Kendini ateşe atıyorsun...

40.1K 1.4K 434
                                    

Gece gece boş kolidorlarda İsimsizi aramak hiç de iyi ir fikir değildi. Ama o çanta benim uzun bir sürelik emeğimdi. Bulmam lazımdı. İsimsiz çantamdan ne istiyor ki? Tuvaletlere, ne kadar bu saatten sonra yasak olduğunu bilsem de laboratuvara, kütüphaneye her yere baktım. Kapkaça ığramış zavallı kızlar gibi hissediyordum kendimi. 1 Saate yakın onu aradıktan sonra yorgun olduğumu hissedebilmiştim. Eğer uyumazsam her şey daha zor olurdu. Çaresizce odama döndüm.

"Nathalia, geldin sonunda. İsimsiz çantanı getirdi."

"Hıh? Önce çalıyor ve teslim mi ediyor."

"Sanırım amacı çalmak değildi."

"Belki de. Her neyse. İyi geceler."

Yatağıma girdim. Çantamla birlikte. Onu bırakmaya niyetim yoktu. Bulamadığımda neler hissettiğimi kimse bilemez. Her şeyin bittiğini düşündüğüm bile oldu. Çantama sıkı sıkı sarılarak uykuya daldım.

..

''Sen uzun yıllar boyunca beklenen o nesilsin. Özelsin.''

Hızla uyandım. Sanki birisi kulağıma bunu fısıldamıştı. Korkmamak elde değil. Çantam yanımdaydı. Saate baktım. Bugün geç kalmamıştım. Derse gittim. Dersler yine normal geçti. Sonrasında bahçeye çıktım. Yine yalnızdım. Yine aynı köşedeydim. Yine çantam vardı. Yine başladığım yerdeydim. Bazen takılıp kalıyorum sanki. İlerleme gösteremiyorum. Hiçbir bilgi bulamıyorum. Yine o anlardan birisi bu. Çantamdan garip şekil kağıdımı aradım. Bulamadım. Bebeğin alnına yapışmıştı. Onu oradan çektim. Ve gözüme bir şey çarptı. 2.Şekil bebeğin alnındaki şekille aynıydı! Ve sanırım bunu da bulmuştum. Bebeğim kafasını oymalıydım. Çantamdan bıçak çıkardım. (çantamda bıçak olması bence yaşadıklarımdan sonra gayet normal) Bebeğin alnının ortasına sapladım. Bıçağı bir sağa bir sola oynattım. Bebeğin alnı yarıldı. İçine elimi soktum. İyice genişlettim. Sonunda içi açıldı. Bir kağıt vardı. İnce borularla ifade edilmiş bir harita? Yada bir geçit? Belki de bulmaca? Sanırım bunu çözmem için çok erkendi. Bebekle işim bitmişti. Onu çöpe attım. Odama döndüm. İsimsiz'i birkaç gündür görmüyordum. Acaba neredeydi? Şuan için çözmem gereken bir boru gizemi vardı. Diğer taraftan kısılıp kalmıştım. Yatağa uzanmıştım. Dikkatimi yukarıdaki delik çekti. Açılmıştı? Daha yeni tıkamıştık ama. Bu sefer Ana yoktu. Kendim tıkamak zorundaydım. Sandalye ve birkaç yorgan yastık boyumu uzatırdı. Oraya uzandım. Bezi tıkamak için uzattım ve bir fısıltı duydum.

''Sonunda geldin... Beklenen''

Bezi hemen tıkadım. Ve aşağı indim. Yatağıma girdim. Uyudum.

..

"Bu bilgisayara ne dersiniz?"

"Sanırım işimi görür."

"Kaç saat?"

"2 olsun."

Okul çıkış iznimi kullanıyordum. İlk defa okuldan çıkmıştım. Cennette gibiydim. İçimden kaç bir daha gelme diye sesler yükselse de dönmeliydim. Yarıda kesemezdim. Şimdi şu müdürün çocuğunu bulacaktım. İnternetten kim olduğumu belli etmeden kısa bir sohbet yapabilirdik. Mail adresini bulmuştum. Nereden bulduğum uzun iş. Sohbeti açtım. Adı Andy... Acaba nasıl bir kız?

*Selam

*Selam

*Ben Nathalia.

*Ben Andy. Tanışıyor muyuz?

*Hayır. Tanışırız diye düşünmüştüm.

*Asılıyor musun?

*Lezbiyen değilim!

*Bende kız değilim.

*Değil misin?

Sanırım müdürün çocuğunu kız sanmakla hata yapmışım. O bir erkekmiş! 2 Saat kadar konuştuk. Elde ettiğim bilgilere göre aynı şehirdeyiz. O yatılı olmayan bir okula gidiyor. Bana ''bir daha konuşabilecek miyiz'' diye sorduğunda ona yatılı bir okulda kaldığımı bunun zor olacağını söyledim. Şansa bak ki şehrimizdeki tek yatılı okul benimkiymiş. Babasının okulunda olduğumu anlamış olmalı ki müdürle ilgili -yani babasıyla- sorular sordu durdu. Ama ben bunu internet sohbeti olarak bırakmamalıydım. O bu okula gelmeliydi. Konuşmalıydık. Biliyor olmalıydı.

1 saat sonra odamdaydım. Yine yatağıma uzanmış düşünüyordum. İsimsiz... Nerdesin? Onu sevmiyordum. Ama endişeleniyordum. Ah, olamaz. Delik yine açılmış! Bu sefer dikkate almadım. Sadece yorganı başıma çektim.

..

"Burdayım."

"Uykumu bölme!"

"İsimsiz ben."

Hemen kalktım. Sonunda gelmişti.

"Nerelerdeydin?"

"Buralardaydım."

"Çantamı çaldın."

"Onu korudum."

Neden bilmiyorum ama söyledikleri bana inandırıcı gelmişti. Bundan birkaç saat sonra kütüphaneydim. 3. Şekli araştırmadan önce bu kağıdın anlamını çözmeliydim. Ama kağıdı bulalı yeni olmuştu. Bu kadar kısa bir sürede çözmem imkansız gibi geliyordu. Kafamı kaldırdığımda müdürle göz göze geldim. Bana küçümseyerek bakıyordu. Korktuğumu belli etmemeliydim. Ona dik dik baktım. Sanki ölecekmişim gibi hissediyordum ama gözlerimi kaçırmadım. Sonunda pes eden o oldu. Arkasını döndü ve görevlilerle konuşmaya devam etti. Bende hemen oradan uzaklaştım. Düşünüyordum da bundan yaklaşık 3 ay önce hayatım ne güzeldi.

..

Biliyor musun? hiç akıllı değilsin. Hemde hiç.

Sürekli kulağımda çınlayan garip seslere aldırış etmemek elde değil. Beynim düşünmekten çatlayabilirdi. Ne olacaktı ne? Bir ses daha çınladı sanki kulağımda.

Camaşırhane

Evet. Oraya gidecektim. Ama sanki bir şey beni yatağımda tutuyordu. Kalkamıyordum. Kendimi o şeye teslim ettim. Ona direnecek gücüm yoktu. Bir süre sonra uyumuş olmalıyım.

.. 

Duyduğum son ses şuydu:

" Kendini ateşe atıyorsun Nathalia, dikkatli ol''

Yatılı Okul | WATR yaz '14 En Iyi Paranormal HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin