Bölüm5

18 3 0
                                    

...

27 Aralık 1923

26 Aralik gecesini 27 Aralik gecesine baglayan saatte gokyuzunde buyuk bir patlama gerceklesti. Ay gokyuzunde parcalara ayrilmis yagmur damlalari yerlere sanki bardaktan bosaliyor gibi dusuyordu. Gustave uzandigi yatagindan zorlukla dogruldu. Artik cok yaslanmisti. Saclari, sakalleri beyazlamis o guclu mimardan eser kalmamisti. Ama yinede ayni yakisikliligini 91 yasindada olsa koruyordu. Zar zor ayaga kalkti. Yurumekte bile zorlaniyordu. Penceresinin kenarina gecti ve once yagmura sonra parcalanan aya bakti. Gozleri doldu. Hissetmis gibi aya son kez bakip yayagina uzandi. Sonrada gozlerini son kez yumdu.

Sabah saat 10 sularinda kapisi yumruklandi.

"Bay Eiffel?"

Kapi durmaksizin yumruklanirken icerden hic ses gelmiyordu. Kapidaki kadin once biraz tedigin oldu. Daha sonrada kosar evine gitti. Evi Gustavenin hemen yan tarafindaydi. Kadin kaybettigi babasinin yerine Gustaveyi koyar hergun ona yardim amacli gelirdi.

Kadin evine girince hemen telefona sarildi. Ambulansi arayarak yardim istedi. Bi bes yada on dakika sonra ambulans kapiya geldiginde cilingirde kapiyi aciyordu. Kapi acilir acilmaz kadin hemen iceri girdi. Hemen Gustavenin odasinin kapisini acti. Gustave morarmaya baslamis soguk vucuduyla yataginda cansiz bir sekilde uzaniyordu. Kadin onu gordugunce buyuk ciglik basarak yere egildi ve aglamaya basladi. 8 yildir hergun onun kapisini calar Gustavede guzel bir tebessumle kapiyi acip nezaketle onu iceri davet ederdi. Kadini 8 yil sonra ilk defa kapidan geri cevirmisti ama kadin pes etmeden tekrar yanina geldi ama o cansiz bir sekilde ruhunu teslim etmis yataginda huzur icinde yatiyordu.

~~~~~~~

Ay geceden kalma parcalanmisligini surdururken gokyuzu ayni sogukluguyla yagmur damlalarini serbest birakiyordu. Daha cok agliyor gibiydi. Buyuk bir sitemle hickiriklara bogulmus bir kiz cocugu gibii..

Butun haber mansetleri o gun Gustave'nin ölümünü yazdi. Ertesi gun gazetelerin ilk sayfalari onun ölümü üzerine yaziliydi. Butun Fransa Eyfel kulesinin onunde toplanmis saygisini gosteriyordu..

                                         ∆

22 Temmuz 1985. Saat gece yarisi 01:48

Eyfel kulesi ilk kez aydinlanmak uzere kuruluydu. Tum Paris sanki bugunu beklermis gibi sokaklardaydi. Seine'nin kenari, onundeki cimenler Fransizlara o gece ev sahipligi yapiyordu. Saraplarini yudumlayanlar, muzikler esliginde dans edenler herkes Eyfelin aydinlanmasi icin saat sayiyordu.

Ay tum ihtisamiyla geceyi aydinlatan tek seydi. Ama insanlar bunu pek onemsemiyordu.

       Levallois-Perret Cemetery o gece sessizligini koruyordu. Ay butun guzelligini sanki sadece Gustave'nin mezari uzerine kullaniyormus gibiydi. Butun karanlik sadece onun aydinligiyla parliyordu.

                                       ∆

       Eylef kulesinin isiklari 1. kattan itibaren yanmaya basladiginda herkes heycanla onu izlemeye koyuldu. Paris neredeyse birkac saatligine kararmistiki Eyfel bu karanligi yavas yavas aydinlatti. İnsanlar oyle bir ilgiyle izliyorlardiki kulenin isiklanmasini, kuleyi bir demir yiginindan ote goremeyenler bile bu ilgili izleyise ortak olmustu. 1.kati kirmizi, 2.kati beyaz ve son olarak 3.kati maviye boyanip Fransa bayragi olustugunda Fransizlarin agiz dolusu cigliklariyla inledi Paris. Goruntunun muhtesemligi anlatilmaz kadar mukemmeldi.

Ay butun ihtisamini yitirmisti Eyfel aydinlandigindi. Aslinda ayin ihtisamligindan hicbirsey ödün veremezdi. Ayin mukemmeligi tartisilmaz konumdaydi. Ama insanlar bunun farkina varamadi. O gece ayin ihtisamina perde ceken Eyfeli izledi.

Ay'in griligi giderek kizillasmaya basladiginda insanlar hala Eyfele odaklanmisti. Ay giderek kirmiziya donusuyordu. Gusteva'nin mezari bu kizilliktan etkilenmeyen tek yerdi. Onun mezari ayri derece ay isigiyla aydinlaniyordu.

Kizilligin karanliga dönüsü cok surmedi ve ay gokyuzunden bir yildiz kaymasi gibi yeryuzune dustu.

      
         Seine Nehrinin kenarinda tum endamiyla ve ofkesiyle Eyfel'e dogru yuruyen kizil sacli kadin gozlere takildi. Omuzlarindan parmak uclarina kadar siyahlar icinde olan kadin buz mavisi gozlerine kestirdigi Eyfel'e butun nefreyini kusacak sekilde bakiyordu. Kalabaligin ortasi, Eyfel'in tam altina gecti. Gozlerini ofkeyle Eyfel'in en ustune dikti. Cevresindeki insanlar kizil sacli kadina dogru merakli gozlerle bakislar atarken o hic istifini bozmadan ofkeli bakislarini Eyfel'in her kosesinde gezdiriyordu.

Gozleri 3.kata ilistiginde odanin oldugu yone dogru bakti. Mavi renge boyanan kat
yavas yavas karanliga bulanirken kule rengini siyaha ceviriyordu. Once mavi, sonra beyaz ve en sonunda kırmızıda siyaha donunce karanlikta kaldi Eyfel.

Kizil sacli kadin karanligin icinde ay'in tum isigini vucuduna islemis parlarken insanlarin merakli bakislariyla aralarindan yurumeye basladi. Eyfel'in bianda kararmasina iliskin insanlarin korku ve merak dolu bakislari arasinda butun parlakligiyla ilerledi. Karanliga bogulan insanlar apar topar ay isigindaki kadini takip etti. Tum Paris tek bir isigin pesinden oylece yuruyordu.

Kadin Gustavenin bulundugu mezarligin önünde durdu. Pesinden gelen insanlara aldiris dahi etmeden onun mezarinin basina gitti. Karanligin icindeki mezarlikta gorunen iki sey vardi. Biri Gustave'nin mezarina vuran kizil aydinlik, digeri mezarin basinda duran ay isigi..



DOLUNAY-EYFEL SIRRI #Wattys2017Onde histórias criam vida. Descubra agora