7

74.9K 3.2K 253
                                    

"Gerçekten de oydu... Onu gördüm Marika!"

Duygu'nun onu acilen kendi evine getirmesinden bir şeyler sezinleyen Marika daha kapıdan adımını atar atmaz Duygu'dan böyle bir cümle duymayı beklemiyordu.

"Kimi gördün Duygu? İyi misin? Tanrım, yüzün kireç gibi bembeyaz olmuş, önce oturalım."

Duygu sinirle ellerini ovuşturarak koltuğa oturdu. Ateş'e karşı çok öfkeli hissediyordu. Çatıda ona kimsenin parasının umurunda olmadığını söylediği halde ona paragöz muamelesi yapmıştı. Belli ki Ateş, kendisini bir yalancı olarak görüyordu. Çokta sorun değildi! Ne de olsa Duygu'da onun çok kaba ve sinir bozucu olduğunu düşünüyordu. Ayrıca ukala ve küstahtı da!

"Neler olduğunu anlatacak mısın?"

"Bak arkadaki tepede koşu yapmaya çıkmıştım. Kendimi o kadar kaptırmışım ki, Karahanlı'ların evinin oraya gittiğimin farkında bile değildim. Sonra pencereden onu gördüm işte."

"Kimi Ateş'i mi?"

"Hayır. Onu da maalesef gördüm tabii! Ama benim gördüğüm..."

Marika hızla ayağa fırlayarak ellerini birbirleriyle birleştirdi. "Sakın bana Oğuz Karahanlı'yı gördüm deme Duygu mou!" *

Duygu Marika'nın tavrına gülmeden edemedi. "Evet, yani sanırım..."

"Pekâlâ, hemen söyle! Yakışıklı mıydı? Yoksa senin düşündüğün gibi yaşlı moruğun teki mi?" Marika ağzından kelimelerin ayıp olduğunu düşündüğünden olsa gerek ağzını kapatarak bir çocuk gibi kıkırdadı.

"Yüzünü sadece birkaç saniye görebildim ama... Ateş'le hemen hemen yaşıt olduklarını düşünüyorum. Otuz yaş civarlarında..."

"Gördüğün kadarıyla yakışıklı mıydı yani? Ağzından cımbızla alıyoruz lafı ama! Hem sen bana şu işin aslını baştan bir anlatsana!"

Duygu keyifle mutfağa yapacağı kahve için su ısıtmaya giderken gülümsedi. "Daha ne olsun! Adada kimsenin görmediği, bilmediği Karahanlı'yı, sadece buraya kitabını yazmak için gelen, her şeyden habersiz bir aydır yaşayan kız görüyor. Aslında düşündüm de güzel bir kitap konusu olabilir!"

"Dalga geçmesene Duygu mou. Baştan anlat derken, Ateş'le olan kısmı demek istedim. Daha demin maalesef gördüm dedin."

Duygu bir anda elinde tuttuğu fincanı yere düşürdüğünde Marika telaşla yanına gelse de yüzünde pis bir gülümseme vardı.

"Neye gülüyorsun Marika?"

"Bu adamın adını her duyduğunda gerilmene..." Gülmesini daha fazla bastıramayarak bir kahkaha patlattı. "Bak bilerek ismini söylemiyorum ki daha da gerilme..."

Duygu sinirle kırılan cam parçalarını toplarken, "Ne gerilmesi canım?" dedi.

Marika yüzünde tanımlayamadığı bir ifadeyle kırılan parçaları toplamasına yardım etti. "Madem adamla bir sorunun yok niye maalesef diyorsun o zaman?"

"Çünkü o gerçekten tanıdığım en ukala, kendini bilmez, kaba adamın teki!"

"Bu konuyu da şimdilik anlatılacaklar listesine ekliyorum o zaman." Marika'nın sesi öyle olmaması için büyük bir çaba sarf etse de ister istemez biraz alıngan çıkmıştı. Bir aydır sürekli görüşüyorlardı. Bu süre zarfında Marika'nın hiçbir yanlışını görmemiş aksine her gün iyiliklerinin üstüne iyilikler eklemişti bu kızcağız. Üstelik Marika hayatına dair her şeyi Duygu'ya anlatmışken biraz olsun Duygu'dan da bir şeyler anlatmasını beklemekte haklıydı.

ATEŞLE OYNAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin