Bölüm 10

99 26 8
                                    

Medya Tansu

Eski anılarım zihnimde daha dünmüş gibi canlanıyordu. Kızgındım. Aybars böyle bir şeyi nasıl bana söylemezdi. Çocuklukta olsa benim için güzel anılardı. Çocukken geçirdiğim güzel anlarım sadece onunlaydı. Annemle babamı gördüğüm yoktu. Her gün çalışıyorlardı ve dolayısıyla her günüm teyzemde geçiyordu. Bu düşünceleri bir kenara bırakıp buradan kurtulmak için birşeyler yapmam gerekiyordu.

Kapıya koşup vurmaya başladım. Kapı açıldığında karşımdaki adama "Tuvaletim var." dedim. Adam beni kollarımdan tutup tuvalete doğru götürmeye başladı. Tuvaletin önüne geldiğimizde adama dönüp "Beraber işemeyeceğiz herhalde." dedim ve tuvalete girdim. Aklımda canice fikirler vardı ama uygulamaya korkuyordum. Adamı etkisiz hale getiremezsem canımı okurdu burda.

Kapıdaki adamın duyacağı bir şekilde küçük bir çığlık attım. Kapıyı aralayıp arkasına geçtim ve adamın tuvalete girmesini bekledim. Adam hemen tuvalete girip etrafa bakarken elimdeki havluyu adamın boğazına dolayıp sıkmaya başladım. Adam havluyu almak için hamle yaparken çamaşır makinasının üstündeki vazoya benzeyen sabunluğu alıp adamın kafasına geçirdim. Adam darbenin etkisiye yere yığıldığında yaptığım şeye bakıp "Sen neymişsin be Tansu." diye kendimi övdüm. Öveceğim tabi öküz gibi adamı yere serdim.

Tuvaletin kapısından etrafı kontrol ettiğimde bodrum katta olduğumuzu farkettim. Etrafta kimse olmayınca koşar adımlarla merdivenlere ilerledim. Merdivenleri çıkarken "Gel lan buraya." diye bağıran adama baktığımda ayağımın dibinde olduğunu gördüm. Suratına tekmeyi indirdiğimde adam düşmüştü. Bundan faydalanıp hemen merdivenleri çıkıp zemin kata ulaştım. Çıkış kapısını gördüğümde kapıya doğru koşarken Kıraç'ın önüme çıkmasıyla durmak zorunda kaldım.

"Bir yeremi gidiyordun?"

"Senden kurtulmaya gidiyordum. Ama görüyorum ki mikrop gibi her yerdesin."

"Karşımda bu kadar cesaretli olmana hayranım."

"Bir pislikten korkacak kadar küçülmedim."

Kıraç bana doğru yaklaştığında elini kaldırıp bana vurmaya yeltendi. Fakat eli havada kalmıştı. Kıraç'ın elini büken Aybars'ı gördüğümde derin bir nefes aldım.

"Eğer ona dokunsaydın bu ellerine veda etmek zorunda kalacaktın. Yine şanslısın elin kopmayacak. Ama bu zarar görmeyeceğin anlamına gelmez." deyip Kıraç'ı yumruklamaya başladı.

Kıraç'ın adamları Aybars'a doğru koşmaya başlayınca Aybars'ın yanında adam getirmesine dua etmiştim. Aybars'ın adamları Kıraç'ın adamlarını etkisiz hale getirdiğinde Aybars ayağa kalkıp

"Alın şu pezevengi. Ne yapacağınızı biliyorsunuz." dedi.

Kıraç'ın ağzı yüzü dağılmasına ramen konuşmaya cesaret edip

"Benide kızım gibi mi öldüreceksin?"  diye alayla sordu.

Aybars "Senin için farklı planlarım var." diye karşılık verdikten sonra bana dönüp "İyi misin?" diye sordu.

"İyiyim. Nasıl buldun burayı?" diye cevap verdim.

Aybars soruma cevap vermeyip bileğimden tuttuğu gibi "Gidelim." dedi.

Arabaya bindiğimizde Aybars'ın tedirgin olduğunu farkettim.  Sigara paketinden bir dal çıkarıp yakmasını izledim.

KUTUPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin