27

46.7K 2K 105
                                    

"Erdem?" dedi Duygu sesindeki paniği bastıramayarak. "Senin burada ne işin var?"

Erdem bakışlarını Ateş'e dikti. "Bende aynı soruyu arkadaşa sormayı düşünüyordum." Şimdi gözleri kısılarak Duygu'nun üzerindeki elbiseye odaklandı.

"Aaa, şey..." dedi Duygu. Aklının bir köşesinde telefonunu nereye koyduğunu hatırlamaya çalışıyordu. Acilen Marika'yı çağırmaya ihtiyacı vardı yoksa bu durumu nasıl toparlayabileceği hakkında hiçbir fikri yoktu.

Ancak Duygu'nun cevap vermesine fırsat tanımadan Ateş araya girdi ve elini Erdem'e uzattı. "Ateş ben... Duygu'nun arkadaşıyım."

Erdem uzatılan eli geri çevirmese de bakışları çok arkadaş canlısı değildi. "Ne tür bir arkadaşlık?"

"Erdem..." dedi Duygu utançla. Tüm bu karmaşanın arasında Erdem'in ebeveynliği eksikti doğrusu.

"Sorun yok..." dedi Ateş tebessüm ederek. "Ben sizi yalnız bırakayım, zaten eve geçiyordum."

Duygu dudaklarını sessiz bir şekilde oynatarak, "Marika!" diye heceledi. Ateş, onu acilen buraya yollasa fevkalade olurdu. Şimdi her şeyi en başından Erdem'e anlatması gerekiyordu. Uzun bir gece olacağını bildiği için kendine önce bir kadeh viski koymaya yönelirken, bir şey dikkatini çekti. Erdem'in yanında bavul yoktu! Bu da demek oluyordu ki...

"Yıllık iznine çıkmadın mı?"

"Ah kahretsin..." dedi Erdem. "Bunun açıklamasını yapmak için güç topluyordum."

Duygu kadehini sallayarak Erdem'e manalı bir bakış yolladı. "Nasıl olduğunu anlayabiliyorum... Neyin açıklaması bu?"

"Tatlım... İşler biraz uzadı şuan şirketin bana ihtiyacı var, her şeyi yarım bırakmam mümkün değil... Sadece birkaç hafta daha şehirde olmam gerekecek. Seni ve Marika'yı özlediğim için bu gece bir sürpriz yapmaya karar verdim. Yarın akşamüstü gibi döneceğim yani..."

Duygu rahat bir nefes alırken, Erdem kaşlarını çattı. "Ancak senin de açıklaman gereken bir şeyler olduğunu düşünüyorum?"

"Sevgili abicim, artık yetişkin bir kadın olduğumu unutuyorsun sanırım. Öylesine bir şeyler işte..."

O sırada zil çalınca, Duygu ayağa fırladı.

"Abin olmanın yanı sıra en yakın arkadaşın olduğumu da sanıyordum."

"Eh, Erdem mou, o kısım bana kaldı!" diye içeri girdi Marika gülerek.

Tam Erdem Marika'ya sarılmak için ayaklanıyordu ki, Duygu araya geldi. "Marika'yla beş dakika yalnız konuşmamız lazım! Bilirsin, kız meseleleri işte!" Sahte bir şekilde gülümseyerek, Marika'yı kolundan çekiştirdi ve kapıyı kapattı.

"Ateş bana acil yardım gerektiğini söyledi, sanırım sizi el ele yakalamış." Marika kafasını eğerek Duygu'yu baştan ayağa inceledi. "İçinde iç çamaşırlarının olmadığını düşünürsek, tam da iş üstünde yakalamış diyebilir miyiz?"

"Zevzekliğin sırası değil, Marika. Erdem sürpriz yapmaya gelmiş, yarın akşamüstü dönecek. O yüzden ne yapıp, ne edip Cem'i ondan saklamamız lazım."

"Görev anlaşıldı," diye kıkırdayarak bir asker selamı verdi Marika. Duygu'nun ise kaşları çatıldı. "Bu ciddi bir durum!"

"Tamam Duygu mou! Sakinleş lütfen... Hiçbir şey anlamayacak merak etme... Şimdi sevgilimin yanına gidebilir miyim?" Marika kapıyı açarak, hızla içeri girdi.

ATEŞLE OYNAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin