Bölüm 26

101K 3.9K 272
                                    

Allah kahretsin yoktu oğlum. Selim de evde değildi. Kesin o bir şey yapmıştı. Keçileri kaçırmak üzereydim. Sabahtan beri arıyordum telefonu kapalıydı. Annesini arasam eminim bu saatte onunda hiçbir şeyden haberi yoktu. Biraz daha bekleyip polisi arayacaktım. Ama ne diyecektim babası oğlumu mu kaçırdı diyecektim. Evin içinde başı kesilmiş tavuk gibi gezmekten başka bir şey yapamıyordum. Aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Beynim durmuştu.

Tam artık üzerimi giyip dışarı çıkmaya karar vermiştim ki Selim'in arabasının sesini duydum. Kim bilir ne yapmıştı oğlumu, nereye götürmüştü? Birilerine mi vermişti yoksa?! Bu sefer kesin onu öldürürdüm.

Üzerimdekileri önemsemeden hemen kendimi dışarı attım. Selim arabadan inmiş arka koltukta bir şeylerle uğraşıyordu. Hemen oraya yöneldiğimde araba koltuğunda mışıl mışıl uyuyan Hazar'ımı gördüm. Selim'i ittirip üşümesin diye kucakladığım gibi eve geçtim. Bir yandan da öpüp koklamadık bir yerini bırakmıyordum. İçeri geçtikten sonra arkamdan Selim'in de geldiğini duydum.

"Bu kılıkta bu soğukta niye dışarı çıkıyorsun Leyla! Sen beni delirtecek misin?!" dediğinde Hazar'ı koltuğa yatırıp hışımla arkamı döndüm.

"Bana bak! Sana hesap verecek değilim! Ben sana değil sen bana hesap vereceksin! Öncelikle oğlumu nereye götürdüğünü, gecenin bu saatinde nereden geldiğinizden başla!" dediğimde önce sabır dilenir gibi havaya baktı sonra cevap verdi.

"Bak gece Hazar'ı göremeyince korkmuşsun seni anlıyorum ama endişelenecek bir durum yok. Gece sizi kontrol etmeye geldiğimde Hazar'ın biraz ateşi olduğunu farkettim. Dereceyle baktığımda 38 dereceydi. Ben de biraz evham yaptım, sen uyanmadan gider geliriz diye düşünüp yakınlardaki polikliniğe gittik. Hepsi bu."

"Yalan söylüyorsun! Ben uyurken ateşini kontrol edip öyle uyuyorum zaten. Ne yaptın? Babalık testi mi yaptırdın, yoksa onu benden kaçırmaya çalışıp vaz mı geçtin, doğruyu söyle bana!"

"Saçmalama Leyla. Doğruyu söylüyorum zaten." dediğinde Hazar'ın huysuzlanmasıyla ona yöneldim. Emzirip uyutsam iyi olacaktı. Kucağıma aldığımda sustu. Sanki hafif ateşi mi vardı ne?

"Bana bak, ben Hazar'ı yatırıp geliyorum. Bu konu burda kapanmadı, geri geleceğim ve konuşacağız. Gerçekten doktora götürdüysen ne dedi, neden ateşi varmış?"

"Tuğçe hanımın dediği gibi bebeklerde ara ara olabilecek bir durummuş. Şurup verdi, yine düşmezse banyo yaptırın falan dedi. Ama düşmeye başladı bile Allah'tan." dediğinde onaylar gibi başımı sallayıp odaya geçtim.

Hayatımda hiç bu kadar korktuğumu hatırlamıyordum. Ömrümden ömür gitmişti resmen. Aklıma daha neler gelmişti neler. Ama yok Selim'in bugün iyice bir ifadesini alacaktım.

Hazar'ı emzirdikten sonra üzerini değiştirip beşiğine yatırdım.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
TUTULMA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin