(3) TOPRAĞIN ALTINDA

44 8 6
                                    


Umut o gece hiç uyuyamadı. Çağla ile birkaç saat ders çalıştıktan sonra onu evine bırakmıştı yürüyerek. Çağla ailesiyle yaşıyordu ve evleri Umut'un öğrenci evine çok yakındı. Umut eve dönerken apartmanın bahçesindeki gömülü olan şeyi düşündü. Kimsenin görmeyeceğini bilse bir dakika bile düşünmeden oraya ne gömüldüğüne bakardı. Ama olay gündüz olduğu için oraya insan gömülmüş olamaz diye düşündü. Sonuçta apartmandaki insanların görebilme ihtimalinden dolayı gece yapardı bu işi. Peki ya ne gömülmüştü oraya?

Umut gece hiç uyuyamadı. Sabah sınavı vardı ve neredeyse hiç çalışamamıştı. Onun için ayrı ve yaşadıkları için ayrı bir stres içindeydi. Hele ki yattığı yatağın altında sarı montlunun kullandığı kazma kürek varken nasıl rahat uyuyabilirdi ki? Sabaha kadar düşündü. Bir ara kazma ve küreği alıp dışarıda bir yere atmayı düşündü ama tekrar onlara dokunma fikri bile ürkütüyordu kendisini. Dokunmak değil görmeye bile tahammül edemezdi artık. Anlaşılan kazma ve kürek uzun bir süre yatağının altında Umut'a misafir olmaya devam edecekti.

Sabah hazırlanıp çıktı evden. Dünden beri hiçbir şey yememişti. Midesi bulanıyordu. Fakültenin kantininde kendine bir kahve alıp ders notlarıyla bakışmaya başladı. Kafası o kadar doluydu ki baktığı yazıları okuyamıyordu bile. Çağla yine her zamanki enerjik haliyle geldi Umut'un yanına

- Canım çok yorgun görünüyorsun sabaha kadar ders çalıştın yine değil mi?

- Yok aşkım uyuyamadım.

-Ay çok heyecanlıyım ya şu sınavı bir geçsek gerisi önemli değil zaten. Hadi sınıfa geçelim sınava az kaldı.

Birlikte sınıfa girdiler. Umut Çağla'nın arkasına oturdu. Bakabilirse sınavda kopya çekecekti. Ama yine her zamanki gibi gıcık gözetmen geldi. Umut'un bütün hayalleri suya düştü ve artık bu dersten kalacağına emindi. Sınav süresi 1 saatti ama Umut 15 dakika sonra çıkmıştı sınıftan. Onunla birlikte bir kişi daha çıktı amfiden. Sınıfın en ineklerinden İbrahim. O da çok telaşlı görünüyordu 

- İbrahim hayırdır çalışmadın mı ?

-Umo (bazı arkadaşları Umut'a Umo derlerdi) yok ya aklım başka yerde gitmem lazım.

-Hayırdır kardeşim ne oldu? 

-Dünden beri Hasan'a ulaşamıyorum telefonlarını açmıyor. Bugün sınava da gelmedi kesin bir şey oldu yanına gitmem lazım korkuyorum.

-Hadi ya umarım kötü bir şey yoktur. Haber alınca bana da haber ver mutlaka merak ettim. 

-Tamam Umo görüşürüz.

İbrahim ile Hasan liseyi de birlikte okumuşlardı. Hep birlikte takılırlardı kardeş gibiydiler. Birlikte aynı yurtta aynı odada kalıyorlardı. İbrahim bu sabah gelmişti memleketten o yüzden birkaç gündür görüşemiyorlardı. 

Umut'un sınavdan dolayı moralinin bozuk olduğunu düşünmüştü Çağla. Eve gitmeden önce dolaşmayı teklif etti. Kampüsten çıkıp biraz yürüyüş yaptıktan bir cafeye kahvaltı yapmaya gittiler. Tam yemeklerini yiyecekleri sıra Umut'un telefonunun o kulak tırmalayan sesi çalıverdi. İbrahim arıyordu.

-Kanka Hasan dün öğleden sonra yurttan çıkmış daha da gelmemiş. Başına bir şey geldiğini düşünüyoruz. Çok kötüyüm Umo yanıma gel.

İbrahimin sesini duyunca başından aşağı kaynar sular dökülmüştü Umut'un. Aklına ilk gelen şey ise apartmanın bahçesine gömülenin Hasan olma ihtimaliydi...

Belirsiz TakipçiWhere stories live. Discover now