43. Asıl Sen Ne İstiyorsun?

2.9K 187 96
                                    

Anıl

Zarfı açtığımda içinden çıkan mektup beni şaşırttı. Annemin bana gerçekten mektup yazmış olabileceğini hiç düşünmemiştim. Merakla açıp mektubu okudum.

"Anıl oğlum,

Biliyorum uzun zamandır görüşemedik seninle. Ne sen benim yanıma gelebildin, ne de işlerimin yoğunluğundan ötürü ben senin. Saat farkından ve benim yoğun iş hayatımdan dolayı bir türlü uygun zamanı ayarlayıp telefon görüşmesi bile yapamıyoruz! İstanbul'a yanına gelmeyi o kadar çok istiyorum ki... Ama olmuyor. Burada da işleri birinin yönetmesi lazım ve inan ben gitsem hepsi sapıtacak haldeler. Bir gün ortadan kayboluyorum ve her şey mahvoluyor. Ağustostaki toplantıya kadar İstanbul'a gelmem mümkün gibi durmuyor. Ama ben seni çok özledim oğlum. Ve bir şey düşündüm, eminim ki bunu sen de çok isteyeceksin.

Okulların kapanmasına az kaldı. Babandan finallerinin bitmesine bir hafta kaldığı haberini alınca hemen bu mektubu yazmaya başladım. Anıl, oğlum yaz tatilinde New York'a gelmeni istiyorum. Baban şirkette onun yanında kalıp çalışman konusunda diretiyordu ama ben onu benim yanımda da çalışabileceğin konusunda ikna ettim. Zaten ben sürekli şirketteyim. Yani annenle vakit geçirmek istiyorsan sen de çalışmak zorundasın. Tabii küçük kaçamaklar yapabiliriz. Mesela eskiden benimle yürüyüş yapmayı çok severdin. Şimdi yine yaparız. Merak etme sen gelince işkolikliğimi bir kenara bırakıp seninle ilgileneceğim. Şirket beceriksiz dolu ama idare edeceğiz bir şekilde. En azından eve iş getirmeyeceğim. Söz bak!

Umarım sinirlenmezsin ama sana bir emrivaki yaptım. Uçak biletlerini aldım. Cumartesi günü saat 13.00'da Amerika'ya uçacaksın. Ne yapayım seni çok özledim ve itiraz istemiyorum. İstanbul'a da beraber döneriz. Nasıl olsa ağustostaki toplantı için geleceğim. Biraz İstanbul'da da vakit geçiririz beraber. Yani anne-oğul güzel bir tatil geçirelim istiyorum. Şirkette çalışmayı güzel bir tatil saymayacağını biliyorum ama en azından hava değişikliği olur senin için hem de anneni görmüş olursun. İstanbul'da göbekli babanın yanında çalışmak mı yoksa New York'ta fit annenin yanında çalışmak mı?

Ben seni uçağının iniş saatinde havaalanında bekliyor olacağım. Seni dört gözle bekliyorum oğlum. Seni çok özledim ve seni çok çok çok çok çok çok çok seviyorum!

En içten öpücüklerimle,

Annen"

Bir süre şaşkınlıktan elimde mektup öylece dikildim. Gerçekliğine inanmak istercesine mektubu tekrar tekrar okudum. Daha sonra zarfın içindeki bileti çıkarıp baktım. Sahiden beni yanına çağırıyordu. Annem özlediğini söyleyip beni yanına çağırıyordu! Bu bir ilkti. Kafasına saksı mı düştü ne oldu bilmiyorum ama ne olduysa iyi olmuş. Başka bir zaman olsa bu mektubu okuyunca sevinçten havalara uçabilirdim. Annemin bana böyle bir mektup yazmış olması beni yine sevindirmişti ama bir yanım hala buruktu. Elif'i bırakıp gidebileceğimi sanmıyordum. Hele aramız kötüyken mesafe her şeyi daha da beter bir hale getirirdi. Ayrıca ondan kilometrelerce uzakta uyanmaya dayanabileceğimi de düşünmüyordum.

Annem bana reddedemeyeceğim bir teklif sunduğunu sanıyordu ve bu teklifi bir yıl kadar önce yapmış olsaydı bu doğruydu da ama şimdi oraya gidemem. Annem büyük ihtimalle kırılacaktı ama ben onun yüzünden binlerce defa paramparça olmuştum zaten.

Mektubu ve biletleri alıp salona gittim. Babam ve Filiz kahvaltı masasında oturuyorlardı. Filiz beni görünce "Anıl, günaydın. Biz de kahvaltıya daha yeni başlamıştık." dedi. Babam da şaşkınlıkla bana bakıyordu. En sonunda "Anıl, oğlum sen ne ara geldin?" diye sordu.

3+2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin