İnanmak istemiyorum..

21.2K 1K 244
                                    

Tek amacım buydu ve ulaştım. Teşekkür ederim...

Seni özlemiştim...

Sonunda o an geldi...

Birkaç kişi aynı anda konuşıyordu sanki. Susun artık! Başım buna daha ne kadar dayanabilirdi ki? Dün geceden bu yana çok düşündüm. Her şeyi bitirp kurtulmak varken çevresindeki insanları düşünen tek ben miydim? Hiç bir şey olmamış gibi bunu bitirebilirdim. Düşünüyorum da tüm yıl boyunca beni bu karar kadar zorlayan şey neydi? Bacaklarımı sandalyeden indirdim ve etrafı incelemeye başladım. Ana gözlerini eskinden de çok seviyor olsa gerek. Onun adına mutluydum. Bugün alışverişe çıkıp birkaç giysi bakacaktık. Ana mezuniyet balosunda güzel görünmek istiyor. Güçlükle sandalyeden kalktım. 

"Ana, gidiyor muyuz?"

'Tabi gidiyoruz!"

Okulun son zamanlarında -hep olduğu gibi- ders işleyen pek olmuyordu. Herkes bu mezuniyete takılmış durumdaydı. Benim umrumda bile değil. Hayattan bezmiş bir biçimde çantamı sürükleyerek kapıya kadar geldim. Ana da koşarak yanıma geldi. Tüm enerjimi Ana almış gibi bir görüntü vardı. Oflayarak çantamı omzuma aldım. İkide bir o kadının yüzü gözümün önüne geliyordu. Ana ile okuldan çıktık.

..

Alışveriş merkezine geldiğimizde olaylara bakış açım daha iyiydi. O okuldan -her şeyin başı olan o okul- uzaklaşmak iyi geliyordu. İlk olarak büyük bir mağazaya girdik. Buraya gelirken ki tek düşüncem Ana'ya eşlik etmekti ama Ana bir şeyler almadan beni bırakacak gibi değildi. Baskısı yüzünden mor bir elbise ile kabine girdim. Bu elbise beni iyice solgun göstermişti. Eteğini incelemek için eğildiğimde bir elin omzuma dokunduğunu hissettim. Hızla kafamı kaldırdım. Hiç kimse yoktu. Üzerime tekrar kendi giysilerimi giydim. Kabinden çıkmadan bir fısıltı duydum.

Mor senin rengin tatlım.

Nefesimi tutarak kabinden çıktım. Ana elinde birkaç elbise ile beni bekliyordu. Lütfen onları da bana denetme Ana. Yanına gittiğimde bu elbiseleri kendisi içinaldığını öğrendim. Bir daha bir şey deneyecek değildim. Birkaç mağaza sonra dinlenmeye karar verdik. Kafenin birine girdik. Yanımdan geçen arabadaki kadın, garson, ilerki masadaki kadın... hepsi ona benziyordu. O rüyamdaki kadına. Belki de deliriyorum. Korkularla dolu birkaç dakika sonra ilk mağazaya geri dönüp o mor elbiseyi aldık. Hiç beğenmemiştim ki bunun önemi de yoktu zaten. Güzel olmayı önemsemiyorum. Sonunda geri dönecektik.

..

Gelir gelmez elimdeki poşedi fırlatıp yatağa atladım. Ana'nın poşetlerinin içindeki elbiseleri özenle çıkarıp katlamasını izledim. Sonra uyumam  gerektiğine karar verdim.

..

"Mezun oluyoruz Andy, ne kadar az kaldı."

"Evet. Hala ne giyeceğimi bilmiyorum."

Mezun oluyoruz derken bahsettiğim şey bu değildi! Kimse beni anlamıyordu, belki de anlamazlıktan geliyorlardı. Diğer kantin masalarında da bu konu konuşulduğuna eminim. Mezuniyet (!)  Gözlerimi Andy'ye diktim.

"Demek istediğim bu değildi."

"Ama yine de ne giyeceğimi bilmiyorum Nathalia."

"Düz bir şey giyeceksin tabi. Bu kadar gereksiz şeyleri boşver."

"Sen boşver."

"Zaten boşverdim! Ana bir elbise beğendi ve onu aldım. Beğenmediğim halde. Çünkü ben bununla ilgilenmiyorum. Bu işi bitirmenin yolunu arıyorum."

"Yol belli Nathalia, babanı öldür, anahtarı al ve ruhlara ver."

"Bu anahtar neyin anahtarı bu kadar önemli?"

"Babam geçmişin anahtarı diye bahsediyor. Ama ne işlerine yarar bilmiyorum."

"Biliyor musun Andy? Babamı öldürmeden bu işi halledeceğim."

Buna inandığını sanmıyorum. Ben bile inanmıyordum.

..

Kantinden dönüyordum. Ana ısrarla beni çağırmıştı. Mümkün olduğunca hızlı olmalıydım. Ya yine kör olduysa? Odamın kapısının önüne geldim. Yerde bir kutu vardı. Kenarları parlak bir şeyle işlenmiş tahta bir kutu. Eğilip yerden aldım. Fazla büyük sayılmazdı. Açmaya çalıştım. Kilitli olmalı. Alışık olduğum bir biçimde çantama koydum. O anda kapı açıldı.

"Nathalia neden içeri gelmedin?"

Her zamanki gibi yüzünde büyük bir gülümseme vardı. Bende ona gülümsemek için kendimi zorlayarak içeri girdim.

"Neden çağırdın Ana."

"Bir misafirimiz var!"

"Yine mi babam geldi? Yoksa seninki falan mı? "

"Daha iyisi!"

Eliyle odanın diğer ucunu işaret etti. Hemen odanın o tarafına gittim. İnanamıyorum! 

"Jade!!"

Yanına giderek ona sarıldım. Bu okuldan ayrılırken ona gitmesinin daya iyi olacağını söylediğimi hatırladım.

"Seni özlemişim Nathalia."

"Jade sen okuldan giderken gitmeni istemiştim ya. Kötü bir amacım yoktu biliyorsun değil mi?"

"Tabi ki! Sonradan öğrendim. "

"Neyi? Sadece senin iyiliğin için gitmeni istedim."

"Saklamana gerek yok Nathalia, babamın dosyalarını karıştırırken  okulun geçmişi ile ilgili söylentilerin olduğu bir belge buldum. Biraz inceleyince bunun başka bir şey olduğunu anladım. Her şeyi karıştırdım. Neler yaptım daha bilemezsiniz. Sonunda her şeyi öğrendim."

"Ne kadarını?"

Jade düşünme anlamına gelen bir hareket yaptı.

"Senin baban ve müdürün insanları kurban ettiğini öğrendim. Ve bunun nesilden nesile aktarıldığını. Senin baya eski soyun da buna dayanıyormuş."

"Sadece bu kadar mı?"

"Bazı ufak şeyler de var ama önemli değil."

Ana koşarak yanımıza geldi. Hemen konuşmaya başladı.

"Uzun zamandır bir kız nesil bekleniyormuş. Hep erkekmiş şimdiye kadar. Nathalia bu beklenen kişi!"

Yüzümü buruşturdum.  Jade onaylarcasına başını salladı.

Bunu da biliyorum.

Merak ettiğim bir soruyu sormadan edemedim.

"Jade neden geri geldin?"

"Geri gelmedim aslında, mezuniyet balosuna kadar buradayım. Zaten okul balo bitince bitiyor öyle değil mi?"

Gülümseyerek ona bir kere daha sarıldım. Tüm akşam Jade'nin yeni okulunu ve yaşamını dinlemekle geçti.

..

Yine uyuyordum. Rüyamda o kadın vardı. Önceden olduğu gibi yanıma yaklaştı. Emin olamasam da bana zarar vermek istemediği belliydi. Yanıma geldiğinde kendimi zorladım ve gülümsemeyi başardım. Bembeyaz suratıyla o da bana gülümsedi.

"Benden korkmuyorsun."

"Korkmuyorum."

Bunu duymayı ister gibi gözlerinin içi parladı.

"Hep bunu bekledim tatlım."

"Kimsin sen?"

"Hala anlamadın mı?"

Anlamıştım. Ama inanmak istemiyor gibiydim. 18 Yıldır annem sandığım kişi değilde gerçek annem bu olamazdı. Ama inanmalıydım. Çünkü annemdi.

"Annemsin."

Bezbeyaz elleri ile bana sarıldı. Ağlamaya başladım. Koruma iyiki kalkmıştı demek istedim. Tek yapabildiğim ağlamaktı.

Uyandım.

Yatılı Okul | WATR yaz '14 En Iyi Paranormal HikayesiWhere stories live. Discover now