Bölüm 7: Kill Me

961 30 12
                                    


Merhaba, merhaba. Öncelikle gecikme için özür dilerim ama güzel bir bölüm olması için kurguyu oturtmam gerekiyordu. Unuttuğum şeyleri hatırlamam da gerekti. Umarım seversiniz yeni bölümü de bol bol vote ve yorum gelir. Seviliyorsunuz. Keyifli okumalar...

Caroline

Ağrıyan başımı kaldırdım ve karşıma yerleştirilen kupaya ve ardında duran sarışın kıza baktım. Rebekah karşımda durmuş bana bakıyordu.

"İç." Dedi bardağı önüme doğru iterek. Başımı kaldırıp gözlerimle çevremi taradım. Koltuğun üzerindeydim. Ama işin garibi buraya nasıl geldiğimi hatırlamıyordum. Kahvemi elime alıp kokladım. Elimdeki şey double expressodan daha hafif bir şey değildi.

"Yüzünü buruşturma." Dedi Rebekah bir defa daha dikkatimi çekerek. "Bunsuz ayılamazsın."
"Ben... Buraya nasıl geldim?" Diye sordum acı kahveden bir yudum alırken. İçine şeker koyduğumda oluşan tat tiksinti uyandırmasaydı, kesinlikle şekersiz içemezdim.

"Ben getirdim." Dedi karşımdaki sandalyeye otururken. Aslında onun bunu yapmasına şaşırmam gerekirdi ama hayır, şaşırmıyordum. 4 ay önce Klaus gittikten sonra, onlar hakkındaki korkunç gerçeği öğrenmiştim. Babalarıyla pazarlık yaptıklarını, Klaus'un hayatının karşısında kendilerininkini kurtardıklarını ve beni de bunun için kullandıklarını öğrenmiştim. Yanisi ben ölecektim, Klaus ölecekti, herkes ölecekti. Ama onlar yaşayacaklardı. Dünya bu kökenlere güzeldi. Tabi bu durumu ben öğrenene kadar.

İhanete uğramış, yalnız bırakılmış ve insanlığını kapatmış bir sarışın vampirden daha kötüsü ne olur söyleyeyim. Artık kökenlerin de etki altına alamadığı bir sarışın, insanlığını kapatmış, yalnız ve ihanete uğramış vampir. Rebekah bunun sebebinin Klaus tarafından 3 defa kurt şehrinden temizlenmem ve fazlaca köken kanı almamdan olduğunu düşünüyor. Bense son defasında vücudumda Klaus'un kanından başka kan kalmayana dek zehirli kanı attığım için olduğunu düşünüyorum. Bir an, kısacık bir an beni hayatta tutan şey yalnızca Klaus'un köken melez kanıydı ve bum. Artık kökenlerin etkisi altına girmiyordum. Bununsa sonucu, hançerleyip tabutladığım ve arından da sakladığım Elijah'yı kimsenin bulamaması olmuştu. Öğrendiğim ihanetin arından İkisinden birden intikam almak istemiştim. Ancak ikisini de hançerlersem kimseden uzun zaman intikam alıyormuşum gibi hissetmeyecektim. Planım basitti. Önce Elijah hançerlenecek, ardından yana yana mine içilecek ve Rebekah'nın karşısına geçip Elijah'ya yaptığım şey yüzüne haykırılacaktı. Ancak ben mineyi bulmadan Rebekah beni bulmuştu. Sonra da benim hiçbir şekilde etki altına alamadığını ikimizin de öğrenmesine sebep olmuştu.

Planım tıkır tıkır işliyordu yani. Tek bir şeyin dışında tabi. Beni nereye gidersem bir an yanından ayırmayan Rebekah. Beni öldürmeyi ve bana işkence yapmayı da denemişti tabi ama Klaus'tan, özellikle babasını öldüren Klaus'tan korktuğu için ve bunun Elijah'yı bulmalarına yarar sağlamayacağını bildiğinden bundan vazgeçmişti. Ayrıca işkencelere de gık demiyordum. Ölümü göze almıştım sonuçta. Bunun lafı bile olmazdı.

"Tekrar soruyorum." Dedi Rebekah, 4 aydır yaptığı gibi tekrarlarken. "Elijah nerede?"

"Tekrar söylüyorum. Sana asla söylemem." Diye yanıtladım onu. Ritüelimiz burada başlıyordu. Buradan sonra ben öldürecektim, Rebekah gömecekti. Ben dağıtacaktım, Rebekah toparlayacaktı. Ben içecektim, Rebekah taşıyacaktı. Delirmiştim, insanlığımı kapatmıştım, gözüm dönmüştü ve sebeplerim vardı. Rebekah Klaus'un dikkatini çekmeyi hiç istemiyordu.

Çalan telefonuyla oturduğu koltukta duruşunu dikleştirdi. Kaşlarımı çatarak ona baktım ama o sadece telefonu alıp uzaklaştı. Geldiğindeyse suratında kötü bir ifade vardı. Ben bile endişelenmiştim. Ya ölecektik, ya ölecektik yani.
"Klaus aradı." Dedi yutkunurken. "Bana ve Elijah'ya ihtiyacı varmış."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 19, 2017 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

The Dark LustWhere stories live. Discover now