16.BÖLÜM "BALO"

85 35 72
                                    

Aynada kendime baktım.

Çok güzeldim.

Her an savaşa girecekmiş gibi duran dağınık saçlarım güzel bir şekilde toplanmış ve beyaz turuncu bir çiçekle taçlandırılmıştı.

Dekolteli beyaz elbisem masumluğumu ortaya koyar gibi bağırıyordu.

Baloya değil ölümüme hazırlanıyordum.

Rose dudaklarıma kırmızı bir boya sürdükten sonra geri çekildi. Gözleri oldukça parlıyordu ve yanakları kızarmıştı.

"Bugünlük benden güzel olmanı mazur göreceğim Turuncu! İnanılmaz büyüleyici görünüyorsun."

Hyuk odaya girdiğinde ona döndük. İsteyeceği şeyi boş verip gözleriyle beni süzdüğünde bir şeyler gevelemeye başladı. Eliyle ağzını kapattığında Rose evi inletecek kahkahasını atarak "Su bükücünün aklını başından aldığına göre gerçekten harika olmuşsun bebeğim! Bu ahmak büyücüler normalde kimseyi beğenmezler" deyiverdi. Hafif gülümseyerek teşekkür ettiğimde Rose diğer bir şaşkınlığını yaşayarak odadan Hyuk ile beraber çıktı.

Göğsümde ki bu sızı da neydi!

Ellerimi birleştirip aynaya son defa baktım.

. . .

Rose tek boynuzlu ata binmemi engelleyerek arkasında duran arabanın içine itekledi bedenimi! Huzursuz homurtumu ona sunarak koltuğa oturduğumda yanımda Cadı Min vardı. Gülümseyip Rose'a iyi iş çıkarmışsın bakışı attıktan sonra asasını yere vurdu.

"Dediğim gibi Turuncu! Sevgiden güçlü hiçbir şey yok"

Başımı sallayarak onu doğruladım. Ne kadar doğrulamak istemesem de!

Sarayın önünde durduğumuzda Cadı Min diğer kapıdan inerek at arabasının etrafından dolandı. Derin bir iç çektikten sonra bende indim. Muhafızlar selam vererek bizi karşıladığında başımı eğerek Cadı Min'i takip etmeye koyuldum. Balo salonuna sonunda girdiğimizde herkes korkulası güzelliğe sahipti. Bu korkulası güzelliklerin bir çoğunu siyah kutudan tanıyordum. Her ne kadar bana merakla baksalar da tanımamış olmaları gerekiyordu. Öldürdüğüm cadılar hariç hiçbirine yüzümü tam göstermemiştim. Tanıdık bir ses duymamla arkamı döndüm.

"Min! Seni görmek ne güzel"

Lizy. Dişlerimi sıkmaya başladım. Cadı Min bunu anlamış olmalıydı ki "Aynı şey senin için geçerli değil Lizy! Bize yaptıklarını unutacak değilim" deyiverdi. Lizy iğrenç kahkahasını sunduktan sonra "Her şey geçmişte kaldı, Min. Kral Taehyung artık hürriyetimiz olacak" dedi.

Gülümsedim.

Gözlerimi Lizy'nin gözleriyle birleştirdiğimde "Belki de esaretimiz" diye ekledim. Lizy kaşlarını çatıp "Sizinle daha önce karşılaşmış mıydık?" diye sorduğunda Cadı Min aramıza girerek "Karşılaşmadın Lizy" diye uyardı.

"Oysa ki gözüm sizi bir yerden ısırıyor."

Gülümsememi genişleterek "Herkesle konuşan biri değilimdir." deyiverdim. Elinde tuttuğu bardağı masanın üzerine koyduktan sonra "İyi kim herkesle konuşmuyorsunuz küçük hanımefendi! Yoksa şimdiye asılmış olurdunuz." bardağını eline tekrar aldı. Gerildiğimi hissedebiliyordum.

"Neden asılacakmışım?"

"Kral Taehyung'un size esaret hayatı yaşatacağını sanıyorsunuz da ondan!"

Burnumdan solumaya başladığımda sahnede Taehyung'u görmemle gözlerim ona döndü. Lizy de bana uyarak ona döndüğünde Cadı Min kolumu sıkarak sakin olmamı söyledi.

TURUNCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin