서른다섯

1.6K 120 28
                                    

Mark ve Mary arkadaşlarıyla geçirdikleri güzel(!) vakitlerden sonra arabadaki yerlerini almış. Evin yolunu tutmuşlardı. Arabada sessizlik hakimdi ve bu Mark'ı endişelendiriyordu. Mary olanlara tepki vermemişti henüz. Korkması gayet doğaldı. Zaten en başından beri gelmesini istememişti. Böyle olacağı belliydi.

Mary ise içten içe kızmakla meşguldü. Mark'ın buluştuğu arkadaş ortamında eski sevgilisi vardı. Dahası, Mary kızı tanımıyordu bile. Mark'ın arkadaşlarıyla tanışırken sıra o kıza geldiğinde öğrenmişti. Ayrıca gecenin yarısında Mark ve o kızın aşkından, anılarından bahsetmişlerdi. Mary sessizliğini her defasında korumuştu fakat kızın iğneleyici lafları ve Mark'ın sessizliği kendisini bir hayli sinirlendirmişti. Bir şey dememek için kendini zor tutuyordu.

Işıklarda durduklarında Mark dayanamayıp bu sessizliği bozmaya karar verdi. Fazlasıyla rahatsız ediciydi ve Mary'nin tavrını merak ediyordu.

"Yapmak istediğin bir şey var mı?  Saat geç değil zaten. Beraber bir şeyler mi yapsak?"

"Hayır. Eve gideceğim."

Mark bir şey söyleyemedi. Anlaşılan Mary ona kızgındı. Haklıydı o yüzden sesini çıkarmadı. Fakat durumun böyle olmasından memnun değildi. Onunla konuşmalıydı. Bu yüzden arabayı kenara çekip durdu ve motoru kapadı. 

"Özür dilerim."

"Hangi biri için özür diliyorsun? Eski sevgilinle buluşmaya gittiğin için mi, bütün akşam sizi konuşmalarına izin verdiğin için mi yoksa kızın bana soktuğu lafların hiçbirine cevap vermediğin için mi?"

"Birincisi o sınıftan biri ve toplu buluşunca illa ki aynı ortamda oluyoruz. İkinciye gelirsek diğerlerinin boş boğazlığıydı cidden. Sana laf sokmasına dikkat etmedim. Fark etmedim. Özür dilerim hepsi için. Böyle soğuk olma bana," diyerek Mary'nin elini tuttu fakat Mary'nin siniri henüz geçmediğinden elini geri çekmişti.

"Eve gitmek istiyorum artık."

Mark daha fazla üstüne gitmedi ve arabayı tekrar çalıştırıp eve sürdü. Eve yetişir yetişmez Mary tek kelime etmeden arabadan inmişti. Mark,gecenin böyle bitmesini istemiyordu. Bu yüzden arabadan inip Mary'nin kolundan tuttuğu gibi kendine çekti ve Mary'nin dudaklarına kısa ama tutkulu bir öpücük kondurdu. Elinde olsa daha çok öperdi fakat ailesi görebilirdi ve Mary'nin başı ağrıyabilirdi. Avuçlarıyla sevgilisinin yanaklarını kavradı ve gözlerinin içine baktı. Mary ona kızgındı fakat şuan her şeyi unutmuş gibiydi. Ona bu kadar yakından bakabilmek kalbini hızlandırıyordu. Ve duyduğu sözlerle bir kez daha mest olmuştu.

"Asla bana böyle arkanı dönüp gitme. Dayanamam."

Texting yerine düz yazı şeklinde yazdım ve kısa yazdım çünkü bu olanları anlatmam gerekiyordu. Mesajlaşmayla duygular çok aktarılamıyor çünkü. Çok uzun yazamadım bununla idare edin bu seferlik :)

 Çok uzun yazamadım bununla idare edin bu seferlik :)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Hello Pal - Mark Tuan | TextingWhere stories live. Discover now