B-45

13.4K 1.4K 339
                                    

10 aydır neden ortalarda olmadığımla ilgili kısa bir açıklama yaptım, profilimde bulabilirsiniz.

Okuyan herkese teşekkür ediyorum.

Bu bölüm 10 ay boyunca bekleyen herkese gelsin.

YGS

9.10

23 Mart sabahı nefes alıp vermede bazı zorluklar yaşıyordum. Sayılı gün çabuk geçer derlerdi de inanmazdım.

Titreyen elimle zar zor musluğu açtım.

Sakin ol Bora oğlum, sen neleri atlattın. Sen mi büyüksün YGS mi büyük ulan? Tabi ki sen büyüksün Bora. Sakin ol.

Suyla yüzümü iyice ıslattım ancak tenimdeki ateşi söndüremedi. Sağ avucumu suyla doldurduktan sonra tokat atar gibi yanağımı ıslattım.

Sakin olsana oğlum, yeter be! Tamam, belki sınav kaderini belirleyecek, olsun ne olacak ya. Senden önemli mi?

Aynadaki yansımama baktım. Aylar önce okullar ilk açıldığındaki halimden eser yoktu. Bunun iyi mi kötü mü olduğunu bilmiyordum. Kişiliğimde net bir değişme olmuştu ve değişim dış görünüşüme de yansımıştı.

Gözlerimin altı mor halkalarla dolmuştu. Okul yılına girdiğimde pürüzsüz olan alnımda birkaç tane sivilce belirmişti. Dudaklarım çatlamıştı. Saçlarım bakımsız bir şekilde uzadığından alnımın bir kısmını kapatacak tuhaf bir şekil almışlardı. Üstelik arkadaki bir tutam dimdik durmakta ısrarcıydı. Suyla arkadaki o tutamı da ıslattım.

Oflayıp kafamı yandaki dolaba vurdurdum.

Aptal, aptal, aptal, aptal.

Hayatımı olduğundan da rezil hale çevirmiştim. Asla arkadaş olmamam gereken biriyle arkadaş olmuştum. İlk başlarda güzel geliyordu. Farklı insanlarla takılıyordum. Ozan'la oldukça samimiydik. Hatta sevgilim bile olmuştu. Sonra sevgilimi psikopat Ozan'ın yine psikopat olan kardeşi Okyanus için terk etmiştim.

Ceylin'le karşılaşmamızı hatırlayınca irkildim. Karşılaşmadan sonra Okyanus'la tekrar görüşmemiştim. Her buluşmaya çağırdığında ders çalışacağım bahanesiyle kaçmıştım. Üstelik ders de çalışmamıştım çoğu zaman. Tavanı izleyip halime ağlamıştım. Evlerine gittiğimde onunla baş başa kalmamak için bin bir takla atmıştım. 1 haftadır konuşmamıştık bile. Mesaj atmaya elim gitmiyordu. O da sonunda peşimden koşmaktan vazgeçmişti. Hala sevgili olup olmadığımızı bilmiyordum. Gerçi hiç sevgili olduk mu o kısım da biraz ilginç.

Hayatımda düzgün şeyler pek olmaz.

"Bora tuvaletten çıkmayı düşünüyor musun 20 geçiyor hadi artık çıkmamız lazım." Annem tuvaletin kapısını yumruklarken cümleyi birkaç kez tekrar etti.

Aynada kendime son bir kez baktım. Ardından "Tamam be!" diye bağırdım. Annem söylenerek kapıdan uzaklaştı.

Kaçış olmadığını biliyordum. Özellikle sınav senesi öğrencisi olduğum için bunu çok iyi biliyordum.

9.40

Sınava gireceğim okula vardığımızda emniyet kemeriyle kendimi boğup işin içinden sıyrılmayı düşündüm. Hatta buna yeltenmiştim de. Ablam ters ters bakıp eliyle kemere vurmasaydı gayet başarılı bir şekilde bu dünyadan ayrılıp YGS'den kurtulabilirdim.

Bütün aile beni desteklemek için oradaydı. Berna hala erkek arkadaşıyla telefonda konuşuyordu. Bir türlü susmamıştı. Sürekli çocuğu sevdiğini ve çocuğun başaracağını onu inandığını söylüyordu.

Kıskançlıktan delirmeme ramak kalmıştı. Telefonumu milyon kere kontrol etmiştim. En olmayacak kişiden bile başarılar mesajı vardı ama Okyanus atmamıştı. Beni hayatından tamamen çıkarma kararı aldığından şüphem yoktu. Zaten Ankara'ya gideceklerdi. Onsuz yaşamayı öğrenmem gerekiyordu. İstediğimden değil.

Mecburdum.

Manyak bedenci bile ablamdan bana onun adına da başarılar dilemesini rica etmişti. Ablamla Mayısın başında evleneceklerdi. Günü ayarlamışlardı ablam gelinlik koşuşturmasına başlamıştı.

Hım demek herkes sevdiğine kavuşuyor ben hariç tabi ki çünkü ben malım.

5 dakika içerisinde bizi içeri almaya başlayacaklardı. Bahçede bir kenara oturduk. Kendi okulumdan insanlara gergin gülümsemelerimle selam verdim. Kimse konuşacak halde değildi. Sınav günü psikolojisi herkesi bir şekilde vurmuştu.

"Evet, veliler okul binasından uzaklaşsınlar. Gürültü yapacaklar okul dışına çıksınlar lütfen. Öğrencileri içeri almaya başlıyoruz. 15 dakika içinde sınav başlayacak."

Sırayla bütün aile bireylerine sarılıp katilime doğru ilerlemeye başladım. Girişin önünde sıra oluşturmuştuk. Kimse girmeye meraklı değildi.

Görevli giriş belgeme ve kimliğime baktı. Üstümü de arayıp geçmeme izin verdi. Hızlıca üçüncü kata çıkan merdivenleri tırmandım. Kendi sınıfımı ararken heyecandan bayılmak üzereydim.

Sınıfımı bulup 13 numaralı sırama yerleştim.

Bu hayatta sınava gireceğim sıranın sayısı bile uğursuzdu be.

Sakin ol Bora, melankoliğe bağlamaya gerek yok. Sakin ol oğlum. Kaç kere diyeceğim bunu. Allah Allah yok bir şey.

Gözetmen öğretmen hepimize içinde iki kalem, kalemtıraş, silgi ve şekerler olan şeffaf bir kutu dağıttı. Başka bir gözetmen de hepimize yarım litre su dağıttı.

Bu dağıtım bittikten sonra optiğimiz ve sınav kitapçıklarımız dağıtıldı.

Kitapçığa bakarken ağlamak üzereydim. Ramak kalmıştı. İncecik bir kitapçığın kaderimi belirmesini istemiyordum.

10.00

"Başlayabilirsiniz. İlk yarım saat ve son 5 dakika çıkmak yasaktır. Başarılar."

Bismillahirahmanirahim diyerekten kitapçığı açtım.

Hayatımın en zor 160 dakikası başlamış oldu.




BoraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin