26.BÖLÜM

38 7 1
                                    

Küçük kız çocuğu gibi her korktuğumda kabuğuma çekilip ağlıyorum. Sonra bir rol bürünüyorum, herkes güçlü olduğumu sanıyor.

Bir tuvale attığınız fırça darbesini düşünün, ardından bir başka renk, bir fırça daha. Daha önce yapmadığınız bir resim yapıyorsunuz, ilk başta gözünüze çok güzel gelir. Harika yapmıştınız. Bir fırça darbesi daha, ve bir tane daha. Sona geldikçe bitiyor inancını kafanıza yerleştirirsiniz. Ve bir yanlış fırça darbesi bütün resmi mafeder. Kuruduktan sonra üstünü tekrar boyarsınız ama zamanla boya çatlar. Düzeltmeye çalıştığınızda resim gittikçe bozulur ve sonunda tuval çöpün yanına arkadaş olarak bırakılır.
Hayatta böyleydi, yeni bir başlangıç yapmak için tamamen yeni duygularla harekete geçerdiniz.Hedefe ulaşmaya az kaldığında birine takılı kalırsınız, biri sizi üzer ,incitir. Alttan alırsınız ama zamanda bu alttan almalar bir patlamaya yol açar. Ve siz hem hedefinize ulaşamazsınız, hemde duygularınızdan olursunuz.
"Bu dalmaları sık sık yapıyorsun. Bir şey mi oldu?"
Eray'ın sesi kulaklarımda yayılırken ona bakmadan konuştum.
"Hayır sadece yorgunum."
Yol boyunca konuşmadım. Nereye gittiğimiz hakkında hiç bir fikrim yoktu.
"Biraz neşeli ol. Hep sert kız olmak zorunda değilsin. En azından benim yanımda."deyip ardından elimi tutmuştu. Onun için içimdeki kelebekler canlansada , canlı kalması bir o kadar da kısa sürüyordu.
Bir şey hissetmekle hissedememek arasında ince bir çizgide oturuyordum.
Araba durduğunda, Eray arabanın etrafından dolaşıp kapımı açtı. Böyle kibarlıkları hiç ondan görmediğimden ufak tefek şoklar geçirsemde, benden istediği ikinci şans sonrasında hep böyle davrandığından alışmıştım.
Ayaklarımın yere basması üzerine Eray elime uzanıp beni peşinde sürükledi. Aç değildim, cidden değildim. Yemek yemeğe gelmiş olduğumuzu önümdeki çift kişilik yuvarlak masadan anlamıştım. Sandalyemi çekip oturmama kolaylık sağladıktan sonra kendi sandalyesine geçti.Yemekleri sipariş verdikten sonra Eray ellerini masada birleştirip bana doğru baktı.
"İki haftaya yakın umarım sana karşı bir yanlışım olmamıştır. Aramızdaki dağların erimesine çok sevindim cidden.. Ve ben , Mercan gerçekten benimle birlikte olmanı isterim." Yutkunurken boğazımdaki anlamasız sıkışma nedeniyle öksürmeye başladım.
"İyi misin?" Kafamı sallayarak iyi olduğumu belli ettim.
"Sen ve ben, yani Eray biz..anlaşabileceğimizi zannetmiyorum."açık açık söylemiştim işte. Onunla olabilme ihtimalini hiç düşünememiştim.
"Bak deneriz tamam mı? Olmadı ağırdan alırız..Sadece deneyeceğiz."dediğinde sevgili konularında iyi olmadığımdan pek içime sinmemişti. Ama denerdik,olmazsa bırakırdım değil mi?
"Ama sadece deneyeceğiz ve ben istediğimde bırakacağız."dedim.
Yüzündeki sırıtış dişlerini gösterecek kadar büyümüştü. Hayır anlamıyordum bende ne buluyordu? Kafamdaki sorulara iç sesimle artık bir susun dedikten sonra gelen yemeklerimizi yemeğe başladık.
Yemek boyunca bir şey konuşmamıştık. Zaten yemeğin başında gevelemeden açık açık kendini ifade etmişti. Peçeteyle ağzımı silerken Eray'ın tabağının çoktan bitmiş olduğunu gördüm. Bakışlarım yüzüne kayınca bana baktığını gördüm.
"Yemek yiyen insanları böyle dikizler misin hep?"dedim buruşturduğum peçeteyi tabağa bırakırken.
"Sen olunca neden olmasın?"
"Farkettim de sen bana artık şu hayatını merak ediyorum cümlelerinden kurmuyorsun. Israrını değiştiren neydi?"dedim kollarımı birbirine dolarken.
Dudaklarını ıslatıp oda benim gibi kollarını birbirine doladı.
"Açıkçası bunu zamana bırakıyorum."

2 hafta önce bar gecesi
Eray'ın Ağzından:

Mercan'dan istediğim ikinci şans sonrasında ona veda edip Kerem'in telefonunu açtım.
"Efendim patron."dedim heyecanla.
"Senin şu istediğin kız Adı Mercan, 18 yaşında. O olaydaki ailenin kızı.Aslında biliyor musun bu kızı bulsak harika olurdu."dediğinde bir kaç saniye kal geldi.
"Me-mercan mı?"dedim kekeleyerek.
"Evet niye bu kadar şaşırdın ki?"dediğinde kendimi toparladım.
"Hiç..değişikmiş ismi. Koca ülkede nerede bulacağız kızı abi ya."dedim yalan söyleyerek. Az önce konuştuğum Mercan mıydı şimdi? Siktir.
"Tamam abi, sen bilgileri bana atarsın.Bakalım bulabilecek miyiz kızı." dedikten sonra telefonu kapattım. İnanamıyordum şu an. O kız gerçekten yaşadıklarına karşın ayakta durmayı bilen biriydi. Hala çok şaşkındım. Hayatını ona sormam zaten saçmaydı. Kim böyle bir şeyi anlatırdı ki?

KELEBEĞİN ÖMRÜWhere stories live. Discover now