2.BÖLÜM

130 20 1
                                    

Bilinmeyen gerçekler ve gerçek bildiğimiz kurmaca yaşantılar üzerinde yaşlanıyorduk.

Üçüncü bardağı da yüzümü ekşiterek masaya koydum.Daha fazla içemezdim.
Babama söz vermiştim. Zaten yeterince sözümü bozmuştum.
Ağzımdaki o iğrenç tad yüzünden yüzümü buruşturdum tekrar.

" Daha  içmiyorum ben , senin yüzünden kuralları çiğnedim. "

Gizem gözlerini devirdi. O meşhur sırıtması yayıldı yüzünde.Fazla içmişti.
"Kızım sende amma inek çıktın be"

Onu sallamayarak yüksek sandalyeden indim. Biraz başım dönüyordu.  Her gün içtiğim bir şey değildi sonuçta. Bünyem alışık değildi. Lavaboya yürümeye koyuldum. İrem siparişleri götürürken göz kırptı. Arada masalara bakıp bize eşlik ediyordu. Saat kaç olmuştu?
Eve geç gitsem annem birşey demezdi. Ama o kadar da geç saate kadar durmanın anlamı yoktu. Tuvalete girip ellerimi lavaboya koydum. Midem aşırı bulanıyordu. Musluğu açtım yüzüme soğuk suyu çarptım. En azından o kadar sarhoş değildim. Sadece yan erkilerini görüyordum. Boğazıma doğru bişeyin yükseldiğini hissedince , tuvaletlerin olduğu yere koştum.
İçimde ne varsa boşalttım.
Yüzümü bir kez daha yıkadım. Varla yok arasındaki makyajım tamamen gitmişti. Peçeteyle ağzımı silip, çöpe attım. Ağzımdaki tad daha iğrenç bir hal almıştı.

Masaya gidip yerime oturdum. Gizem'in ayılması gerekiyordu. Arabayı ben süremezdim. En azından bu gece değil.

Gizem'i dürtükledim. Gülmeye başladığında kaşlarımı çattım.
" Gizem yürü gidiyoruz, ayılman gerek hadiii!!" diyerek tekrar dürttüm.
Beni takmayınca gözlerim İrem'i aramaya başladı.

Sonunda görüş alanıma girdiği için şükrediyordum.
Elimle 'gel' işareti yaptım.
Yanıma yaklaşırken gülümsedi.

" Bir isteğiniz mi var Mercan hanım?" diyerek omzuma koydu elini.

" Gizem'in kendine gelmesi gerek , eve gitmek istiyorum. Geç oldu." dedim sıkıntılı bakışlarımı yollayarak.

" Tamamdır güzelim. Şunu bir ayıltalım bakalım." diyerek Gizem'in bir kolundan tutup kaldırdı. Diğer kolunuda ben kaldırdım. Salmıştı iyice kendini. Bütün yükü bize veriyordu. Lavabonun kapısı aylağımla ittirdim. Ben Gizem'i tutarken İrem de yüzüne su sıçratıp yıkıyordu. Arada tokatlarınıda yapıştırıyordu.
Gizem'in bozulacak bir makyajı yoktu. O yüzden rahattık.
Yavaş yavaş normal haline geliyordu. Bişeler homurdandıktan sonra bize bakıp,
" Kızlağğ - öğğ"  dediği şeyden anladığımız kadarıyla çıkardığı ses hiç güzel bir şeye işaret değildi. İrem ile aynanda onu lavaboya ittik. Midesinde ne varsa çıkardı.
Bir an benimde midem kalkar gibi oldu. İğrençti. Vücudun bile istemediği bir şeyi insanlar nasıl içerdiki. Maksat eziyet olsun. Sanki ben içmemiştim.

" Daha iyimisin ? Gizem bana bak yaaa , araba falan kullanamam ben. Daha ilk günden gece gece başımı belaya sokamam. Sen sürüceksin. Bir an önce kendine gelsen iyi edersin!" dedim.Yüzüne yapmacık sinirle bakarken.

" Tamam güzelim süreriz. Allah allah ya." diyerek iki elini de havaya kaldırdı, teslim olumuş gibi.

Lavabodan çıkıp masaya doğru yürürken , Emre'nin gitarını kılıfına koyduğu gördüm. Berk ve Eda bizi bekliyordu anlaşılan. Sanırım gideceklerdi. Masaya geldiğimde Eda hafif gülümsedi.

" Mercan tekrar doğum günün kutlu olsun, bizim gitmemiz gerekiyor " dedi.

" Geldiğiniz için teşekkür ederim biz de az sonra kalkacağız." diyerek öpmek için uzandım.

Diğerleriylede görüşme fastı bittikten sonra mekandan elele çıktılar. Yani yakışıyorlardı bence. Bu kıskanmak değildi ama kesinlikle.

İrem üstündeki önlüğü çıkarıp. Arkadaki garson çocuğa fırlattı.Çocuk 'sen sabır ver Allah'ım ' dermişçesine başını oynattı.

Emre İremin belinden turtarak,
" Ee sevgilim bizde gidelim mi artık?" diyerek İrem'in yanağından makas aldı.

" Gidelim ,gidelim de şu kızları bir bindirelim sağ sağlim. Yoksa Ecrin teyze saçımı başımı yolar bişey olursa ." dedi.

Yüzümde kocaman bir sırıtış meydana geldi.
" Arkadaşlar gerçekten teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim ya . Beni düşünmeniz bu hazırlığı yapmanız çok sevindirdi beni. İyi varsınız. " dedim fazla minnettar bakışlarımı göndererek.Küçük bir kız çocuğunun mutluluğu gibi gözlerimi kısıp otuz iki diş gülümsedim.
O anda alnıma bir şaplak yedim.
" Kızın yeter be teşekkür etme, tabiiki kutlayacağız, sende aynısını yapardın." dedim İrem muzip muzip gülerken.

Emre Sıla'ya  kalkmasın söylerken bende hediyelerimi sıkı sıkı tutup kapıya doğru yürüdüm.
Gizem arabayı açtı. Arka koltuğa hediyeleri koyduktan sonra öne bindim.
Gizem de şoför koltuğuna oturdu. Umarım iyi ayılmıştır. Birde kaza başımıza bela olmasın. Anahtarı çevirdi . Motor çalıştığı gibi otomatik radyo açıldı. Hangi parça bilmiyordum ama çok hoşuma gitmişti. Parkettiği yerden geri vitesle çıktı.
İrem ile Sıla'nın bana dışardan el salladıklarını görünce o büyük sırıtışımla bende el salladım.
Görüş alanımdan çıktıklarında elimi indirdim.
" Ne gündü be !" dedim iç çekerek.

" Çok kusmuklu bir gündü sanırım." dedi Gizem gülerek.

" Hiç karışmam bugün bizde kalıyorsun." dedim omzuna vurarak.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum:)

KELEBEĞİN ÖMRÜWhere stories live. Discover now