Bir grup dikkatimi çekmişti. Herkes eğleniyordu elbet ama bu grup farklı gözükmüştü gözüme. 2 kız ve 3 erkek ellerinde içkileriyle parti temasına aykırı olarak ciddi görünüyorlardı. Arada ağızları aralanıyor ve tekrar kapanıyordu.

Giyim tarzları dahi bu partiye aykırıydı, benim gibi siyah ağırlıklı giymişlerdi.

Bakışlarımı onlardan çekemezken birisiyle göz göze geldik. Elanın yeşil tonlarındaki gözleri sertti. Bir şeye kızmış gibi belki...

Bakışlarımı kaçırdım. Fazla garip gelmişti bana. Hala gözlerini üzerimde hissediyordum ama yanılıyor da olabilirdim sonuçta kalabalıktı ve herkes herkese bakıyor da olabilirdi.

Devrim elinde iki birayla geldi. En azından içki vardı bu da bir şeydi. 3-4 bardaktan sonra kendimden geçmeye başlamıştım.

Daha keyfine varmadan şarkı yavaşladı ve romantik sayılabilecek bir şarkı başladı. Somurtmama engel olamadım. Etrafta dans edecek tatlı(!) aşıklar kusmama bile sebep olabilirdi.

Devrim bana öyle bir bakıyordu ki...

Bakışlarının altındaki gizemi çözemedim. Kızgın ya da üzgün görünmüyordu. Aslında gözlerinden kızgın olduğunu nasıl anladığımı ben bile bilemiyorum. O an öyle bir enerji yayıyor ki o masmavi gözleri...

"Benimle dans eder misin?" Uzattığı eline tereddütle baktım. Dans etmeyi bilmemek bir yana onunla yakın olmak beni etkiliyordu ve bu istemediğim bir şeydi.

Kimse bize gözünü dikmemisti. Kimse ne yaptığımızla ilgilenmiyordu. Kimse benim kim olduğumu umursamıyordu. Peki ben neden bu kadar kendimi kasıyordum?

Ellerini tutar tutmaz sanki ondan bana bir sıcaklık aktarımı olmuştu. Farklıydı ve itiraf etmesi zorda olsa hoşuma gidiyordu.

Elimdeki içkiyi bıraktıktan sonra etrafı çiçeklerle süslenmiş ve ışıklarla aydınlatılan piste çıktık. Evin içerisinde pist olması ayrı garipti benim için.

Devrim iki elini de belime koydu. Dediğim gibi ne yapacağımı bilmediğimden titreyerek ellerimi omuzlarına yerleştirdim.

Daha önce hiç biriyle yavaş bir şarkıda dans etmemiştim bu yüzden izlediğim bir filmden aldığım bilgi kadarıyla hareket ediyordum.

Biz dans etmek yerine sallanıyorduk aslında. Müziğin güzel melodisi kulaklarımı doldururken ana odaklandım. Bu yanlıştı. Burda olmak...onunla dans etmek...

Ama kendimi daha önce hissetmediğim kadar bir yere ait hissettiriyordu. Her ne kadar buraya ait olmasam da...

Kollarımı boynuna doladım ve ona sarıldım. Ne yaptığımı tam bilmesem de ihtiyacım vardı. Biraz da sarhoş olmanın verdiği cesaret diyelim buna.

"Teşekkür ederim!" Yüksek sesli müzik ve mırıldanır gibi konuşmam nedeniyle beni duyamaz diye düşünmüştüm ama yanılmışım.

O da belime sarıldı.

"Ne için?"

"Değerli olduğumu düşünmeye başladım...ilk defa!"

"Zaten değerlisin"

"Ama sen farklı hissettiriyorsun"

Daha fazla konuşmak istemediğimi belli edercesine kafamı omzuna gömdüm. Uykum vardı ve ayakta duramıyordum. Devrim e sarılıyor olmasam yeri yatağım belleyip yatacaktım.

Hem gülmek istiyordum hem de ülkenin genel sorunlarını tartışıyormuşçasına katı bir ifadeye bürünmeyi. Ama ikisi de uykumun çekiciliğini bastıramıyordu. Çalan şarkı da uykuma ek malzeme oluyordu. Adeta ninni gibiydi ve ben her an uyanması zor olacak bir rüyaya, kabusa, hayale teslim olabilirdim.

"Hemen burdan çıkmazsak kollarında uyuya kalıp herkese 'bebek' ünvanıyla rezil olacağım" üstüne bir de esneyince inanılır olduğunu düşünüyordum.

"Benim için sorun olmaz burda kalırsın" yüzünü göremesem de sırıttığını hissediyordum.

"Her ne kadar merak edecek bir ailem olmasa da yatağım beni özler, hem belki horlayıp seni rahatsız ederim." Aslında horlamazdım hepsi yalan!

"Sorun değil ona da alıştım hem aynı odada kalalım demedim ki!"

"Devrim sakayı kes ve cok değerli gömleğine kusmadan çıkar beni burdan!"

"Senin gibi bir gece kızı bu kadar içmeye bu hale nasıl geliyor anlamış değilim. Daha çok içtiğin ve sağlam kaldığın zamanları da gördüm." Doğruya peşimden korumam misali ayrılmayan bir manyak olduğunu bir süreliğine unutuvermişim.

Inlemeyle karışık bir nefes verdim. Böyle dönmek kusma isteğimi daha çok arttırsa da kusmayacağımı biliyordum. Dayanıklı bir bünyeye sahiptim ama burdan kurtulmak için kusmaya da razıyım.

Midenizi bulandırdım değil mi?

"Eş değiştirme vakti dostum. Kardeşin le dans etmeye ne dersin?"

Ben ne olduğunu anlamadan farklı birinin kollarındaydım. Devrim gibi sarmalamasından rahatsız olsam da ses etmedim. Suratını bile görmemiştim lan. Bari yakışıklı olsa!

Yandan Devrim e baktığımda sıkılmış bir vaziyette kardeşini dinliyordu.

Evet, Derin çok konuşurdu!

"Seni burda görmek ne hoş Kötü Kız"

Başımı sarhoşluğun etkisiyle dik tutamadığımdan adamın omzuna yaslamıştım. Ne dediğini anladığımda hızla kafamı kaldırdım.

Daha demin gözlerimizin birleştiği çocuk...

"Sen kimsin?" Bu sıralar tanımadığım insanlarla vakit geçirmeyi adet haline getirmiştim.

"Kim olduğumun ne önemi var ki? Değil mi? Ama seni tanımayan yoktur burda. Duvarlarını mi kırmaya karar verdin yoksa?" Alaycı bir ses tınısına sahipti. Gözlerindeki belirsiz duygu titrememe sebep olmuştu.

"Seni ilgilendirmez" itmeye çalışmam bir fayda vermemişti. Sinirlendiğini anlayabiliyordum ama nedenini çözememiştim.

Uzaklaşma cabalarım sonuç vermemekle beraber bana daha çok yaklaşıyordu. Sıcak nefesini boynumda hissettiğimde hareket etmeyi kestim.

"Ne-Ne..."

"Ben istediğimi hep elde ederim. Kim olduğu umrumda olmaz. Yakında görüşeceğiz!"

Yavaşça geri çekilip çapkın bir şekilde gülümsedi. Katı ifadesine bürünürken yanımdan uzaklaştı.

Hayatıma giren bütün bu bilinmeyenlerden, ne olduğunu anlamadığım ve sonuçlarından korktuğum planlardan birinin içine daha düşmüş olabilir miydim?

Sen Gittiğinde(Askıya Alındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin