Kalbim o an bir çocuk gibi düştü, sonrasında kalktığı gibi koşmaya başladı.

Karşımda ki omzunun gerisinden arkaya bakınca tedirginlikle bana döndü ve dibime kadar tepki vermeye kalmadan yaklaştı. Parmak uçlarım buz kesilmişti.

"Sakın bir şey belli etme, duydun mu?" diye kulağıma fısıldadı. Benim bakışlarım son basamağı geride bırakıp koridora ayak basan Urağan'daydı.

"Senin için kötü olur, yemin ederim peşini bırakmayız."

Bars işaret parmağıyla dudağının ucunu kaşıdığı sıra dalgın gözleri yukarıya çıktı ve gözgöze geldik. Kalbim bu sefer fena çakılmıştı, kalkacak gücü yok gibiydi.

Ben ona donmuş bir şekilde bakarken aramızda hiç mesafe bırakmayan erkeğin sırtına çevirdi gözlerini. Buradan bile seçebildiğim kirli sakallı çenesi kaskatı kesilmişti, ikimizin yakınlığına anlam veremeyen bakışları adımlarını tetikledi ve bize doğru hızla yürümeye başladı. Korkudan yanımdakini itmeyi bile unutmuştum fakat böyle bir şey yapsam Bars ortada zoraki birşeylerin olduğunu anında fark ederdi. Bu yüzden son konuşmasını da sindirmek zorundaydım.

"Bir üst kattayım Suskun, 12-C. Karar verdiğinde yanıma gel."

Kaner'in arkadaşı benden uzaklaşıp Bars'a dönmeden arkamda ki koridorun yolunu seçerken Bars yanıma ulaşmıştı ve bana kısa bir süre bakmaya kalmadan çocuğun peşinden gidecekti ki kolundan tutarak kendime çevirdim.

"Bars." dedim durmasını isteyerek. Derisinin altında şişen damarlarını avucumda hissetmiştim. Kafamı bedeni baktığım o saniye kaybolan iğrenç herife çevirirken Bars'ın okyanuslarının hala orda takıldığını gördüm, silkelenmem gerektiğini anlayıp hala parmaklarımın sarılı olduğu tenini dürterek,

"Bende sınıfıma gidiyordum." dedim.

Yüzünü bana çevirdi, az önce söylediğimi duymamış gibi,

"Kimdi o?" dedi, tok bir sesle. Ne diyeceğimi bilemeyen zihnim dün bana söylediği o acımasız sözlerini savunma iç güdüsüyle önüme fırlattı, elim Bars'tan uzaklaşırken dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Arkadaşımdı, ne oldu?"

"Arkadaş?" diye sordu kaşlarını kaldırarak, sonrasında başını sallarken inanmadığı bana söylemesede bu tavrıyla açıkça belli etmişti.

"Olamaz mı?" dedim meraklı görünmeye çalışırken. Asıl istediğim konuyu değiştirip Bars'ın dikkatini az önce gördüklerinden ayırmaktı.

"Az önce ki arkadaşa benzemiyordu. Bir şey mi söyledi sana?" derken gözleri kısılmıştı, okyanusları kalın bir çizgi gibi o aralıktan parlıyordu.

"Kampa gelip gelmeyeceğimi sordu. Hayır dedim bende."

Evet, bir nevi öyleydi. Pekala, tam olarak öyle sayılmazdı ama benzerdi.

"Kulağına yaklaşarak neden sordu?" deyince aval aval ona baktım. Baş parmağım omzumun üstünden giden çocuğu işaret etti, yeni bir yalan için zaman kazandırıyordu.

"Öyle mi yaptı? Farkında değildim."

Bars işaret ve orta parmağını birleştirip alnıma dayayınca anlamsızca ona baktım, elini çekti ardından kaşlarını çattı.

"Ateşin de yok. Neden bu kadar anormal davranıyorsun?"

Sinirle kendimi geriye verdiğim an Bars gülmeye başladı, öfkem giderek katlanırken hiçbirşey olmamış gibi davranmasına tahammül edemiyordum.

SUSKUN 1. (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin