Yedinci Bölüm.

1K 132 120
                                    

Söylediğim cümleye, kendim bile inanamıyordum. Sehun, şaşkın gözleriyle beni inceledikten sonra gülümsemeye çalıştı.

'' Y-yani, eh istiyorsan.. Gidelim bari. ''

Kendimi, zorla onun evine davet ettirmiştim. Sehun, önden ilerliyorken ben geride kalıp onu takip etmeyi seçmiştim. Ellerini saçlarına daldırıp bir telefon görüşmesi yapmıştı. Pek duyamıyordum. Sadece hımlayıp duruyordu.

'' Sehun, ben özür dilerim. Kendimi zorla davet ettiriyorum. Biraz korkmuştum, şimdi daha iyiyim. ''

Adımlarımı onun tersi yönüne çevirip ilerleyeceğim sırada bileğimden yakalamıştı Sehun.

'' Esas ben özür dilerim. Kendini kötü hissettirdim. Bir arkadaşımla birlikte kalıyoruz ve ona pek güvenemedim. Bu yüzden bir telefon görüşmesi yapmak zorunda kaldım. Ev, gerçekten korkunç bir durumda olabiliyor. ''

Cümlesini bitirip kıkırdamıştı. Belki gülüşünden belki de sözlerinden cesaret alıp yüzümü ona dönmüştüm yine.

'' Hadi gidelim. ''

Kolumdan çekiştirmeyi bırakmıştı. Birlikte sessiz kalmayı tercih ederek onun evine doğru adımlıyorduk.

-

4 katlı bir apartman dairesinin önünde durmuştuk. Kahverengi bir dış cephesi vardı. Bazı evlerin, krem panjurları vardı. Evi incelemeyi Sehun anahtarına uzandığı zaman bırakmıştım.

İkinci katta oturuyordu.

Kendi evi, abisinin evinden daha sadeydi. Gözlerimi evin içerisinde dolaştırırken tam bir erkek evi olduğuna şahit olmuştum. İki kanepenin ortasında kıyafet ve bazı ambalaj poşetleri duruyordu. Sehun, utanç içinde elini boynuna götürdüğünde kıkırdadım.

'' Haklıymışsın. ''

Sözlerim üzerine o da güzel bir gülümseme sunmuştu.

'' Mouse koleksiyonum benim odamda. ''

Onu takip edip odasına doğru ilerliyordum. Kapıyı açmasıyla onun odasını incelemiştim. Biraz küçük olmasına rağmen odasını ferah döşemişti. Koyu Çivit Mavisi tonlarındaydı mobilyaları. Yatak başlığının olduğu duvarın üstünde, Sehun'un gerçekten gülümserken kameraya baktığı bir fotoğrafı bulunuyordu. İlgimi çekmişti.

Sehun, çoktan rafta duran mouseların yanındaydı. Benim yanında olmadığımı fark edince seslendi.

'' Mouselar burada. ''

Sesiyle, daldığım fotoğraf karesine bakmayı bırakıp yanına adımlamıştım. Kablolu, kablosuz bir sürü mouse vardı burada. Çoğu siyah renkte olmasına karşın; Lacivert, beyaz, pembe ve kırmızı mouse bile vardı. Desenli olanları da üst rafa yerleştirmişti.

'' Sen delisin. ''

Söylediğim kelimeden sonra ellerini ceplerine yerleştirdi ve alaycı bir gülümseme takındı.

'' Farklı olmadığını iddia edemezsin. ''

Elimle, az önce daldığım fotoğraf karesini gösterip konuştum.

'' Bu fotoğraf karesi çok daha farklı geldi. O zaman daha gerçek bir gülümsemen varmış. ''

İşaret ettiğim fotoğraf karesine bakmadan odadan çıkmıştı. Bu tavrı, merakımı körüklese de hiçbir şey söylememeyi tercih edip onunla birlikte koridora çıktım.

Küçük koridorun bitişinde, salonuna ulaşabilmiştik. Amerikan mutfağı vardı. Ben kanepeye oturduğum sırada o mutfakta bir şeylerle oyalanıyordu.

Sehun OC - 30 Saniye.  ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin