beş

325 47 73
                                    

"Gitmeden önce tekrar benden özür diledi" dedi Luke öfkeyle, elindeki 7 tabağı beyaz masa örtüsüyle eskiliği gizlenmiş masaya yerleştirirken. Çekmeceden kaşık ve çatalları çıkarmak için tekrar tezgaha ilerledi. "Sadece kendini küçük duruma düşürüyor ve bunu bilmesine rağmen devam etmesi sinirlerimi bozuyor." Çatal ve kaşıklarla salatayı hazırlayan annesine döndü. "Beni gördüğü her yerde özür dilemeyi bırakmak zorunda."

"Haklısın, tatlım." Liz onu dinlemeyerek doğradığı domatesi büyük kâseye attıktan sonra tuz ve yağ ilave etti, ardından karıştırarak masaya yerleştirdi. Bu sırada Luke, Michael'ın davranışları hakkında şikayet etmeye devam ediyordu. Onun ne kadar sorumsuz, duyarsız, bencil ve düşüncesiz biri olduğunu anlatırken; Liz Hemmings bunları belki de 50. kez dinliyordu ve Luke'un aynı şeyleri farklı örneklerle dile getirmesi pek bir değişiklik yaratmıyordu. Bu yüzden küçük oğlunu dinlemek yerine bahçeden gelen müziğe odaklandı, bildiği şarkıyı mırıldanmaya başladı.

"Anne, Tanrı aşkına, beni dinliyor musun?" Luke tabaklara kızarmış balık koyarken söyledi, annesi sadece kafasını salladı ve dudaklarında mırıldandığı şarkı arasında onaylayıcı bir ses çıkardı. Luke gözlerini devirerek tabakların hepsini doldurduğunda elindeki büyük tabakta kalan birkaç balığı mikrodalga fırına koydu ve mutfaktan çıktı, Kyle ile Clarie'nin olduğu Jack'in odasına gitti. Kapıyı açtığında abisi gözlerini bağlamış etrafta geziyor, Clarie ise gülerek onun bacakları etrafında dolanıyordu ve Jack ona takılıp yere düşebilir, daha da kötüsü Clarie'yi de kendisiyle birlikte yere düşürebilirdi ve bu kesinlikle Luke'un müsamaha gösteremeyeceğini bir durumdu.

"Clarie, ne yapıyorsun sen?" Luke, hâlâ gülen Clarie'yi Jack'ten uzaklaştırmak için onların yanına gittiğinde ve kızını almak için yere eğildiğinde Jack önünde duran Luke'a çarptı; onların üzerine düşerken Clarie kenara kaçtı ve Luke, abisinin ağırlığı ile yere devrildi. "Sikeyim, kalk üzerimden!"

"Küfür ettin!" Clarie şaşkınlık ve bir fırsat yakalamanın verdiği heyecan ile ellerini çırptı. "Sikeyim!"

"Hayır, Clarie, küfür yok."

"Göremiyorum!" Jack bağırdı. "Clarie, iyi misin? Senin üzerine düşmedim, değil mi?"

"Hayır, Jack Amca, babamın üzerindesin!" Clarie kahkahaları arasından söylediğinde Luke ofladı ve abisinin altından sıyrılmaya çalıştı. "Kalk, seni yağ tulumu!"

"Ben zayıfım!"

Luke, Jack ile kiloları üzerinde bir tartışmaya girmişken odaya giren Liz onlara mutfağa geçme emrini verdi ve iki kardeş homurdanarak birbirlerinden ayrıldılar; Jack önden, Luke ve Clarie onun arkasından gittiler. Kyle, Ben ile birlikte masada oturuyor ve çizgi romanlar hakkında konuşuyorlardı; ikisini konuşmaktan hoşlandığı tek şey sayılırdı.

Yemeklerini yediler, sonrasında Luke biraz daha annesine Michael hakkındaki şikayetlerini sundu ve bu sırada Kyle ve Clarie de Ben ile Jack ile oyun oynadılar. Akşama doğru Luke, çocuklarını alarak arabasıyla evine dönmüştü ve fazlasıyla yorgun olduğunu söyleyebiliriz çünkü birbiriyle anlaşamayan iki çocukla 15 dakikalık bir araba yolculuğu bile onu bitkin bir hale sokabiliyordu.

"Sadece birkaç gün sonra okula gideceksiniz ve erken uyumaya alışmalısınız." Luke, Kyle ile Clarie'yi odalarına götürürken söyledi; Kyle yatağına geçerken Clarie homurdanmıştı. "Babam geç yatmama izin veriyor."

Luke gözlerini devirdi. "Ben de senin babanım ve hayır, geç yatamazsın."

"Ama-"

"Clarie, kardeşine kötü örnek oluyorsun."

"Aslında benim ona iyi örnek olmam gerekiyor" dedi Kyle, üzerindeki Spider-Man desenli tişörtü çıkardıktan sonra. "Çünkü ben onun abisiyim."

"Sen bir bebeksin." Clarie bunu söyledikten sonra dil çıkardı ve koşarak odadan çıktığında babası onun arkasından bağırsa da geri dönmedi. Luke yorgunlukla gözlerini ovuştururken oturduğu sandalyeden kalkmıştı, Kyle'a pijamalarını giymesini söyledi ve odadan çıkarak Clarie'nin gidebileceği ilk yer olan mutfağa ilerledi. Küçük kız tahmin ettiği gibi oradaydı ve Liz'in çıkmadan önce onlara verdiği bir kutudan kurabiye alıyordu.

"Clarie" dedi Luke uyarıcı bir ses tonuyla, kızına doğru yaklaşırken. Clarie kurabiyesi ile babasına döndü, ardından güldü ve koşarak mutfaktan çıktı. Luke da onun arkasından koşarken Clarie onun yatak odasına girmek üzereydi. Çığlık attığında Luke endişeyle yatak odasına girdi ve orada oturan bir Michael Clifford görmek kesinlikle beklediği bir şey değildi, ayrıca elinde bir kaset tutuyordu; Luke o kasetin, ikisi sevgili olmadan hemen önce bir partide çalan şarkı listesini barındırdığından emindi çünkü boşanmadan önce bir kopyası da Luke'ta vardı.

"Burada ne arıyorsun?" Clarie heyecanla Michael'a sarıldığında, Luke fısıldayarak sordu. Michael, kızı kucağında iken cevap verdi. "Uhm, saat gece 11 ve ben çocukların uyuduğunuzu sanıyordum, seninle konuşmaya geldim."

"Michael-"

"Baba?" Kyle, yatak odasının kapısından yeşil pijamaları ile görüldüğünde Michael gülümsedi; Kyle onun yanına koştu ve yere eğilen babasına sarıldı. "Bugün bizimle mi kalıyorsun?"

"Şey, ben-"

"Bizimle kal" dedi Clarie, Michael'ın sözünü keserek. Kyle da onu onayladığında Michael iç geçirdi ve Luke'a baktı. İzin aldıkları kişi oydu.

Luke Hemmings başta öfkeli bir şekilde baksa da ardından umutsuzca izin verdiğinde, Kyle ile Clarie bu sefer birlikte yatmak için ısrar ettiler ve boşanmış iki ebeveynin ölümüne kaçındığı şeylerden biri çocuklarının üzülmesiydi; bu yüzden yine onaylamak zorunda kaldılar. Clarie turuncu pijamaları için koşarak odasına döndüğünde Kyle örtüsünü kaldırdığı yatağa uzanmış, Michael'ı da yanına çekmişti.

"Ben, istersen sana pijama falan verebilirim" dedi Luke, Michael'ın üzerindeki dar pantolonla kazağa bakarken. Michael kafasını salladı ve yataktan kalktı, Luke'un kendisine verdiği pijamaları giymek için banyoya gittiğinde Luke da kendi pijamalarını giydi. Odaya giren Clarie hızla Kyle'ın yanına geçerken Luke iki kişilik yatakta onların bir yanına uzanmıştı, Michael da evdeki diğer ışıkları kapattıktan sonra geri döndüğünde yatağın diğer ucuna uzandı ve böylelikle çocukları aralarına almış oldular. Luke gidip ışığı kapattı, ardından gece lambalarından birini açtı. Michael ona sarılmayı gerçekten özlemişti, Luke'un kullandığı mavi renkli duş jelinin kokusunu bile özlemişti ki Luke'un kendine has kokusunu bastırdığından dolayı duş jelinden nefret ederdi. Yine de onunla aynı yatakta yatıyor olma düşüncesi bile içini huzurla doldurdu, bir süre uyumayarak onları izleyebilirdi. Luke'un tek başına görüntüsünden daha iyi bir şey varsa, o da çocuklarıyla birlikte olan mutlu görüntüsüydü ve Michael kahrolası bir şekilde onun her haline aşıktı.




o nasıl konserdir ey ahali

o değil de luke iyice annem oldu çıktı ama hayırlısı be

from the dining table || mukeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin