"Ne içtin sen?"
Shawn Eleanor'un tarif ettiği resme göre evinde olduğunu düşünmüş ve evine gitmişti. Tahmiminde haklıydı, eve geldiğinde Eleanor halıya uzanmış tavanı seyrediyordu."Bilmem."
"Şey, tamam, kustun mu?"
"Kusmaktan nefret ederim."
"Fakat kusman gerek, her ne içtiysen bünyene zarar vermiş."
"Banane."
"Lütfen E-la-no, benim için kusamaz mısın? Yanında olacağım, tamam mı?"
"Hep mi?"
"Ney hep mi?"
"Hep mi yanımda olacaksın?"
"Evet. Sonsuza dek."
"Söz mü?"
"Söz."
"Ya sözünü tutmazsan?"
"Tutacağım."
"Ama ya tutmazsan?"
"Eğer tutmazsam, beni dünyanın en kötü insanı ilan edebilir ve üstümde her türlü işkenceyi denetebilirsin. Ama biliyor musun E-la-no, bana yapabileceğin en kötü şey beni sensiz bırakmak olur. Seni seviyorum. Sonsuza dek senin yanında olacağım. Söz veriyorum. Tamam mı? Seni her şeyden çok seviyorum."
"Sanırım kusacağım."
"Gerçekten mi? Yani seni kusman için ikna etmeye çalıştım ve kusmadın, şimdi karşına geçerek romantik bir çocuk oluyorum ve sen kusacağım mı diyorsun?"
"Kusu- ÖĞĞKSNDLCÖEĞFÖDŞ"
"Siktir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SWEATER WEATHER
Fanfictionİki kişi. İki ülke. Ve tam bir kazak havası. Canı sıkıldığı için yeni bir internet arkadaşı edinmek isteyen Shawn, Eleanor'a mesaj atar.