ve bir şeylere bakar gibi yaptı. Sert bir şekilde kapıyı kapattıktan sonra kapıya yaslandım ve soluklandım. Taksinin hareket sesini duyduktan sonra derin bir nefes alarak ne olduğunu anlamaya çalışan Lola'ya baktım.

KIRIK TOPUK ANLAŞMASIWhere stories live. Discover now