•22.BÖLÜM"SONSUZ ACI"

79 11 6
                                    

YORUMLARINIZI BEKLİYORUM... 


Ayrılık her zaman baş ucumdaydı aslında. Hiç gitmez dediklerimiz de gitmişti, hiç bitmez dediklerimiz de bitmişti. Bir masalın sonu muydu bu? Yoksa bir rüya mı?

Rüya olma ihtimali var mıydı? Kabustu bu. Ondan da öteye gidemezdi. Gözlerimin önünde ona aşkını ilan etmişti. Elimden bir şey gelmemişti. Sarılmıştı ona. O an, işte o an kalbimin söküldüğünü hissettim. Açık kalp ameliyatı geçirmiştim adeta. Narkozsuz bir ameliyat.

Acıyı her hücremde hissetmiştim. Nefretim beslenmişti. Kendime engel olamıyordum. Olmalı mıydım? 

Kendimi bildim bileli yanımda olan kız, Asya. Nasıl olur da gözlerimin önünde böyle bir şey yaşanabilirdi? Onu böyle severken buna nasıl katlanırdım.

Orada daha fazla kalamazdım. Arabaya bindim ve öylece ilerledim. Bir tepeye çıktım. Göğüs kafesim sıkışıyordu adeta. Arabadan indiğimde bütün şehir gözüküyordu. Ne güzel bir manzaraydı. Arabanın önüne geçtim, arabaya yaslandım. Başımı göğe doğru kaldırdım.

"Kalbim ağrıyor,"

"Anne." dedim.

Yüzümde küçük bir gülümseme vardı. Oysa içim kan ağlıyordu, içimde savaşlar çıkmıştı. Zordu, sevdiğinin başkasına sarıldığını görmek zordu. Hemde bu Reha ise ayrı bir çekilmezdi.

Bir süre öylece gökyüzüne diktim gözlerimi. Bekledim, öylece bekledim...

Cebimde olan telefonu elime alıp baktığımda saatin gece yarısını çoktan geçtiğini fark ettim. Ayrıca Asya'dan ve Giray'dan aramalar ve mesajlar vardı. Birkaç tanesine baktım;

"Neredesin?"

"Telefonuna neden cevap vermiyorsun?"

Giray'ı aradım. 

"Neredesin sen? Saatlerdir sana ulaşmaya çalışıyoruz bizi-"

"Bugün sende kalabilir miyim?" dedim sözlerini keserken.

"Ne oldu? Asya'da seni merak etti."

"Birkaç saate senin evde olurum." dedim ve telefonu kapattım.

Telefonda herhangi bir şarkı sesi falan duymamıştım, balo bitmiş gibi duruyordu.

Arabaya geçtim ve yorgunluğuma yenik düşerek gözlerimi yumdum.

Çok sürmeden Asya'nın araması ile irkildim. Telefonu cebimden çıkardım ve öylece baktım. Açmak istemiyordum. Saat gece üç civarıydı. Önemli bir şey için arama düşüncesi içimi yemişti. Açtım.

"Korkut sen neredesin?"

"Önemli bir şey mi var?"

"Aramalarıma ne-"

"Evde misin?"

"Evet, soru-" derken telefonu kapattım. 

Aklımda bir sürü soru vardı. Beynimi kemiriyorlardı adeta. Onunla konuşmak bana iyi gelmiyordu sanki. Bu kadar acı çekmemin nedeni neydi? Onu kimseyle paylaşmak istemem mi? Yoksa sevdiğim için mi?

Onu gerçekten çok seviyorum. Ben, onu kendimi bildim bileli seviyordum. Hatta kendimi bilmeden, onu biliyordum. Reha, Asya'yı benim kadar sevebilir miydi?

Düşüncelerim beynimi kemirirken çoktan günün aydığını fark ettim.

Rotamı Giray'ın evine doğru çevirdim.

Bende anahtar yoktu ama zile de basamazdım. Bahçeyi dolandım ve belki açık kapı, pencere bulabilir miyim diye arandım. Mutfaktan açılan kapıyı kilitlememişti. Kapı çok zorlanmadan açıldı. Eve en ufak bir ses yapmadan girmiştim. Bunu ben yaptıysam bir hırsızın yapması da muhtemeldi. Giray işte böyle umursamaz bir insandı. Bir hırsız gelip de benim gibi girebilirdi. 

SİYAHA ALIŞMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin