32

500 48 24
                                    

sonra.

Eleanor ile tartışan Shawn arabasıyla boş sokaklarda gezerken bir yandan da düşünüyordu. Bu ilk tartışmalarıydı ve nedeni her ikisine de saçma gelmesine rağmen ikisinin de gururu ön plana çıkmıştı. Shawn yaklaşık on dakika boyunca evinde oturup umarım barışırız, diye düşündükten sonra kalktı ve evden çıkarak  arabasına yöneldi. Umarım barışırız demek yerine barışmanın bir yolunu bulmalıydı çünkü Eleanor'u seviyordu. Eleanor'a aşıktı.

Nihayet gitmesi gereken yere ulaştığında arabayı park etti ve önünde duran küçük dükkana girdi. Araları açıldıktan sonra bir kıza ne hediye alınırdı ki? Ah, hayır, Eleanor sadece bir kız değildi. Eleanor için yapabileceği en iyi şeyi yapacaktı. Bir demet çiçek aldıktan sonra dükkandan çıktı ve hemen karşısında olan mağazaya girdi. Kazak. Ona verebileceği en değerli ilk hediye sevgisiyken, ikincisi de bir kazak olurdu. Yağmurlu havaların onlar için derin bir anlamı vardı. Yarım saatini orada harcadıktan sonra seçtiği kazağın güzel olduğuna karar vererek kasaya yöneldi. Evden çıktığı zamankinin aksine yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Şimdi tek yapması gereken eve gidip gitarını almaktı. Plan hazırdı; Eleanor'a kazağı ve çiçekleri verecek, daha sonra da ona şarkı söyleyecekti. Hangi şarkıyı söyleyeceğini seçmesi zor olmamıştı, Shawn takılı kalmış bir plak gibi Eleanor'a aynı şarkıyı söyleyip duruyordu, Eleanor buna rağmen şarkıyı Shawn'ın sesinden ilk kez duyuyormuş gibi büyüleniyor ve başka bir şarkıya geçmesine izin vermiyordu. Aslında Shawn'ın Eleanor için yazdığı birkaç şarkısı vardı ama onları daha özel bir gün için saklıyordu. Evlilik teklifi edilmesi gereken günler için.

Mutlu ve kendinden emin bir şekilde arabayı çalıştırdığında hafif hafif atıştıran yağmurun hızı arttı. Yoğun yağış normal birini ürkütür ve modunu düşürürdü fakat Shawn'da bu tam tersiydi.

Eleanor, Shawn'a yağmurdan korkmamayı öğretmişti.

Arabayı sürerken planını tekrar tekrar aklından geçirdi.
Eve gidip gitarı al. Eleanor'un evine git. Şarkı söyle. Kazağı ve çiçekleri ver. Sıkıca sarıl. Kesinlikle barıştığınızdan emin ol. Sonra da öp!

Kafası tüm bunlarla doluyken, çamurlu asfaltta kaymamak için hızını düşürdü. Her ne kadar Eleanor'un yanına hızlıca varmak istese de bu yağmurda daha hızlı gidemezdi.

Fakat belli ki hemen arkasındaki araba hız sınırlarını zorlayabilirdi.

Shawn arabasının arkasından bir ses geldiğini duydu, sonra asfaltta kaydığını hissetti. Bunu engelleyemedi. Araba, ıslak ve çamurlu asfaltta kayıyordu ama Shawn bunu engelleyecek hiçbir şey yapamıyordu. Panik, vücudunu ele geçirmişti. Tamam, diye düşündü. Sakinleş. Paniği bırak. Eleanor'u düşün.
Sonra arabanın aniden durduğunu ve kendisini öne doğru fırlattığını hissetti. Siktir, düşünmek için zaman yok. Gözü emniyet kemerini aradı ama arabaya binerken o kadar mutluydu ki kemeri takmak aklına bile gelmemişti. Arabanın camlarının kırıldığını duyuyor, görüyor, buna rağmen hiçbir şey hissedemiyordu. Bir ses duydu. Neydi o ses? Camların parçalanması mı? Çığlık mı? Kendisinden mi çıkmıştı?

