three

412 53 64
                                    


BU YENİ VE ÇOK GÜZELELELLELELELELER

Bu arada Attention adlı Jensoo texting de yayınlamıştım bir ay önce ama herkesin okumak isteyeceği türden bir şey değil, yine de bakabilirsiniz hoşunuza gitmezse benim için önemli değil

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bu arada Attention adlı Jensoo texting de yayınlamıştım bir ay önce ama herkesin okumak isteyeceği türden bir şey değil, yine de bakabilirsiniz hoşunuza gitmezse benim için önemli değil. 💞

Ayrıca bu bölümde de yazım hataları olabilir, düzeltmeye üşendim çünkü çskxşsmxlsmxşsöşxmsşx

Umarım beğeniyorsunuzdur 🌸





"Şimdi daha iyi misin?" dedi Lalisa yerine geçerken. Ardından kahvesini yudumladı. Chaeyoung'a baktı, daha iyi görünüyordu. Rosè'nin içinde Lisa'ya karşı bir minnettarlık oluşmuştu ve onu başıyla onayladı.

Lisa'nın yaklaşık beş dakika önce ona uzattığı kahvesini ellerinin arasına aldı ve, "Peki... Sen nasıl başladın yazmaya?" dedi kahvesinden yavaşça yudumlarken.

"Sen... Hiç birisinden hoşlandın mı Rosè?" Aslında Lisa bu soruyu sorduktan sonra kendine biraz sinirlenmişti çünkü böyle bir soruyu sormak saçma gelmişti. Sonuçta herkes birinden hoşlanmıştır elbette, diye geçirdi içinden.

"İnanmayacaksın ama, hayır." Aşk her zaman Rosè'ye özel gelmiş ama kimseden ciddi anlamdan hoşlanamamıştı. Daha önceden birilerine karşı bir şeyler hissetmiş ama bunu asla hoşlanmak veya sevgi diye adlandırmamış, karşısına doğru insanın çıkmasını ve bu hissi tatmayı istemişti.

"Jennie isimli birinden çok hoşlandım ama bu, yani, b-biz mümkün değildik. Ben de vazgeçtim ama acı da çektim. Sonra ta-da! Kendimi şiir yazarken buldum."

Chaeyoung, birkaç saniyeliğine Jennie'nin çok şanslı olduğunu düşündü. Çünkü Lalisa'nın birini ona şiirler yazacak kadar sevmesi sevginin başka bir boyutuydu ona göre. Birine karşı olan milyonlarca hissi kağıda dökmek zordu ama Lalisa'nın bunu başarması nedense Chaeyoung da gurur duygusunu uyandırmıştı.

Ben de böyle sevilmek isterim diye geçirdi Rosè içinden.

"Üzülme, Lisa. Sen iyi birisin. Elbet sevgini hak edecek biri ile karşılaşacaksın." Lalisa'nın neredeyse dolacak gözleri birden parıldayıverdi ve yüzünde bir gülümseme oluştu.

Elini çantasına attı ve biraz orayı karıştırdıktan sonra kavradığı taşı ona uzattı. "Bak," dedi Lalisa, "Buna Kuvars taşı diyorlar. Taşların en ünlüsüdür. 'Aşk' ve 'Sevgi' anlamına geliyor."

Rosè her zaman taşların bir gücü olduğuna inanmış fakat onları araştırmaya hiç fırsatı olmamıştı. Lalisa'nın ona uzattığı taşı avucunun içine aldı.

"Buna dokunduğunda, taşın enerjisi sana geçmiş oldu." Chaeyoung hala Lalisa'nın neden ona bu taşı uzattığını anlayamamıştı.

"Çok güzel görünüyor." dedi Rosè, taşı incelemeye devam ederken. Rengi pembeydi ve kusursuz görünüyordu.

Lalisa nedense tıpkı senin gibi, demek istedi çünkü Chaeyoung'ın göz alıcı bir güzelliği vardı ve yüzüne baktıkça bakası geliyordu.

"Bunu sana hediye ediyorum, çünkü aşkı gerçekten hak ettiğini hissedebiliyorum. Aşk ve sevgi üzerinde olsun."

Yaklaşık on saniye kadar sadece bakıştılar ve Chaeyoung çok utanıyordu, bu yüzden hiçbir şey diyemiyor sadece gülümsüyordu.

"Teşekkür ederim." dedi taşı kendi çantasına doğru koyarken.

"Bu arada..." dedi Lalisa, uzun zamandır yanında duran cupcake'i ısırırken. Bir süre çiğneyip yuttuğunda devam etti, "Onu bir gün tuzlu suda bekletmen gerekiyor. Böylelikle enerjisi daha hızlı yayılıyor."

Rosè onu başıyla onayladı. Ve bu sırada Lisa'nın yazdığı şiirleri de merak ediyordu ama sormak için biraz çekiniyordu.

Lisa çok güzeldi, yüzü gerçekten bir bebek gibiydi ve kalbi de öyle. Yeni doğmuş bir bebek kadar saftı kalbi. Ve şu anda biraz kırık olması Rosè'yi de incitmişti. Lalisa'nın iç güzelliği dışına yansıyordu ve Park Chaeyoung onun ne kadar güzel bir insan olduğu hakkında düşünmeden duramıyordu.

scars in our poems 》chaelisaWhere stories live. Discover now