"1- Ölmek için bana yalvaracaksın!"

En başından başla
                                    

Derin bir nefes alıp mutfağa ilerledim, bu düşünce boğazımı kurutmuştu. Niye moralim bozulmuştu ki aniden? Evlilik düşüncesine gülümsemiştim halbuki. 

Suyumu içtikten sonra, yatak odama geçtim. Dolabıma ilerleyip içindekilere bakmaya başladım. Nereye gideceğimize dair bir şey söylemediği için "Uygun olur inşallah." diyerek elime haki yeşili elbisemi aldım. 

Önce güzel bir duş aldım, daha sonra elbisemi giydim ve aynanın karşısına geçtikten sonra kızıl saçlarımı topuz yaptım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Önce güzel bir duş aldım, daha sonra elbisemi giydim ve aynanın karşısına geçtikten sonra kızıl saçlarımı topuz yaptım. Gözlerimin yeşili ön plana çıksın diye göz içinden sürme çektim ve hafif bordo bir ruj ile artık hazırdım. 

Güzel göründüğüme karar verdikten sonra, ayna karşısından çekilip salona geçtim. Saate baktığımda 16:50 olmuştu. 10 dakika sonra nereye gideceğimizin merakı ile yine yüzümde bir sırıtış belirdi. 

Kapı çalınca heyecanla kapıyı açtım. Aykut yanında 2 takım elbiseli adamla birlikte kapımda duruyordu. 

Gülümseyen yüzüm yavaş yavaş solarken "Bu adamlar kim?" diye sordum. 

Aykut'un bakışlarında hala sabahki pişmanlık kırıntıları duruyordu ve bu neyin pişmanlığıydı anlamıyordum. 

Aykut bana "Gideceğimiz yere kadar bizimle birlikte olacaklar." dediğinde "Bir sorun mu var, koruma mı bunlar?" diye sormuştum ama "Gidelim, geç kalmayalım." cevabı ile "Peki." dedikten sonra, asılı çantamı alıp anahtarları da kapının yanında duran posta kutusuna koyduktan sonra onlara ayak uydurmuştum. 

###

Arabada olan sessizlik, sağımda bir adamın solumda bir adamın sanki kaçmamı istemezmiş gibi duran tavırları ile daha bir kasvetli ortam oluşturmuştu. Derin bir nefes aldıktan sonra, Aykut'a "Nereye gideceğiz?" diyerek sorumu yeniledim. 

"Az kaldı." dedikten sonra yeniden yola odaklandı. Girdiğimiz orman yolu çok kuytu bir yere gideceğimizin işaretçisiydi, iyi de neden buraya gelmiştik ki? 

Sabır diyerek gideceğimiz yere kadar sessiz kalmayı tercih ettim. 

3 katlı büyük bir eve geldiğimizde, bu ormanlar arasındaki evin Aykut'a mı ait olup olmadığını merak etmeye başlamıştım. 

Arabadan indiğim zaman, iki adamın koluma girmesi ile telaşlandım. Kollarımı bırakmaları için hareket etmeye başladım! 

"Bırakın beni, ne yapıyorsunuz siz? Aykut? Bu bir şaka mı? Eğer öyleyse hiç hoş bir şaka değil!" 

Aykut bana üzgün gözlerle bakıyordu. 

"Özür dilerim." dediğinde ne demek istediğini anlamadım. 

"Neden özür diliyorsun, Aykut ne oluyor?" 

"Gerçekten özür dilerim, ama Hamza benim için çok değerli birisi." 

Ne demek istiyordu? Hamza kimdi? Bu adamlar neden kolumu bırakmıyordu? 

"Bıraksanıza beni." 

İzbandut gibi adamlar beni bırakmamakla birlikte, şimdi de içeriye sürüklüyordu. 

Tanıdığınız bir insanı, aslında hiç tanımadığınızı fark ettiğiniz zaman büyük bir yara alıyorsunuz ve bu yara size güven denen şeyin bir daha olmaması için büyük bir etki bırakıyor.  Nereye götürüldüğüme dair en ufak bir fikrim olmadan debelenmekle yetiniyordum. 

İçeriye girdiğimiz zaman, takım elbiseli bir adam bana öldürecek gibi bakıyordu. Hamza denilen adam bu muydu acaba? Benden ne istiyorlardı peki? 

Debelenmem devam ederken, o adamın tam karşısına fırlatıldım. Dizlerimdeki ağrı suratımı buruşturmama sebep olmuştu ve canım gerçekten acıyordu. Ama bu dizimin acısının diğerlerinin yanında hiç kalacağının farkında değildim hala.

###

Önüne atıldığım adam, oturduğu beyaz koltuktan kalkarak bana doğru yürümeye başladı. Aramızda sadece 5 adımlık mesafe vardı. 

Yanıma geldiği dakika "Sonunda yeniden karşılaştık." dedi. 

Ne karşılaşmasından bahsediyordu bu? Ben bu adamı tanımıyordum bile! Daha önce karşılaşsam ve tanısam mutlaka hatırlardım! 

"Ne karşılaşmasından söz ediyorsunuz siz? Sizi tanımıyorum bile! Kimsiniz ve ben neden buraya getirildim? Aykut ile alakanız nedir?" 

"Ahhh, Aykut... Benim can dostum, biricik arkadaşım! Ne de güzel getirdi seni bana!" 

Bu söylediğine karşı kaşlarımı çatmıştım, bu ne biçim bir işti ve Aykut bu işin hangi kısmındaydı? 

Bu sorulardan önce bulmam gereken cevap, benim neden burada olduğum ve bunu bana neden yaptıklarıydı. 

Gözlerimi tam Hamza denen adamın gözlerine kilitledim. 

"Siz kimsiniz ve benden ne istiyorsunuz?" 

"2 sene öncesine kadar benimle birlikte yatıp kalkıyordun, ama şimdi kim olduğumu soruyorsun. Ne trajedi ama! Yoksa hafızanı mı yitirdin Ecrin?" 

Ecrin mi? Ecrin kimdi? Neden beni ona benzetmişlerdi? Bütün bunları sonra düşünebilirdim. Öncelikle bu yanlış anlaşılmayı düzeltmem gerekiyordu. 

"Ecrin değilim ben! Ve sizinle yatıp kalkmadım! Aileme tek kötü laf getirmedim bugüne kadar, bugünden sonra da getirmem! O ağzınızı toplayın!!" 

Eğer suratımız benziyor olsaydı, beni lisedeki arkadaşım Ecrin Tuğra'ya benzetiyorlar o yüzden getirdiler derdim ama, Ecrin bana benzemiyordu! 

Karşımdaki adam bana alayla gülümserken konuşmaya başladı.

"Hadi ya, Ecrin değilsin demek? Ben de buna inanayım mı?" 

Bu adam benimle dalga geçiyordu galiba! 

Ben neyin içine düşmüştüm böyle? Nasıl çıkacaktım bu karmaşanın içinden diye düşünürken karşımdaki adamın bana söylediği sözler ok gibi beynime çarpmıştı.

"Sen tam bir orospusun! Ve seni zevkle öldüreceğim! Acı çeke çeke, ölümüne sebep olduğun ailemin intikamını alarak, seni yavaş yavaş öldüreceğim! Ölmek için bana yalvaracaksın!"

"1. Bölüm Sonu!"

Yorum ve vote unutmayın lütfen. Sizleri seviyorum. 😍😘

Hüsran! [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin