21

2.3K 207 100
                                    

Aylar geçmişti.Yoonginin gözleri her ay biraz daha çökmüştü.Her ay biraz daha zayıflamıştı.

Dong Hyun bu sert görünen ama fazlasıyla hassas oda arkadaşına kalbi acıyarak yardım etmeye çalışıyordu.

Yaptıklarına rağmen hala Cho Hee'den nefret etmemesi onu şaşırtıyordu.

Lanet olası kız başka birileriyle çıkmaya başlamıştı bile!

Yoongi hergün böyle olmazdı.Cho Hee'nin yanında başka birini görmüştü ya o yüzden bu kadar üzgündü.Minik bedenini yatağa uzatmış gözünü bile kırpmadan boşluğa bakıyordu.

Dong Hyung onun için aldığı çorbayı götürmeden önce yutkundu.Onu böyle görmek çok kötüydü.

-Bari bunu iç.Kahvaltı da yapmadın.

-İstemiyorum.

-Yoongi telefonun bozuldu dedik diye annen hep beni arıyor.Ben yalan söyleyemem biliyorsun.

-İstemiyorum dedim!

Kalp kırıklığını saçma sapan bir domates çorbası ya da ilgi geçirecek değildi.Aldığı her nefeste kalbi akciğerlerinin arasında biraz daha kayboluyor gibiydi.Kendi kendine mırıldandı.

-Onu yanlız bırakmamalıydım.

Dong Hyun gözlerini kapattı.Yavaşça tabağı uzaklaştırdı.

-İyi geber o zaman.

Sinirlendi.Ceketini alıp kapıyı çarparak çıktı yurttan.Birilerinin birşeyler yapması gerektiğini biliyordu.Her ne kadar kalbi yansada yapacaktı işte.

Okula doğru yürüdü.Bu sene yağmaya karar veren kar,cılız bedenini çok fazla yoruyordu.

Nefes nefese girdi içeri.Yüzüne çarpan sıcak dalga gülümsetti.

Cho Hee oturuyordu.Tek başına kahve içiyordu.

Sinirleri daha fazla gerildi.Kolundan tuttu onu.

-Utanmıyor musun

-Ne yapıyorsun sen!Çekil!

-Yoongiyi öldürmekten utanmıyor musun!

-Ne diyorsun sen!?İnsanlar bakıyor.

-Birdaha Yoongi seni görmeyecek tamam mı?Asla karşısına çıkmayacaksın.Asla!

Cho Hee her ne kadar güçlü durmaya çalışsada o gittiğinde salmıştı gözyaşlarını.Ağlamaktan nefret ediyordu..

Hoseok Min Soo'nun elini kavradı.Okullar kar yüzünden tatildi.İkiside beyazların arasında bir melek gibi duruyordu.

Min Soo elini bıraktı.Giydiği montlar yüzünden zar zor eğilip yerden biraz kar aldı ve Hoseoka fırlattı.

Oda aynısını yapınca küçük bir savaşa dönüştü bu.Yorulduklarında ikiside karların üstüne bıraktı bedenlerini.

-Kardan melek yapmayı biliyor musun Hobi?

-Senin yapmana gerek yok.

-Neden?

-Zaten öylesin.

Min Soo utandı.Eldivenli elleriyle yüzünü kapattı.Hoseok gülümsedi.Yavaşça ellerini çekti yüzünden.

-Hobi benim ruh eşim olur musun?

-O ne ki?

-Bilmem?Annem babama hep öyle diyor.Onlar birbirini çok seviyor.Bizde sevmiyor muyuz?

-Seviyoruz.

-O zaman bizde ruh eşi olalım.Tamam mı?

-Tamam.

Bir süre ikiside bulutla dolu gökyüzünü izlediler.Fazla durmadılar.Min Soo'nun annesini sesini duyunca ikiside eve gittiler.

Hoseok mutluydu.Eldivenlerini ve atkısını çıkartıp kitap okuyan babasının yanına atladı.

-Diğerleri nerde?

-Herkes uyudu.

-Niye ki?

-Annenin başı ağrıyormuş.Jiminle Tae de ne zaman Yoonginin yatağına yatsalar uyuyolar.

Babasının söylediğine güldü.

-Canın sıkılıyor muydu?

-Biraz.Ama sen geldin ya sıkılmaz şimdi.

Kolunu Hoseokun omuzuna atıp kendine geçti.Saçlarını okşarken kitabı kapattı.

Hobi bir süre konuşmadı.Sıcaktan onunda uykusu gelmişti.Sonunda yorgun çıkan sesiyle kafasında dönüp duran soruyu sordu babasına.

-Ruh eşi ne demek?

-Bu sorunun uzun bir cevabı var Hobi.

-Olsun.Ben dinlerim.

-Peki o zaman.

Koltukta biraz dikildi.

-Ruh eşi..Sanki en yakın arkadaşın gibi ama daha fazlası.

Hoseok meraklıca kaşlarını kaldırdı.

-Dünyada seni en iyi tanıyan insan.Seni daha iyi yapan bir insan...Aslında..seni daha iyi bir insan yapmaz.
Bunu kendin yaparsın.Çünkü sana ilham verir.
Ruh eşi yanında sonsuza kadar taşıyabileceğin biridir Hobi.Seni bilen ve olduğun gibi kabul eden ve sana kimse inanmadan önce  inanan ya da kimse inanmadığında sana inanandır.

Ne olursa olsun onu hep seversin.

Hiçbirşey bunu değiştiremez.

BANGTAN FAMİLY¹✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin