3. Bölüm

19.8K 1.3K 140
                                    

Janet' de son zamanlarda fazla dikkat çekmeye başladığını fark etmişti. Ancak bu kadar da ciddi bir şekilde olamazdı. Babasının kızgın yüzüne bakarken içinden gelen oradan uzaklaşma isteğine karşı çıkmaya çalıştı. En azınan okulun ortasında değil de müdürün odasında olduğundan dolayı sevinmişti.

Dyanissos'un kızgın yüzüne baktı. Babasının siyah saçları ve yakışıklı bir yüzü vardı. "Sen ne yaptığını sanıyorsun?"

"Ne gibi baba?"

"Bir başmeleğin kızını sınıfta rezil etmek de ne demek oluyor?"

Rin'den bahsediyordu. Janet, bir an durdu. Bakışlarını müdüre çevirdi. Adam ciddi bir şekilde ona karşılık verdi. "Rin'in babası kızı ile ilgili her durumun kendisine bildirilmesini emretmişti" dedi. "Ancak kendisine taktığın isimden pek hoşlanmadı. Bu yüzden babanı çağırdık"

Janet, kaşlarını çattı. Rin, kendisine melekçik demesine kızmıştı ama kendisine tanrıcık demesinde bir sorun yoktu. "Bu konuda yapabileceğim bir şey yok, baba" dedi Dyanissos' a dönerek. "Rin, kendisi kaşındı."

Dyanissos'un yüzü öfkeyle kızardı. "Meleklerle tanrılar arasında ip kadar ince bir barış var" diye bağırdı. Sinirle başını iki yana salladı. "En ufak bir şey bile bu anlaşmayı bozar, Janet. Zeus, bu konuda çok ciddi eğer o meleğe karşı bir yanlışda daha bulunursan çok ciddi biçimde cezalandırılırsın"

Janet, odadan öfkeyle çıktı. Yumrukları sıkılıydı. Yüzü sinirle kızarmıştı. Nereye gittiğine bakmadan ilerliyordu.

Rin, onu yenmişti. İyide neden onunla uğraşıyordu ki? Jase, onundu. Jase, onu seçmişti. Rin, popülerdi. Yaptığı her şeyde en iyisiydi. Notları güzeldi. Öğretmenler onun tarafını tutuyordu daima. Eğer öğrenciler Janet ve Rin arasında bir seçim yapmak durumunda olsalar gözleri kapalı Rin'i seçerlerdi.

Janet, durdu. Başını kaldırdı ve gökyüzüne baktı. Kendi babası ve hatta tanrılar bile onun yanındaydılar.

Gözleri yanıyordu. Yaşlar akmak için onu zorluyorlardı. Yalnızca bir hafta gerçek anlamda mutlu olmuştu. Yalnızca bir hafta! Jase'in kollarındaydı. Annesi yanındaydı. Babasını görmüyordu. Yalnızca bir haftanın bedelini nasıl olurda tüm hayatıyla öderdi?

Bedeni suya yakınlaşmak için sızladığı anda bir el bileğini tuttu. Janet, korkuyla arkasını döndü ve bir kol beline sarıldı. Janet'i kendine çekti ve dudaklarını onun dudaklarına bastırdı.

Janet, bir an durdu. Jase'in adı geçti içinden ama ona bakan gözler Jase'in altın rengi gözleri değildi. Tanımadığı erkeğin siyah gözleriydi. Janet, durdu ve çırpınmaya başladı ama erkek onu daha çok kendine bastırdı. Janet'in ağzını açmaya zorladı.

Janet'in dudakları aralandı ve birden olan oldu. Erkeğin dudaklarından kendi ağzına bir tür güç aktı. Janet, içine dolan mutluluğu hissetti. Ne olduğunu anlamadığı bir şekilde içini bir zafer kapladı.

Erkek geri çekildi ve ona baktı. Janet, hala onun kolları arasındaydı. Genç kız, şaşkınlıkla bir an durdu. Erkeğin dudaklarında bir gülümseme belirdi. "Eğer beni tokatlamayacaksan bile bu kadar şaşkın bakma olur mu?"

Janet, geri çekildi ve gözlerini kırpıştırdı. "Tanrım" diye fısıldadı. "Sende kimsin?" diye bağırdı.

Erkek, güldü. "İşte bu güzel bir tepkiydi" dedi. "üzgünüm" dedi ciddi bir şekilde. "Ben bir incibusum" dedi.

Tanrılar Okulu #1Where stories live. Discover now