27. Bölüm.

13.5K 720 306
                                    


-

Yavaş ve dikkatli okuyunuz.

-

"Ben birine zarar verdim."

Okyanuslarını önünde ki manzaradan ayırmadı. Batmaya hazırlanan güneşin ışıkları, yüzünü teğet geçtiği sırada teninin üzerine koca bir galaksiyi ikinci bir deri gibi yatırmıştı. Ucu kırık yıldızlar, sönmüş bir sigara külünü andıran taşlar, gümüşten toz taneleri.

Sanki katili olduğu her duygu, teninde gökyüzü mezarlığına dönüşüvermişti.

"Neden?" diye sorduğunda suratında tepkiye dair yer yoktu ve saniyeler sonra okyanus mavisi gözleri grilerimle buluştuğunda, bakışlarında ki ağırlık omuzlarıma bırakılmış gibi hissettim.

"Benden, bana ait bir şeyi aldı."

Sesimin topuklarında üzerinden adımladığı dikenli boğazdan geriye kalan kan damlaları, havaya ayak bastıkları an dilimin ucunda pıhtılaşıp kalıyordu.

Bir an, çok kısa bir an, Bars'a söylemeyi düşündüm. Kaner'in beni tehdit ettiğini, okulda arıyor oldukları o kişinin aslında benimle iletişime çoktan geçtiğini anlatmak istedim ama tüm bunların yanında neden onlara katlanıyor olduğum sorusu öfkeli bir surat eşliğinde karşımda belirecekti ve ben üzerimde ki ağırlığı hafifletmek isterken bu yükün altında ezilip gidecektim.

"Yüzünde ki yarayı umursamayacak kadar değerliydi demek?"

Hisleri kuruyan bakışlarım Urağan'ın kirli sakallarını tereddütle okşadı, çenesi gergindi ve yüzünü cennet bahçesine çeviren okyanus rengi gözlerinin dalgaları, bugün tersine esiyormuşçasına ilk kez kıyılarımdan uzak kalmıştı.

Dudaklarına baktım, düz bir çizgi halinde, soğuğun etkisiyle rengini koyulaştıran bir kırmızılık baş göstermişti ve Bars'ın yüzümün aşağısına kayan bakışlarından dudaklarımın da soğuktan nasibini aldığını anladım. Kafamı çevirip, grilerimi önümde ki manzarayla, hava boşluğuna acelesizce yükselen bir şarap kadehi gibi tokuşturdum.

İçimde Ayza'nın yaralarını saran başka bir Ayza'nın hayali, yüzüne dağılmış saçlarını ellerinde ki kanı umursamadan omuzlarının arkasına savuşturdu ve tebessüm ederken 'Aldığım bütün yaralara değecek kadar değerliydi.' diye puslu bir sesle mırıldandı.

"Seni ilk kez anlıyorum." dedim. Dudaklarımın araladığı sıra, başımı ona çevirmiştim. "Bana öfkelendiğin zaman gözünün kimseyi görmediğini söylemiştin, bunu söyleyeceğimi tahmin etmezdim ama sanırım seni anlıyorum, bugün bunu yaşadım Bars. Zarar verme konusunda ilk kez kendi sınırlarımdan dışarıya çıkarak birinin canını acıttım. Bu beni kötü yapar değil mi?"

"Neye göre kime göre?"

"Nasıl?"

"Sana göre birine zarar vermek seni kötü yapmaya yetiyor, fakat bana göre değil. Birine zarar vererek onu toparlanamayacak kadar büyük bir zarardan kurtardığım gerçeğini kim bilebilir? Kötülüğün mayasının iyilikten koparak geldiğini en iyi kötüler bilir."

"Buna emin misin?" diye sordum.

"Eminim." dedi kelimesini destekleyen duruşuyla.

"Çünkü kötüyüm."

Bars'a saniye asılı kalan bakışlarım ne söylemek istediğini anlamak istercesine yüzünde cevapları aramaya koyuldu fakat hisleri çoktan beton olup kuruyuvermişti. 'Birine zarar vererek onu daha büyük bir zarardan kurtarmak.'

Demek istediği neydi?

"Benim verdiğim zararla kurtulan kimse yok."

Söylediklerimin üzerine çatılan kaşları gözlerinin üzerine bir meleğin kanatları gibi çökerek hislerini gölgeledi. Bakışları yüzümden kopmuş, karşıya bakıyordu.

SUSKUN 1. (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin