23. Bölüm 《☆☆☆》 Senden Vazgeçmem!

Start from the beginning
                                    

Ayaklarımın dibinde onu sevmem için dolanan Rex bu düşüncelerden sıyrılmama sebep oldu. O bile son zamanlarda bana bulaşmamaya karar vermiş gibiydi sanki. Bunca yıldır bana dost olan bu sevimli yaratığın duygularının derinliği gülümsememe sebep oldu. Zeliş'in onun tarafından yaralandığı aklıma geldiğinde suratımı buruşturdum. Farkında bile olmadan nasılda hayatımın merkezi olmuştu küçüğüm. Bana ait olan her şeyde bir anısı olması gerçeği bir tokat gibi çarptı yüzüme. Bütün benliğim yetmezmiş gibi hayatımın tamamı onunla dolmuştu. Peki bu bana neden bu kadar büyük bir mutluluk veriyordu?

"Savaşacağım oğlum. Her ne pahasına olursa olsun ondan vazgeçmeyeceğim. " Kafasını bacaklarıma sürten hayvanın başını kaşıdım. Genzinden bundan hoşlandığını ifade eden mırıltılar çıkardığında , dizimin üzerine çöküp sarı tüylerle kaplı başını öptüm.

Adımlarım yeniden çıkışa yöneldiğinde içimde tarif edemediğim bir rahatlamanın ferahlığını hissettim. Tam kapıyı açtığım anda bir anda karşıma çıkan Önder'in bana bakan öfkeli gözleri ile karşılaştım. Ne yalan söyleyeyim onu beklemiyordum.

"Hayırdır sabah sabah rüyanda mı gördün? " Alayla söylediğim sözlere tepkisi dudaklarının arasından kopan vahşi bir homurdanma ile cevap vermek oldu. Sonra da ne olduğumu anlamadan kendimi kapının yanındaki duvarda buldum. Yumruk yaptığı elleri ile üzerimdeki kışlık montun kenarlarını tutmuş , vahşi bakışlarını benim gözlerime kilitlemişti.

"Ne ayaksın lan sen? Ne yapmaya çalışıyorsun? "

Ne sorduğunu gayet iyi biliyordum ama yine salağa yatarak bu durumdan kurtulmaya çalıştım.

"Ne yapmışım ben? Ya da ne yapmaya çalışıyormuşum? " Sözlerim öyle lakayt ve umarsız çıkmıştı ki bu onu daha da öfkelendirdi.

"Ulan dalga mı geçiyorsun sen benimle şerefsiz. O concon arkadaşların mı var karşında? " Koyu kahve gözleri öylesine öfke ile kaplanmıştı ki , bilmesem onları gecenin en kara renginde sanabilirdim.

"Önder defol git. Seninle uğraşacak enerjim yok. " Bıkkınca yumruk yaptığı ellerini yakamdan silkip yeniden çıkışa yöneldim. O ısrarla beni çekiştirince de dayanamayıp rastgele bir yumruk savurdum. Günlerdir öylesine üzerime gelmişti ki bunu istemeden yapmıştım. Önder attığım yumruğun etkisi ile yere savrulunca bu defa da kendimi onu kaldırırken buldum. Aldığı darbe ile burnundan sızan kana suratımı buruşturdum. "Sana üzerime gelme dedim. Belanı başkasında arasana oğlum. Sabah sabah şu haline bak. " Onu böyle görmek beni oldukça üzmüştü ama hakettiği de su götürmez bir gerçekti.

"Dökül bakalım Tekin Efendi. Ne karıştırıyorsun? " Onun bu pervasızlığına hayretle başımı iki yanımda salladım.

"Vazgeçmeyeceksin değil mi? " Bakışları sözlerimi destekler nitelikteydi. Zaten son zamanlarda öylesine her şeyi tek başıma yapmaya çalışmıştım ki , giderek o yükün altında ezildiğimi hissediyordum.

"Ben Zeliş'e ihanet etmedim Önder. " İçimde bana eziyet eden gerçeği dile dökmek beni fazlasıyla etkilemişti. Zaten karşımda sözlerime inanmadığını belirten bakışları ile duran adam da yansımam gibiydi. "Bak tamam. Gerçeği ondan sakladım. Ona en başından anlatmalıydım. " Başını sallaması ise benimle aynı görüşte olduğunu ifade ediyordu. "Korktum anlıyor musun. Onu bu kadar severken bana inanmamasından korktum. İçimde onu kaybetme korkusunu taşırken , her gün ona anlatma kararımı erteledim. Buraya gelirken babamın planrından tabi ki haberim vardı ama sırf annem üzülmesin diye sustum. Onun bu iğrenç oyununa ailem için susarak ortak oldum. Sonra da işin içine Zeliş girince " Dilim söyleyemediğim binlerce kelimenin ağırlığı ile sözlerimi yarıda kesti. Oysa öyle çok isyan yüklüydü ki yüreğim. Ne desem sanki içimdeki bu acı için hafif kalacaktı.

Kapı Komşum Where stories live. Discover now