18.BÖLÜM

490 21 0
                                    

---------------------------------------------------------

Hakan, "Babaannem... Son bir şey isteyeceğim senden. Bunlar, yani Nehir'in hamile olması aramızda kalsın olur mu? Annemler bilmesin..." dediğinde ümitle babaannesine baktı ve ne söyleyeceğini beklemeye başladı...

---------------------------------------------------------

Her ne kadar yaşananlar Sabahat Hanım'ın bu yaşına kadar benimsediği değerlere aykırı olsa da ortada masum bir bebek vardı, olayları büyütüp uzatmak en başta o yavruya zarar verirdi bu yüzden hevesle ne söyleyeceğini bekleyen torununa usulca kafasını salladı.

"Tamam, demem ben kimseye, bu canımla birlikte mezara gider yediğin halt amma sanma ki seni koruduğumdan! Yoksa ben de bilirdim babana biiiir biiiir anlatıp seni süründürmesini... E haydi, dikilme karşımda git al gel kızı."

Hakan, babaannesine minnet dolu bakışlar eşliğinde teşekkür ettikten sonra büroya geçmiş sabah Nehir'e bahsettiği ufak tefek işleri yoluna koyup Nehir'in evine doğru yola çıkmıştı. Aslında kız, gelmeden önce haber vermesini tembihlemişti ama Hakan önemsemedi nasıl olsa yetişmesi gereken bir yer yoktu. Nehir'e yardım eder eşyalarını beraberce toplayıp yeni evlerine giderlerdi. Arabasını park edip dokuz numaralı dairenin önüne geldiğinde içinde giderek yükselen heyecana anlam veremeden zili çaldı. Bu kızı biraz çabuk mu benimsemişti ne?

Duyduğu zil sesiyle irkilerek yerinden doğrulan Nehir, birkaç saniye bilincinin yerine gelmesini bekledi. Anlaşılan kıyafetlerini valizine yerleştirirken yatağın üzerinde uyuyakalmıştı. Zile tekrar basıldığında hızlı adımlarla kapıya ilerledi bir yandan da ne kadar zamandır uyduğunu hesap etmeye çalışıyordu. Dürbünü kullanmaya gerek görmeden açtığı kapının önünde Hakan'ı görmeyi ise kesinlikle beklemiyordu. Kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı.

Hakan, kızın yalnızca kalçasını örtecek uzunluktaki marvel baskılı tişörtüne iç çekerek baktıktan sonra uyarı dolu bakışlarını Nehir'e yöneltti. "Kapı açarken üzerinde ne olmalı ya da ne olmamalı mevzuunu konuşmamız gerekiyor güzelim, gelen kişi her zaman benim kadar tehlikesiz olmayabilir." Nehir, adamın söyledikleriyle üzerindeki tişörte üstünkörü bir bakış atıp omuz silkti, içeri girmesi için Hakan'a yol verirken sordu. "Gelmeden önce haber vermeni söylemiştim, neden aramadın?"

Aynı şekilde omuz silken Hakan cevapladı. "Önemsemedim. Birlikte hallederiz." Ardından adımlarını yatak odasına yönlendirdi. Yatağın üzerindeki kıyafetleri ve henüz boş olan valizi görünce duraksadı. Soru dolu bakışlarını hemen ardındaki Nehir'e yöneltti. "Yeni mi başladın?" Kapıda dikilen Hakan'ı geride bırakan Nehir, yatağa oturup kıyafetlerini valizine yerleştirmeye başlarken konuştu. "Pek sayılmaz... Yani sen gidince başlamıştım ama uyuyakalmışım."

Hakan kızın gündüz vaktinden bu saate kadar uyuyakalmasıyla telaşlansa da belli etmedi. Ellerini cebine yerleştirip odanın içine şöyle bir göz atarak kendi etrafında döndükten sonra kendisine hayranlıkla bakan Nehir'e yöneldi. "Pekâlâ, sana nasıl yardım edebilirim?"

Nehir, gözlerini kısıp, işaret parmağını da alt dudağına vurarak düşünmeye başladığında ise etkilenme sırası Hakan'daydı. "Hımm, bir bakalım... Kıyafetlerimin hepsini götürmeyeceğim yani onları kendi başıma düşünüp ayırmam gerek o yüzdeeen... Heh, makyaj masamın üzerindeki eşyalarımın ve çekmecelerindeki takılarımın tamamını alacağım." Dolabının alt kısmından küçük bir çanta çıkarıp adama uzatırken devam etti. "Onları bu çantaya yerleştirerek yardımcı olabilirsin."

Çantayı alan Hakan, işaret ve orta parmaklarını birleştirerek hafif bir selam çakıp, "Oldu bil." diyerek işine koyulmuştu. Nehir'in işine koyulması ise biraz zaman almıştı. Bu adamın her hareketi neden bu kadar etkileyici olmak zorundaydı ki?

GEÇMİŞTEN GELENWhere stories live. Discover now