Bir of çekerek doğruldum. Sırtım tutulmuştu. Kollarımı iki yana açarak gerindim. Okyanus'u düşünme vakti çoktan dolmuştu. Ders zamanıydı. 

Çalışma masamı kurup test kitaplarımı masanın üzerine yığdım. YGS Coğrafya zamanı geldi de geçiyordu. Konu anlatımlı test kitabımı diğer kitaplarından arasından çektim. Karekök yayınları olmasa ben bu beyinle coğrafya yapamazdım. Sayısalcı bir öğrenci olaraktan coğrafyadan nefret ediyordum. Her ne kadar öğretmenimiz coğrafyanın sayısal öğrenciler için çocuk oyuncağı olduğunu söylese de ben buna tepki olarak doğmuşçasına coğrafyayı yapamıyordum. Ne diyelim, bu da bir Düzyatan yeteneği olsa gerek. 

Fosforlu kalemimi kalem kutumun içerisinden çıkardım. Kalemi parmaklarımın arasında gezdirdim. Kitapta rastgele bir sayfa açtım. YGS Coğrafya'yı son zamanlara bıraktığım için kitap bomboştu. 

Açılan konu: Okyanus Akıntıları

Bir küfür salladım. Farklı bir sayfa açtım. Neyse ki bu konunun başlığı okyanuslarla ilgili değildi. Levha Tektoniği mi ne boksa işte konu oydu. Fosforlu kalemle önemli yerleri çizmeye başladım. Bir yandan aşırı önemli kelimelerin altlarını tükenmez kalemimle çiziyordum.

Okyanus Levhası, yazısı karşıma çıkana dek mutluydum. Gözlerimi devirdim. Kitabı sertçe kapayıp dil anlatım çözmeye koyuldum. Karşıma Okyanus çıkmayacak her türlü şeyi çözebilirdim. 

Yaklaşık 2 saat dil anlatım ve edebiyat çalıştım. Artık yorulduğumda masayı ittirerek kendimden uzaklaştırdım. Sandalyeyi arkaya doğru kırarak uzun uzun gerindim. Esnememe engel olamamıştım. 

Bugünlük bu kadar ders yeter canım. 

Yatağıma atladım. Benim atlamamın etkisiyle telefonum yere yapışacaktı. Cancağaz telefonumu son anda kurtarabildim. Derin bir nefes aldım.

5 okunmamış mesaj.

Ozan Malı (3) 
Adamım Muhittin (1)
Efe (1)

Ozan erken çıktığım için bana küfür ediyordu. Son mesajı sarhoşken atmıştı. Bu çocuğun bana aşık olduğunu düşünmüyor değilim. 

Muhittin yapamadığı bir soruyu atmıştı. Soru okyanuslarla alakalı olmadığı için büyük bir zevkle çözdüm. 

Efe random gülüş atmıştı. Ulam bu çocuk işsiz mi? 

Neyse bana ne. 

Yastığıma kocaman sarıldım. Midemdeki kelebekler henüz ölmemişlerdi. Hepsi Okyanus'un inadına hayattalardı. 

Ölseniz ölür müsünüz diyeceğim ancak bu çok saçma bir cümle olur o yüzden demiyorum.

Ya ben ne diyorum? 

Bunlar hep Okyanus işte. 

Okyanus.

Pekala, daha fazla dayanabileceğimi sanmıyorum. Telefonu elime aldım. Ona mesaj atmadan önce düşünmeye vakit ayırmadım. Çünkü düşünürsem mesajı atamayacaktım. 

Uyudun mu? 

Cevap 5 dakika sonra geldi. Kimse saat 10'da uyumaz tavuk. 

Cevap vermesi hoşuma gitmişti. Suratımda kocaman bir gülümsemeyle Sensin tavuk yazdım. Öğlen olan olaydan sonra onunla nasıl normal konuşabildiğimi bilmiyordum. Fakat bu onunla iletişim kurmamın tek yoluydu. 

Ancak o bu mesajı yanıtlamadı. 1 saatimi yanıtlamasını bekleyerek geçirdim. Mesaj bir türlü gelmiyordu. Sonunda dayanamadım. 

Sevgilin kim? 

Cevabın saniyesinde gelmesi beni şaşırtmadı. Sana ne? 

Beni öptün? dedim direk. Aha Bora'ya 10 puan. İyi cevap. 

Yani? Yaniymişmiş. Manyak mısın sen hatun. Öptün işte. Ne yanisi? 

Sonra ben öptüğümde karşılık verdin? diyerek kendimi savunmayı sürdürdüm. 

O zaman tekrar soruyorum, yani? Tahmin ettiğimden daha inatçı bir yapısı var. 

Yanisini biliyorsun be kızım. Konuşturma beni, bir kere daha söyleyemem.  

Bunu peki diyip giden çocuk söylüyor. Demek gitmeme kızmıştı. 

Gitmememi tercih mi ederdin yoksa? Onu köşeye sıkıştırmıştım. (Bu arada dehşet bir şekilde Türkçeyi kullandığım cümleme alkış istiyorum)  

Mesaj ışığı yanıp söndüğünde kalp atışlarım hızlanmıştı. Hayır. 

O zaman? lütfen, lütfen, lütfen, lütfen. 

O zaman ne? Yeter bak artık...

Okyanus dengesiz davranıyorsun. diye yazıverdim. Onun atarlanacağı aklımın ucundan geçmemişti. 

Söyleyene bakın hele. Daha benimle yüz yüze konuşamıyorsun. 

Haklıydı. İşte buna bir şey söyleyemezdim. Ama ben Bora'ydım. Benden ne bekliyordu ki? Ben mesajı yazmadan o ikinci bir mesaj daha attı. 

İstediğin zaman hayatıma girip sonra içine sıçıp kaçamazsın Bora. Onun kalbini kırmam iyi değildi, biliyorum. Bunun yüzünden beni asla affetmeyecekti. Fakat ben denemek istiyordu. Belki kendimi affettirebilirdim. Okyanus'sa buna izin vermiyordu. Alnımı ovuşturdum. 

Bu sefer kaçmaya niyetim yoktu? sonuna biraz daha etki yaratması için soru işareti koydum. Okyanus'un cevabını her şeyden çok merak ediyordum. 

İyi geceler. Yalnızca bunu yazdı. Bütün umutlarım da bu mesajla birlikte sönüp gitti. 

Çalışma masamın başına dönüp ders çalışmaya devam ettim. 

BoraWhere stories live. Discover now