•29•

635 28 15
                                    

Herkese merhaba :)
Bu bölümde de Saklambaç adlı hikâyeden konuklarımız var. Bakmak isterseniz yazarı wafflelove_
Playlist : Iyeoka - Simply Falling

“Seni farklı sanmıştım Barın.”

“Farklı kelimesi insandan insana değişebilir.” diyerek kollarını birbirine doladı tekrardan. Ten rengi örgü kazağı ona bol geldiği için böyle yapınca komik duruyordu. “Her anlamda farklılık gösterebiliriz. Hem neden öyle dedin?” kahverengi gözlerine bakarken tatlı biri olduğuna karar vermiştim. Üst dudağı alt dudağına göre daha ince, burnu bir erkeğinkine göre oldukça düzgün ve saçları açık kestane rengindeydi. En önemlisi uzun kirpiklerini her kırptığında bir erkekte olması gerekenin aksine tatlı bir görüntü oluşturuyordu.

“Bana sarışın denmesinden hoşlanmıyorum. Önyargı olabilir ama sarışınların aptal olduğunu düşünen biriyim.” dediğimde kıkırdadı. Pekâlâ, erkeklerin böyle tepkiler vermesi şaşırtıcıydı.

“Benim de tanıdığım çoğu sarışın güzellikten başka bir şeyle ilgilenmezler zaten.” Saçları kırlaşmış, hafif sakallı, uzun boylu bir adam elinde birkaç kitapla dersliğe girdiğinde konuşmayı bırakmak zorunda kaldık. Adam somurtarak kitapları kürsünün üstüne bıraktı ve bizlere dönerek, suratına yakışmayan bir gülümseme yerleştirdi.

Yarım saat boyunca bilgilendirildik. Hoca; üniversitenin, bütün okul hayatımız boyunca yaşadıklarımızdan daha zor, daha dolu ve daha sosyal, en azından isteyen için olanakların bulunduğu ortadaydı, geçeceğini neredeyse garantiledi. Benim gibi biri bile, ilk günden biriyle konuşmayı başarabilmişse ve bu konuşmadan rahatsızlık duymadıysa, adam haklıydı. Dersler hakkında konuşurken bir sayfa not almış ve benden beklenmeyen bir dikkatle derse odaklanmıştım. İstediğinizde her şeyi başarabilirsiniz ve ben lise hayatımı atlatmış, farklı bir deftere başlamıştım. Bu defterimin de umursamazlıkla, dersler konusunda, başarısızlıklarla dolmasını istemiyordum. Açıkça belirtmek gerekirse aileme umut bağlamak istemiyor, kendi ayaklarımın üzerine basmak istiyordum ki bunu da onların vereceği paralar ve imkânlarla sağlamak doğru olan şey değildi. Her ne kadar okulun parasının yarısını onlar karşılıyor da olsa, bundan sonrası için kendimi zorlamayı düşünüyordum. Her şekilde üniversite biter diyenler, zorlayıp en iyisini değil olduğu kadarını isteyenlerdi, tıpkı önceki seneler benim yaptığım gibi.

Sayfada yer kalmayınca kopardım ve kenara koyup yenisine geçtim. Dersler dışında okulla ilgili bu kadar ayrıntı olması şaşırtıcıydı. Hoca bu derslik bu kadar konuşacağını söyleyip, kitaplarını eline aldı ve somurtan haline dönerek derslikten çıktı. Yazdıklarımı katlayıp defterin arasına sıkıştırdım ve çantamın içine koyarak ayağa kalktım. Barın’la sessizlik içinde sınıftan çıkarken ilk dersten konuşabileceğim, en azından önemsiz konularla ilgili, birini bulduğum için seviniyordum. Yalnızlığa oynayacağımı düşünmüş ve kendimi buna hazırlamıştım. Belki birkaç laf edeceğim bir arkadaşımın olmasından bir şey çıkmazdı.

“Madem sarışın denmesinden hoşlanmıyorsun saçlarını boyatmaya ne dersin?” diye sordu sonunda sessizliği bozarak. Konuşma başlatılmazsa, susup bekleyeceğim aşikârdı. Önümüzdeki üç basamağı inerken o zıplamış ben de ona garip garip bakmıştım. “Doğal olmayı seviyorum” diye yanıtladım. Aslında sebeplerden biri üşenmemdi, yine de doğalı varken sahte ve kimyasal olanını seçmezdim, şimdilik. “Ayrıca sarışın değilim. Kahverengi ve sarı arası bir renk. Sonuçta sarı değil.” tekrarlamaktan nefret ederdim. Özellikle bunu birçok insana açıklamaya çalışmış olmamı düşünürsek…

“Dikkatli bakıldığında sarışın olmadığını bende görebiliyorum ama hiç kimse sana bu kadar dikkatli bakmaz, bakıyorsa ya senden hoşlanıyordur ya da senin için o kadar kötü düşüncelere sahiptir ki kötü bir yanını bulabilmek için dikmiştir gözlerini sana.” mantıklı ve uzun cümlesine şaşırmamıştım.

Sen Gittiğinde(Askıya Alındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin