4.bölüm ~ KİLİSE

521 31 4
                                    

10 okumayız ama şimdilik idare eder ;)

Herkes elinde bulabildiği herşeyi sivrileştirmeye, bir silah haline getirmeye çalışıyordu.
Abraham Eugena'nin tedaviyi bildiğini ve Washington'a gitmemiz gerektiğini söylerken, Darly ise bize Maggie'nin kardeşi Beth'in nasıl kaçırıldığını anlatıyordu.
Burdan çıktıktan sonra ki planımız bile hazırdı. Önce Dorothy'i sonra da Beth'i kurtarmak. Ama önce burdan kurtulmamız gerekiyordu.

Aklıma o anda botuma sakladığım bıçağım geldi. Rick, ceketinin fermuarı ile bir şeyler yaparken ona bıçağımı uzattım. O da
"En yakın zamanda yeniden yerinde alacak" dedi ve bıçağı benim yaptığım gibi botuna soktu.
"Hiç şüphem yok" diye karşılık verdim. O sırada Carl'ın bizi izlediğini fark ettim.
Darly'ın konuşmasıyla gözlerimi ona doğru çevirdim.
"Puştlardan dördü bizim tarafa doğru geliyor"
"Ne yapacağınızı biliyorsunuz. Önce gözlerine sonra da gırtlaklarına yönelin." diye tekrardan uyardı bizi Rick.

Hepimiz hazır temasa geçince ayak sesleri yaklaşmaya başladı. Ve şiddetli bir ses
"Sırtlarınızı vagonun duvarına dayayın, hemen!"
Kimsede bir hareketlilik olmadı.
Sessizliğin ardından tepemden bir ışık belirdi. Oraya doğru baktığımda taşa benzer bir şeyin atıldığını gördüm. Bunun bomba olduğunu anlamam da pek uzun sürmedi. Abraham'ın uyarısıyla hemen koşmaya başladık.

Bomba patladığında heryeri öksürük sesi ve duman sarmıştı. Kapı açıldığında içimizden Rick'i, Darly'ı, Gleen'i, Bob'u ve tanımadığım birkaç adam daha çıkardılar. Biz ise vagonda kaldık.

Ben vagonun parçalarını, bıçağım ile keskinleştirdiğim sopayla beraber çıkarmaya çalışıyordum. Ama bu pekte işe yaramıyordu. Pes edip köşeye doğru oturduğumda, bir bomba sesi ile irkildim. Dışarıda aylak hırıltıları vardı.

"Ne oluyor be" diye çıkıştı Abraham.
Ciddi anlamda dışarıda savaş çıkmış gibiydi. Büyük ihtimal çitler yıkılmış, aylaklarda her zaman ki gibi dünyayı sömürmekle meşguldü.

Bizim grup kendi aralarında tartışırken Carl sözlerini kesti ve
"Babam ne olursa olsun dönecektir. Diğerleri de." dedi kararlılıkla.
Maggie de onu destekledi.

Herkes kendi aleminde Rickler'in dönmesini beklerken, Sasha aramızda ki sessizliği bozdu.
"Tedavisi ne Eugena?"
"Gizli bilgi" diye karşılık verdi Eugena.
"Neler olacağını bilmiyoruz ama"
"Rahat bırakın onu" dedi Rosita.
"Elleriniz çalışsın" Maggie bana doğru yürüyerek.
"Evet, ama artık duymamızın vakti geldi."

Onlar kendi aralarında yine tartışırken Eugena uzun bir konuşma yaptı. Söyledikleri dikkatimi fazlasıyla çekmişti ama gene de tedaviyi söylememişti. Ondan sonra da zaten kimse konuyu açmadı.

Bir anda vagonun kapısı açıldı ve Rick bize çitlere doğru koşmamızı söyledi elinde taramalısıyla aylakları vurarak.

Carl Rick'i görür görmez ona sarıldı. Ayrıldıklarında da ben yanlarından geçerken Rick kolumu tuttu ve bıçağımı bana geri uzatarak
"Sözlerini tutan birisiyimdir" dedi.
"Öyleymişsin" dedim.
Ve Carl ile koşmaya başladık. Önümüze çıkan aylakları tek tek öldürüyorduk.En son çitlerden atladık ve oradan kurtulduk.

Ormanın derinliklerine doğru çantayı gömmdüğümüz (lanet kelime) yere doğru ilerledik. Rick, çantayı açıp silahları dağıtmaya başladı.

Silahımı kemerimdeki kılıfıma koyarken, ağaçların arasından Darly'ın crasbowunu sırtında taşıyan bir kadının, bize doğru geldiğini farkettim. Darly onu görür görmez koşarak sarıldı.
Herkes çok şaşırmıştı. Bende Michonne'nun yanında onları izliyordum. Bir süre sonra Rick'de oraya doğru yöneldi.
"Sen mi patlattın?" diye sorunca bende fazlasıyla şaşırdım.
Kadın kafasını onaylarcasına sallayınca da Rick'de ona sarıldı.

THE WALKİNG DEAD Where stories live. Discover now