Saçlarının gözlerinin önüne geldiğini gördü. Yüzüne doğru gelen tek şey saçları değildi, cam kırıklarını gördüğünde istemsizce gözlerini kapadı.

Tekrar gözlerini açtığında etrafı algılayamamıştı. Bir an görme yetisini kaybettiğini düşündü. Ne oldu? Artık göremeyecek miyim? Öldüm mü? Daha sonra asfaltta uzanıyor olduğunu fark etti. Her yerde cam vardı. Sıcak kanın kokusunu alabiliyordu. Kafasını hareket ettirip kollarına ve bacaklarına bakmak istedi ama cesaret edemedi. Görebileceği şeyden ölesiye korkuyordu. Görüş açısındaki tek şey sonsuza dek uzanıyormuş gibi görünen gri asfalt ve cam parçalarıydı. Asfaltın ıslak olduğunu görebiliyordu ama hissedemiyordu. Cam parçalarını görebiliyordu ama hissedemiyordu. Görüş açısında olmayan kanın kokusunu alabiliyordu ama hissedemiyordu. Hissedemiyordu. Bu onu korkuttu. Acıyı hissetmesi gerekmez miydi? Hissedemiyordu.

Çevresindeki uğultuları fark etti. Odaklanmaya çalıştı, ne konuştuklarını anlamaya çalıştı ama sesler sadece uğultudan ibaretti. Tüm bu gürültünün arasında, beyninde fısıltı şeklinde bir ses yankılandı.

Eleanor.

Eleanor iyi miydi? Ah, o iyiydi. Shawn'dan haberi var mıydı? Telefonu neredeydi? Eleanor hala ona dargın mıydı? Hayır, Eleanor ile küs ölmek istemiyordu.

Ölmek.

Ne kadar basit bir kelimeydi, ölmek, ölmek, ölmek, ölmek... Ama hiçbir şey göründüğü kadar basit değildi. Shawn ölüyor muydu? Öldüğünü bile hissedemiyordu. Hayatının gözünün önünden geçmesi gerekmez miydi? Eleanor'u görmek istiyordu.

Düşünceler kafasında kaos yaratırken çevredeki sesler biraz daha netleşti ve bir siren sesi duymasını sağladı. Ambulansın sireni miydi bu? Onu kurtarmaya mı gelmişlerdi? Yoksa çoktan ölmüştü de onu haber veren sesleri mi duyuyordu?

Çok fazla düşünce, dedi kendi kendine. Başında dikilen insanlarla konuşmak istedi ama korktu. Ağzını açarsa sesi çıkacak mıydı? Sesi yine aynı mı olacaktı yoksa artık onun sesi değil miydi? Böyle bir durumda neler olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu, bu yüzden konuşmaya korktu ve sessizce görüş alanındaki cam kırıklarına ve ayakkabılara bakmaya devam etti.

Lütfen Eleanor'a onu sevdiğimi söyleyin. Hiçbir zaman onunla tartışmak istememiştim. Aileme haber vermeyin, onları korkutmak istemiyorum.

Bir sürü şey söylemek istiyordu. Bir sürü şey yapmak istiyordu. Tüm bu insanların ve sirenlerin gürültüsünden kaçmak istiyordu. Eleanor'a sarılmak ve onun saçları arasında saklanmak istiyordu. Vücuduna neler olduğunu bilmek istiyordu. Kafasını aşağı çevirip ayaklarının sağlam olduğunu görmeye ihtiyacı vardı. Bir şeyler hissetmeye ihtiyacı vardı. Eleanor'a ihtiyacı vardı. Ama Eleanor yoktu.
Belki de evinde oturmuş onu düşünüyordu. Belki de ettikleri kavganın saçmalığına kafa yoruyordu. Belki de şimdi evden çıkmış Shawn'ın evine doğru gidiyordu. Belki de şimdi Shawn'a ulaşmaya çalışıyordu. Belki de şimdi Shawn'ı boşvermiş, bir daha onunla görüşmemek üzere Londra'ya uçak bileti bakıyordu. Belki ağlıyordu, belki kahkaha atıyordu. Shawn, Eleanor'un şuan ne yaptığını asla bilemezdi. En kötüsü de buydu.

Özür dilerim.

SWEATER WEATHERWhere stories live. Discover now