9-

39.9K 1.6K 51
                                    

Bir arkadaşım Kurt Seyit ve Şura adlı dizide de Katherina ve Pedro isimli karakterler olduğunu söyledi. Oradan esinlenmediğimi söyleme gereği hissettim. Hem zaten bizim karakterimiz Katherin.

Yorum yapan ve vote veren herkese sonsuz teşekkürler...İyi okumalar :)

Kararını vermişti. Alfred'in odasına girip o mektubu okuyacaktı. Daha fazla birşey yapmadan bekleyemezdi...

Gece herkesin yatmasını bekledi. Ortalık zifiri bir sessizliğe gömülünce biraz daha bekledi harekete geçmek için.  Herkesin uykuya daldığından emin olmalıydı.

Bir süre hiç ses çıkmayınca ayaklarını yataktan sarkıttı. Doğrulunca yataktan çıkan gıcırtıyla lanet etti. Bir süre kimsenin uyanıp uyanmadığını kontrol etmek için hareketsiz kaldı.  Kimse uyanmamıştı.

Ağır hareketlerle ayağa kalkmayı başardığında parmak uçlarında koğuşun kapısına yöneldi.  Kendini koridora attığında derin bir nefes aldı. Her ihtimale karşı parmak uçlarında koridorda ilerlemeye başladı. 

Etraf çok karanlıktı.  Uzun mesafelere yerleştirilmiş meşaleler etrafı cılız bir ışıkla aydınlatıyordu. Sabah yolunu ezberlediği Alfred'in odasının bulunduğu koridora saptı. Bu koridor daha da karanlıktı. 

Katherin bir süre durup etrafı dinledi. Çıt yoktu. Bu karanlık ve sessizlik ürkütücü olmaya başlamıştı. Biran önce öğrenip gitmeliydi. Geniş oyma kapının önüne geldiğinde kilitli olmaması için dua etti.

Kapıya sinip elini kapının sapına koydu. Çok ağır hareketlerle sapı çevirdi.  Sona ulaştığında çıkan metalik sesle duraksadı. Etrafı dinleyip gelen giden olup olmadığına baktı. Ses yoktu.

Kapıyı biraz ittirip kendisinin geçebileceği bir mesafeye kadar açılınca içeri süzüldü. Kapıyı ardından kapatıp derin bir nefes aldı.  Nefesini hemen bırakmadı.  Etrafta kimsenin olup olmadığına baktıktan sonra bıraktı. 

Gözleri karanlığa biraz olsun alışmıştı. Masaya yaklaşıp ay ışığının aydınlattığı masaya göz gezdirdi. Derli toplu üzerinde kağıt olmayan bir masaydı. Muhtemelen çekmecelere koymuştu.  Masanın etrafından dolanıp kenarındaki çekmeceye ulaştı. 

Çekmeceyi açıp içini taradı. Kağıt namına birşey yoktu. İkinci çekmeceyi açıp taradı.  Bir kağıt destesi bulunca yakınlaştırıp baktı. Evet işte bunlardı. Bir mektup destesi.

Desteyi ay ışığına tutup kırmızı mum mühürlü zarfların üstündeki el yazılarını okudu. Gözleri Albay Lehnon yazısını ararken ortadaki bir kağıtta aradığını buldu. Çirkin el yazısına bakarken bile midesi bulandı. 

Mektubu çekip desteden çıkardı.  Diğer mektupları yerine koyup çekmeceyi kapattı. Bu mektubu yanında götüremezdi. Burda okumalıydı ve her an yakalanma riskine karşın ardında iz bırakmamalıydı. Mektubu alıp cam kenarına yaklaştı. 

Açıp okumaya başladı. Lanet adam başında kara bulutlar dolandığından iki ay boyunca gelemeyeceğinden bahsetmişti.  Lanet olası adam iki ay yoktu demek. Ama kendisi yinede bekleyecekti.

Masaya doğru yürüyüp açtığı çekmeceye aynı şekilde koydu mektubu. Çekmeceyi sessizce kapattığı sırada koridordan gelen ayak seslerini duydu. Kalbi ağzında atmaya başladığında ne yapacağını düşünüyordu. Yaşadığı şokla bağı çözülen dizlerini haraket ettirip odanın kenarında bulunan kütüphane şeklinde dizayn edilmiş köşeye attı kendini. İki kitaplık arasına girince ayaksesleri iyice yaklaşıp durdu. Sonra metalik bir ses, kapının gıcırtısı ve kapanma sesi. Ve sonra yeniden tok ayak sesleri doldurdu odayı.Bu kesinlikle Alfred'di.

Katherin, Alfred meşale yakmayınca şükretti. Bu karanlıkta kendisini görmesi zordu. Masanın üzerine vuran ay ışığından Alfred'in bir porselen vazo kadar kusursuz sert suratını gördü.

Nefes almaya korkuyordu. Çıkaracağı en ufak ses sonu olabilirdi. Bulunduğu yerde nefesini tutarken Alfred'in hareketlerini izledi. Elini şakaklarına koymuş ovuyordu. Yorulmuş olmalı diye düşündü Katherin.

Sonra biran kafasına dank etti. Ya Alfred odasından çıkmazsa.  Bütün geceyi burada geçirmezdi. Dahası Alfred'in burada ne işi vardı. Şimdi lanet soylu bedeni yatağında mışıl mışıl uyuyor olmalıydı.

Bir anda odayı dışarıdan gelen bağırışma sesleri doldurdu. İki erkek kavga ediyor gibiydi. Dışarıdan gelen bağırışmalarla Alfred koşarak odadan çıkınca biraz bekleyip hemen terketti odayı. Kavga eden her kimse Katherin ona minnettardı.

Geldiği yolları parmak uçlarında terkederken birkaç kez yanlış koridora sapmıştı. Sonunda yatakhaneyi bulduğunda kimsenin uyanık olmadığından emin olup yatağına girdi. Bağırışmalar kesilmişti. Fakat yinede sesler geliyordu. Katherin umursamayıp gözlerini yumdu.

Bu sırada iki ay boyunca burada ne yapacağını düşündü. Kaçıp şehirde Lehnon pisliğini arayacak olsa yüzünü kime benzediğini bile bilmiyordu. Sadece mide bulandırıcı ismini hatırlıyordu.

Albay Lehnon...

Sabah Alfred'in sesini duyunca dün gece fazla korktuğu için rüyasında da onu gördüğünü zannetti. Fakat gözlerini hafifçe araladığında Alfred'in sahiden koğuşta olduğunu gördü. İşte şimdi hapı yutmuştu. Zira Alfred çok sinirliydi...

Herkes çoktan uyanmış Alfred'in önünde sıraya dizilmişti. Ve o hala yataktaydı. Biran bu durumdan utandı. Bir koğuş dolusu insanla yatmaktan utanç duymamıştı fakat Alfred'in kendisini uyurken görmesi utanç vericiydi.

Sonunda kendisinin de bir asker olduğu kafasına dank etti ve hemen ayağa kalkıp diğer öğrenciler gibi sıraya dizildi.

Alfred konuşmak için herkesin sıraya geçmesini bekledi. Kendisine göz ucuyla baktığında Katherin korkudan ölebilirdi. Kendisini kimsenin görmediğine yemin edebilirdi. Öyleyse neden bu kadar sinirliydi.

Kısa sürede sıraya dizilen koğuş Alfred'in ne diyeceğini bekliyordu. Alfred konuşmaya başladığında resmen kükrüyordu. "Dün gece kimler uyanıktı!" Kimseden çıt çıkmıyordu. Katherin ise kalp atışları duyulacak diye korkuyordu.  Ne yani kendisini görmüştü ve kim olduğunu anlamamışmıydı. Katherin şükretti.  En iyisi sessiz kalmaktı.

"Size kim uyanıktı dedim" diye yeniden kükreyince Katherin korkudan sıçradı... 

İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin