Bölüm²

43 3 0
                                    

...27 Temmuz 1888

"Calısmalar sıkıntısız devam ediyor efendim." diyerek odaya girdi adam. Baskan masasindan dogrulup gelen adami inceledi. Gri ceketinin dugmesini ilikleyen adam baskanin onunde kafasini egdi ve onu selamlayarak odadan cikti.

        ~

"Buraya yapacagimiz oda ne icin acaba?" dedi siyah sacli isci. Hafif tozlanmis saclarini eliyle sirkeledi ve yere egilip bir tahta parcasi aldi. "Birde her yeri ahsaptan olacakmis."

Karsisindaki ona nazaran bikac yas daha buyuk olan adam gulumseyerek yerden bi tahta parcasini alip ona uzatti. "Belliki baskan ve metresi burda atesli geceler gecirecek." Adamlar kahkahayla odayi kulenin 3.katina insa etmeye basladi.

         ~

"Stephen, sence bu yil bitermi burasi?" dedi kahve sacli uzun boylu adam. Kahverengi gozleri karsindaki iyi giyimli adama merakla bakiyordu. Bu adam masa basindaki dort adamdan biriydi.

Stephen omuzlarini diklestirip bulundugu ofisin penceresine dogru ilerledi ve Seina Nehrinin onundeki adamlarin calismalarini seyretti. Gozleri onlari oyle keskin izliyorduki, basaracaklarindan hic suphesi yoktu. Onlari izlemeye devam edip adama cevap verdi. "En gec seneye bitirecekler. Subat - Mart gibi teslim edecegiz."

"Gustave kulenin 3.katina ahsap bir oda insa ettiriyormus. Herkes baskan icin diyor ama ben pek ihtimal vermiyorum. Senin haberin var mi?" dedi adam tedigirlikle. Stephen gozlerini iscilerden cekip adama dondu. Bakislari kesinlikle bilmedigini soyluyordu. Ama o "evet, biliyorum." dedi.

~ ~ ~ 1 yıl önce

26 Ocak 1887 sabah saat 9.37

Gustave bulundugu lojmanin kapisini acip disari cikti. Derin bir nefes alip kulenin insaat alanina dogru yurumeye basladi. Heyecani adimlarina uyguladigi baskiya kadar uzaniyordu.

Birkac metre otesinde siyah bir araba durdu ve kapisi acildi. İcinden kizil kaclari beline kadar uzanan fizigi oldukca duzgun guzel bir kiz indi. Gustave gozlerini bir sure kizin uzerinden cekemedi. Kiz yavas adimlarla ona dogru yaklasirken gozundeki gozlugu hafifce saclarinin uzerine gecirdi.

"Gustave Eifel?" dedi ve yaninda durdu. Elini kibar bir vaziyette Gustave'ye uzatti. Gozlerinin rengi karsisinda Gustave sadece bakmakla yetindi. Sanki bir cift goze degil buz kutlesine bakiyor gibiydi. Ellerini kadinin soguk elleriyle birlestirdiginde icini kaplayan huzursuzluha engel olamadi. Sanki tum kalbi karanliga dogru giriyordu. Kani cekilmis gibi hissetti. "Mense Spell." dedi kadin ince ses tonuyla. Buz kutlesi gozleri hafif tebessumuyle parildadi.

"Size bir kahve ikram etmek isterim." diyerek arabasini isaret etti kadin. Gustave kadinin teklifini kibarca reddetmek istedi ama kadinin bakislarina dayanamayip arabasinda buldu kendini.

Seine Nehri'nin cevresini donatan ihtisamli kafelerden birine girdiler. Kadin gozune kestirdigi, manzarasi insaat olan masaya oturdugunda Gustavede onu takip ederek karsisina oturdu. Kadin gozlerini camin arka tarafindaki insaate dikmisti. Gustave bunu farkettiginde bogazini temizledi. Aklinda kadinin onu nereden tanidigi ve neden buraya getirdigi sorulari donup duruyordu.

"Sizi neden buraya getirdigimi merak ediyorsunuzdur sanirim."

Kadinin ince sesi Gustave'nin aklindaki sorulari bir bir aciga cikartirken dikkatle kadini inceliyordu. Ay kadar parlak yuzu, kucuk bir burnu vardi. Gozlerinin uzerindeki ince cizgiyi ömrüne benzetti. İncecik ozenle cizilmis bir cizgiydi ama aksam olunca silinecegini biliyordu. Onun hayatida boyleydi. Gunduzleri herkesin hayran kaldigi bir tasarimci aksamlar kendine bile fazla olan bir yabanciydi. Kadinin kirpikleri oyle muhtesemdiki, sanki tek tek ozenle yerlestirilmisler diye dusundu. Kadinin gozleri bi anda Gustave'nin gozleriyle bulusunca Gustave hemen gozlerini disari cevirdi.

"Evet Bayan Spell. Benimle konusmak istediginiz konu nedir?"

Kadin ellerini masanin uzerinde birlestirdi ve garsonun masaya biraktigi kahveden bir yudum aldi.

"Burayı tutuyorum Bay Eiffel." dedi kadin. Gustave kadinin ne demek istedigini anlamadi. Bu nedenle bakislari o turden bakislardi.

"Nereyi tutuyorsunuz Bayan Spell?"

"3.kattaki odanizi."

Gustave anlamsiz bakislarina bir yenisini daha ekleyerek onundeki kahveden buyuk bir yudum aldi. Bardagi masaya birakirken derin birde nefes aldi.

"İnsaat henuz bugun basliyor." dedi Gustave. Kadin hafif bir tebessumle insaate dondu. "Bunu biliyorum."

"Ne zaman biteceginide bilmiyoruz."

"Ben biliyorum Bay Eiffel."

"Uzgunum bayan burasi kiralik degil."

"Tutmak istiyorum demedim Gustave. Tutuyorum dedim." dedi kadin, ses tonu en az yuz ifadesi kadar sertti. Dalgalanan kızıl saclarinin arasindaki sariliklar atesi animsatiyordu. Buz mavisi gozlerini Gustave'ye dikmis ne kadar ciddi oldugunu gosteriyordu...

DOLUNAY-EYFEL SIRRI #Wattys2017Where stories live. Discover now