Bölüm 4

383 38 4
                                    

"Böyle yaşamaya devam mı edeceksin oğlum?"

Xiumin, kendisine aniden soru yönelten babasına baktı. Aslında neyi kastettiğini biliyordu.

"Na--nasıl yaşıyormuşum ki?"

"Mutsuz."

"Ah." Xiumin, zorla gülümsedi babasına ve karışık olan saçlarını daha da karıştırdı.

"Ben mutluyum baba. Beni düşünmene ge--"

"Senden başka düşünecek kimim kaldı Xiumin? Sen mutlu olmadığın sürece benim baba olarak yaşamamın neresi doğru?"

Xiumin, boğazında oluşan yumruyu yok etmek için yutkundu ve dudaklarını açıp kapadı. Babasına söylemek konusunda emin değildi. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Sıra arkadaşına günden güne daha fazla bağlanıyordu ve Luhan'ın günlüğünde, onun olduğu satırlara geleceğini biliyordu. O zaman ne yapacağını bilmiyordu işte.

"Ben gerçekten mutluyum baba. Yanımda sen varsın ve bu benim en büyük şansım. Sehun ve yoo jung var. Beni sürekli izleyen annem ve Luhan var. Çok mutluyum ben."

*****

Sehun, yoo jung ile birlikte vakit geçirdikleri zamanları düşündü. İyi anıları var mıydı? Çok fazla... Ama kötü anılar? Hepsinden fazla. Kardeşi için her şeyi yapabileceğini biliyordu. Ama kardeşi bunun farkında değildi. Ona daha fazla zaman ayıracaktı bundan sonra. Onunla gerçek kardeş olabilmeyi deneyecekti. Kendisi, daha fazla zorlansa da, ailesi tarafından daha fazla azara maruz kalsa da, yoo jung kendisinden daha da nefret etse de yine de deneyecekti.

Komidinin üzerine koyduğu telefonuna uzandı ve kız arkadaşına bir mesaj gönderdi.

"Buluşmalıyız."

Sehun'un kız arkadaşı, gizliydi. Yoo jung'tan başka bilen yoktu. Çünkü Sehun'un bu sefer ki kız arkadaşı yine yoo jung'un en iyi arkadaşlarından birisiydi.

Yaklaşık yarım saat sonra birlikte parkta buluştular. İrene, son derecede mutluydu. Sehun'u seviyordu ve o ne zaman buluşalım dese o zaman buluşuyorlar, o ne zaman mesaj at derse o zaman atıyordu. Hayatını tamamıyla Sehun'a göre düzenlemişti ve uzun zamandır konuşmamışlardı bile. Irene hatırladığı için mutlu hissediyordu.

"Ah! Seni çok özledim." dedi ve bankta oturan Sehun'un boynuna kollarını dolayıp, yanına oturdu. Sehun, rahatsız bir şekilde geriledi. Kolları kendinden uzaklaştırdı. Yine endişe kaplamıştı vücudunu.

"Irene? Seninle konuşmak için çağırdım."

Irene kaşlarını çattı. Merak etmişti. Sehun'u ilk defa bu kadar ciddi görüyordu.

"Tabi. Konuşalım."

"Yoo jung ile artık görüşmüyorsunuz değil mi?"

Irene başını salladı ve Sehun'u onayladı.

"Neden benim için en iyi arkadaşını bıraktın?"

Irene düşündü.

"Çünkü seninle olursam, onunla konuşmamı söyledi."

"Sende tamam dedin yani öyle mi?"

Irene sinirlenmişti. Sehun'u sevdiği için yapmıştı ve şimdi bu saçma sorular!

"Ne demek istiyorsun Sehun? Tamam demesiydim şu anda seninle olamazdım."

Sehun, dudaklarını kemirdi ve Irene ye baktı tekrar.

"Seni üzmek istemiyorum."

Irene devam etmesini istedi. Bir şeyler çıkacaktı bu konuşmanın sonundan. Kötü bir şeyler.

KARDEŞİMİN EMANETLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin