1 haftadır hastanedeydim.Tamam güzeldi, devlet hastaneleri gibi pis değildi, temiz ve özenliydi ayrıca özel
olduğu için fazlasıyla ilgileniyorlardı ama dışaeı çıkamamak , istediğim yere gidememek tuhaftı.
Bazen bunalıyordum.Saatlerce bahçede oturmak istiyordum ama hemşireler izin vermiyordu.
Cam kenarında geceleri müzik dinleyerek o loş ay ışığını seyrediyordum.
Aklıma Jackson geliyordu...Birkaç kere ağlamıştım.
En son yaptığı şey gerçekten bana büyük bir kötülüktü.
Yine cam kenarında neredeyse sabahlamış , sonunda uyymaya karar vererek kulaklığı cıkarıp yatağa girmiş derin bir uykuya dalmıştım.
Sabah hemşirelerin getirdiği kahvaltımı etmiştim.Tamamen sebze içerikli şeylerdi.Ben patates gibi şeyler yemek istiyordum ama bana inatla ot yediriyorlardı.Sağlıklı beslenmeliymişim.
Zar zor bitirdiğimde ilaçları da içerek televizyonu açmıştım ki kapı tıklandı ve içeri giren bedenle şok oldum .
Bana gülümseyerek yanıma bir demet çiçek bıraktı ki , ardından gelen bedeni de gördüğümde yüzüm alabileceği en üzgün görüntüyü almıştı.
Koltuğa ikisi oturarak beni bir süre süzdüler.Ben ise direct karşımdaki televiyondan gözlerimi ayırmıyor, göz ucuyla arada bakıyordu ki konuşmaya başlamıştı.
"Geçmiş olsun Mark.Daha önce gelecektim ama biliyorsun...aramız pek iyi değildi."
Tuhaf bie bakış atmıştım.Hayır yanlış.
Aramız iyi değil denmezdi ona.
Ben senin duyhularınla oynadığım için utandım ,gelemedim demen gerekirdi.
Gözümde gittikçe batıyordu ama ne hikmetse hala sevmeye devam ediyordum.
Zorla tebessüm etmiştim.Artık ne kadar becerebildiysem.
"Hm sorun yok.Sonuçta düşünmüşsün..geldiğin için sağol."
"Çiçeğe gerek yoktu buarada.."
Dediğimde Min Ah denen şıllık , samimiyetsiz bi gülümseme ile tatlı bir şekilde konuşmaya çalışmıştı.
Midemi bulandıran konuşmasıylw kendimi yataktan atmamak için zor duruyordum.
"Ayy Markcığımm çok üzüldüm.Ne zaman çıkacakmışsın buradan?"
Omuz silkmiştim.
"2 ay kadar burdayım.Senin gelmene gerek yoktu sağol yinede"
Dediğimde yine o iğrenç sesiyle kulaklarımı tırmalamıştı.
"Olur mu hiç öyle.Sevgilimin arkadaşı sayılırsın.Tabii ki geleceğim."
Başımı zorla salladım.
Jackson Bam'in de geleceğini söylemiş, ikisi beraber beklemeye başlamışlardı.
Aradan 15-20 dakika geçmişti.Koltukta birtürlü rahat durmuyorlar, Min Ah şıllığı ..Ahh! Kesinlikle şıllıktı.Sürekli Jackson'ı öpüyor garip hareketler yapıp duruyordu.Sanki ilk defa görüyordu.
İçimden küfürler ediyor, yüzümü buruşturuyordum.Jackson onu sevdiğimi biliyordu.Gözümün önünde bunları yapmasına izin vermesi acımasızlıktan başka birşey değildi.
Gerçi..kıza pekde yüz vermediğini, hatta rahatsız olduğunu anlayabiliyordum.
Ben arada göz ucuyla bakıyorken , bazen onunda göz ucuyla baktığını farkedebiliyordum.
Min Ah da bunu farketmiş olacak ki Jackson'ın yüzünü kendine çevirmiş kulağına birşeyler fısıldayarak elinden tuttu ve kapıya ilerlediler.
