Bir Temmuz Gecesi - Part III

769 56 63
                                    

Merhaba sevgili okuyucularım. Çok geciken bir bölüm oldu farkındayım ama şurada finale hepsi hepsi bir bölüm kaldı. Bir maceranın sonuna geliyoruz. Sizi çok seviyorum ve tabi ki hikayelerimle asla yalnız bırakmayacağım. Umarım çok seveceğiniz bir bölüm olur. Yorumlarınızı bekliyor olacağım... Keyifli okumalar



Ali

Nihayet köprüden biraz olsun uzaklaşma şansı bulduğumuzda, sokaklar biraz olsun sessizleşmişti. Arabalarıyla mağdur kalmış insanların bir kısmı hiçbir şey yokmuş ve sanki bugün hayatlarının en normal günüymüş de sadece can sıkıcı bir trafik varmış gibi arabalarından inmiş, sigaralarını yakmış muhabbet ediyorlardı. Ve hatta kahkaha atıyorlardı. Selin de yanımda şaşkın gözlerle onları izliyordu. Sanki hiçbir şey yokmuş gibi keyifli olan insanları. Kollarını hemen göğsünü üstünde bağlamış ve bana fark ettirmeden göğsüne bastırıp yitirmesini azaltmayı deniyordu.

Ancak titremesi üşümekten değildi. Çok korkmuş ve ufak çaplı bir sinir krizi geçirmişti.
Minibüsler ve durağana yakın trafikte sıkışan tüm ticari yolcu taşıma araçları yolcularını indiriyorlardı. İnsanlar sakin sakin yürüyorlardı. Bunu görmek bile işlerin normal olmadığını fark ettiriyordu. Trafikte sıkışan araçlar gidebilecekleri bir yok olmadığını fark ettikçe bin bir güçlükle arabalarını döndürüp oradan çıkmaya çalışıyorlardı. Şeritler birbirine girmişti ve ortalık bir anlamda mahşer yerini andırıyordu. Ancak hala bile keyifli insanlar vardı ve ben bunu anlayamıyordum.

"Ne kadar kaldı?" diye sordu Selin yorgunlukla. Dönüp yüzüne baktığımda daha fazla yürümeye gücü olmadığını fark ettim. Tam o sırada trafikten ayrılıp gideceğimiz yöne dönmeye çalışan bir taksi gördüğümde tüm enerjimi şoförün dikkatini çekmeye harcayarak ellerimi kaldırdım. Beni görmüyordu ama bu trafikten o kurtulana kadar ona yetişebileceğimizin farkındaydım.

"Hadi." dedim onu çekerek. "Yolları biliyorsa bizi bir şekilde ulaştıracaktır. Hem, trafiğin açık olduğu yöne gitmiyoruz. Yetişebiliriz."

Selin başını sallayıp, tutup çektiğim elini takip ediyordu. Yüksek stres onu çok yormuştu ve yürüdüğümüz yol da az sayılmazdı. Yavaşlıyordu. Geri dönüp onu kucağıma almamla nefesinin bir an için kesildiğini hissettim.

"Ne yapıyorsun?" dedi gözlerini kocaman açarak. "Yorulacaksın."

"Sen güvende olana kadar asla yorulmam." Dedim gülümseyerek. O da bana gülümsedi. Kaslarımda ağrı yok muydu? Vardı tabi. Ama beni durdurabilecekmiş gibi gelmiyordu. Adımlarımı daha da sıklaştırarak taksiye vardığımda Selin'i indirip taksinin kapısını açtığımda şoför dönüp bize baktı.

"Çalışmıyorum şuan." Dedi taksi şoförü bana bakarak. "Nereye gidecekseniz yürümeniz gerek. Trafik çok tıkalı."

"Abi yapma." Dedim yüzümü buruşturarak. "Zaten trafiğin açık olduğu tarafa gidiyoruz. Çok uzun zamandır yürüyoruz. En azından bırakabildiğin kadar yakın bir yere bırakırsan. Köprüden beri yürüyoruz."

Selin bunları söylememle gözlerini kısıp bana baktı. Ardından merhametle gülümsedi. Bir an, neden olduğunu düşündüm. Sonra, bunu yaptığımı daha önce hiç görmediğini fark ettim. Bir taksi şoförüne yalvardığımı falan... Ama yapardım. Söz konusu olan Selin'se yapamayacağım şey yoktu. Üstelik bunu sorgulamazdım da. Onu gerçekten sevdiğimi de en çok bu yüzden biliyordum. Söz konusu olan o olunca, asla yapmadığım şeyleri yaparken bunun farkına varmıyordum. Ama önemli değildi. Ne burnu büyük biriydim, ne de bunun beni durdurmasına izin verecek biri. Sadece söz konusu olan Selin olduğunda her şeyi yapabilecek biri olarak tanımlardım kendimi. Herhangi başka bir durumda nasıl davranacağımsa tamamen bir muammaydı. Ama yanımda o varken...

Sen Ve Ben İhtimaliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin