열여섯

2.6K 156 44
                                    

Mary, Mark'ın açık sözlülüğü karşısında ne diyeceğini bilemiyordu. Tek yapabildiği şey utanmaktı. Mark'ın söyledikleri normalde kalbini kırabilirdi ama onun ne demek istediğini anlıyordu. Sadece Mark'ın söyleyiş tarzı buydu. Sorun etmiyordu. Tek sorun gülüyor olmasıydı.

"Kalksak mı artık?"

Mark, Mary'nin kaçacak yer aradığının farkındaydı ve onun bu hallerine hiç saklamadan gülüyordu. Onu utandırmaktan çok hoşlanıyordu. 

"Sen bilirsin," diyerek ayaklanmıştı Mark. Mary'de peşinden kalkmış kasaya yönelirken, bunu hisseden Mark hemen olaya el atmıştı. Erkekliğin birinci kuralı; Randevuya çıktığın kıza asla para ödetme. Peki bu bir randevu muydu? Mark'ta, Mary'de bilmiyordu.

Beraber kafeden çıktıktan sonra Namsan Kulesine çıkmışlardı. Bu kule, sevgililerin en sevdiği yerlerden biriydi. Kulenin en tepesi, rengarenk kilitlerle doluydu. Buraya gelen çiftlerin ilk yaptığı şey üstlerinde isimleri yazılı olan kilitler asmaktı. Mary etrafında sevgiliden başka bir şey olmadığından dolayı bir hayli gerilmişti. Bir erkekle böyle bir yere gelmek çok değişik bir duyguydu ama güzeldi, kabul.

Mark, bu kilit asma olayını saçma bulanlardandı. Sevgilisiyle ismini yazıp kilit asınca ne değişecekti anlamıyordu. Romantizmden biraz uzak bir insandı. Fakat yanında Mary vardı ve biraz heveslenmişti. Kendine inanamıyordu tabii. Mary'e söylemek istiyordu ama ilk görüşmeden bu kadarının çok hızlı olacağını düşünüyor, Mary'nin uzaklaşmasından korkuyordu. Ağzını arama kararı aldı.

"Hiç geldin mi buraya?"

"Gelmiştim ama arkadaşlarımla. Kalabalıktık."

"Kilit asma hakkında ne düşünüyorsun?"

"Güzel olabilirdi. Bu kadar sevgili gözümün önünde kilit asarken ister istemez benim de yapasım geliyor. Onun için önce benimle birlikte asacak biri lazım tabii."

Mark'da heveslenmişti ve Mary'e bunu sormak istiyordu. Mary, alttan alttan ona mesaj yollamış olabilir mi diye düşünmeden edemiyordu fakat her şeyi kendi üstüne alınmak çok çocuksu geliyordu ona. Kendine şaşıp kalıyordu. 

"Bizde mi assak? Yani... öylesine. Deneyim olmuş olur. Ne bileyim... öhhöm.. yanlış anlama tabii. Bende hiç asmadım güzel olabilir diye dedim. Anlata-"

"Tamam."  Mark'ın saçmalayışına gülerek karşılık vermişti. Bu isteği geri çevirmek mümkün değildi tabii ki. Duyduğu en tatlı istekti.

"Tamam." Mark'da güldü ve Mary'e beklemesini söyleyip kilit almaya gitti. Geri gelince ise çiftlerin birinden kalem ödünç alıp kilidin üzerine kendi adını yazdı ve Mary'e uzattı. Mary'de kendi adını yazdıktan sonra diğer kilitlerin yanına iliştirdiler. Mary, kilitin resmini çekerken, Mark'da onu izliyordu. Aklına gelen fikirle Mary'nin telefonunu elinden aldı. 

"Bizi de çekelim."

Mary, şaşırsa da seve seve Mark'a eşlik etmişti. İlk astıkları kilitle, daha sonra tüm Kore'yi görebildikleri manzarayla çekildiler resimlerini. Mary, ne kadar utansa da çok memnundu durumdan. Hızlı ya da yavaş, bir şeyler olduğunun farkındaydı ve bu olanlar iyi hissettiriyordu.

"Artık gitsek mi? Hava kararmak üzere."

"Olur, gidelim."

Beraber kuleden inip evin yolunu tuttular. Mary otobüsle gitmeye hazırlanırken, Mark onu arabasına bindirmişti bile. Daha doğrusu babasının arabasıydı ama babası Mark'ın sürücülüğüne güvendiğinden gözü kapalı veriyordu arabayı.

Mary'nin tarifiyle, yarım saat kadar sonra eve ulaşmışlardı. Mary, emniyet kemerini çıkardıktan sonra Mark'a dönmüş, bugün için teşekkür edip gülümsemişti. Aslında gün bittiği için üzgündü. Zaman dursa daha güzel olurdu.

Mark'da, daha sonra mutlaka görüşeceklerini söyleyip Mary'nin yanağına buse kondurmuştu. Bunu tüm yol boyunca planlamıştı, doğru. Mary'nin kötü bir tepki vereceğini düşünmüyordu. Tahmin ettiği gibi de olmuştu. Mary utana utana evine kaçmıştı. Mark ise arabanın içinde dans ede ede evine doğru yol almıştı. İkisi de mutluydu ve bir daha görüşecekleri günün hayalini kura kura günlerini tamamlamışlardı...

Merhabalar! Azıcık beklettim ama zamanım çok az. Siz evinizde yatarken ben okula gidiyorum... Bunun acısını bilir misiniz? Sabahın 6'sında uyanmak... Dertliyim anlayacağınız :D

Neyse size soru sormak için yazdım notu. Sorumuz şu;

Monsta X fanı (monbebe) olan var mı içinizde? Ya da Monsta X seven. Biasınız kim? Monbebe olma yolunda ilerliyorum birazcık.

Hello Pal - Mark Tuan | TextingWhere stories live. Discover now