30. Seven Harbiden Kıskanıyormuş

5.2K 241 26
                                    

Elif

Amfiden çıktıktan sonra karşımda duvara yaslanmış bir şekilde beni bekleyen Anıl'ı buldum. Her ne kadar boynuna atlayıp sarılmak istesem de okul ortamı içinde abimin tanıdıkları olabileceğinden işimi sağlama alarak sadece gülümseyerek yanına gidip "Selam." dedim.

"N'aber güzelim?"

"İyidir sen?"

"Ben de iyiyim."

"Özledim seni."

"Daha bir-iki saat önce ayrıldık, Anıl. Neyimi özledin acaba?"

"Özlerim ben. Benim seni yanındayken bile özlediğimi düşünülecek olursa bu o kadar da tuhaf bir şey değil."

"Öküzüm, bakıyorum yine içindeki romantiği uyandırmışsın! Beni özleyince hep böyle olacaksan ben birkaç gün görünmeyeyim bari. Bana dönüşü müthiş olur!"

"Valla benim bünyem saatlik ayrılıkları kaldırabiliyor, canım. Birkaç gün olursa cehennemin dibinde olsan bile aldırmam peşinden gelirim ona göre."

"Yok canım! Abartmayı pek seviyoruz!"

"Görürsün canım! Gelirim valla."

Biz böyle tatlı tatlı konuşurken karşımızdan uzun ve ince bacaklı, sırıtık bir tip yaklaştı. Ah, cağnıııım özletmişti kendini.

"Ağnıl! Eğlif! Nağsılsınız? Ağy, uğzun zağman oğldu göğrüşemedik yaaaağ! Çoğğk öğzledim siziğ!"

Ya ne demezsin, canım! Ne demezsin. Bayağı bir özlemiştik, iyi oldu geldiğin. Şimdi çek bakiyim o uzun kollarını benim sevgilimin üzerinden! Örümcek demem basıveririm üzerine haa!

"Hııı, görüşemedik." dedim yavan bir ses tonuyla. Bu tepkim bile fazla bence.

Anıl da sırıtarak "Nerelerdesin kızım sen? Ortalarda olmayan sensin!" dedi.

ANIIIIL! Yaktım çıranı! Ne bu samimiyet örümcek bacaklıyla? Hı? Bir de benim yanımda! Benim, benim! Güzelinin!

Tip tip Anıl'a baktım. Öküz, sallamadı bile. Allah'ım neden Anıl'ın içindeki romantiğin bünyesi öküzün bünyesi kadar güçlü değil? Tek bir örümcek bacaklının darbesiyle, puffff yerle bir!

"Ağnlatacağım, ağnlatacağım. Meğrak eğtmeyin!"

"Çok merak etmiştik zaten." diye mırıldandım.

Anıl bana uyarır nitelikte sırıttı. Ben de ona sırıtışını geri iade ettim.

Merveğ beni duymadığından konuşmaya devam etti.

"Amaaaaağ, geğlin öğnce siğze biğr sağrılayım!"

Merveğ sevecen sevecen aynı yavrularını kucaklayan bir tavuk edasıyla ikimizi de bağrına bastı. Merveğ'nin omzuna bile gelemediğim gerçeğini belirtmeme gerek yok tabii. Bir de topuklu bot giymiş! Senin neyine topuklu, Allah aşkına? Ben de 1.57 boyuma rağmen ezik ezik düztaban bot giydim!

"Geğlin, geğlin. Kağfeye giğdip otuğralım." dedi ve ikimizin de elinden tutup kafeye kadar sürükledi. İkimizi bir masaya oturttuktan sonra acayip bir enerjiyle gidip üçümüze birden kahve aldı. Valla kesene bereket Merveğcim, kırk yılın başı örümcek bacaklarını gözümüze sokmaktan ve cırlamaktan başka bir işe yaradın.

3+2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin