14.BÖLÜM

75 7 0
                                    

Tatmin olamadığım her şey için ayrı bir çiçek diktim. Arkamı dönüp baktığımda çiçek bahçesinin içindeydim.

Can karşımda oturmuş alkış yapıyordu.
"Bunu saymıyorum. Sen söylemedin." dedim uyarır bir sesle.

"Bilmiyordum bu şarkıyı.Haksızlık!"
Kendini savunurcasına kurduğu bu cümleye güldüm.

Elimdeki bardaktandan bir kaç yudum aldıktan sonra kendimi yere bıraktım.
Sahnenin ortasına yattım. Can da yanıma gelip uzandığında kafamı ona çevirdim. Güzel bir yüzü vardı. Kızların beğenebileceği bir erkekti. Ama ben ona o gözle bakmıyordum. Hoşuma gidiyordu konuşmaları, sırıtışı ama onu arkadaşça sevdiğimdendi. Gidecek bir kapım olmasa Can her zaman kucak açan bir insandı. Yani en azından onu tanıdığım kadarıyla böyle düşünüyordum.

"Mutlu musun?" Ellerini başının altına yerleştirmiş tavana bakıyordu.
"İçtiğimde mutlu hissediyorum. Sonrasın da ne biliyor musun?" İki elimide kocaman açıp "Bumm!!"
dedim.
Gözlerini baktığı yerden ayırmadı.
"İnsan her zaman mutlu olamıyor ya. Bazende mutsuzluk lazım." dediğinde güldüm. Karşısında bu dalda ödül almış ben duruyordum.

"Ben gitsem iyi olacak." dedim esneyerek.
"Olmaz , sarhoş araba kullanmana müsade edemem." dediğinde, konuşması tanıdık geldi bir an.

"Hadi ama Akın gibi sende yapma." dedim ayağa kalkmaya çalışırken.

"Demek bugün sürekli baktığın masanın sahibi ha?" deyince bir kahkaha koyverdim.

"O sadece benim liseden arkadaşım." dedim dil çıkartarak.
"Kaç yaşındasın Can?"

"On dokuz ya ,bayağı yaşlandım. Sen ? Yirmi varsındır yanılıyor muyum?"
deyince gülememi tutamadım. Onunda bu soruyla dalga geçtiği belliydi.

"On sekiz yaşında bir çocuğum abisi." dedim omzuna vurarak. Azını açmış bana bakıyordu.
İstemsiz elim çenesine gitti. Tak diye kapattım açık olan azını.

"Şşş kimseye söylemek yok." İşaret parmağımı dudaklarına götürdüm.

"Büyük görünüyorsun ,cidden ama.Bir an abla mı desem diye düşünmedim değil." dedi. Bu cümlesine karşılık tebessüm ettim.
O an bir kaç saniye öyle kaldık. Zaman durmuştu sanki. Kafamı hızlı bir şekilde sağa sola çevirdim. Kendime gelmeli ve artık eve gitmeliydim.

Ayağa kalmaya çalıştığımda dengemi kaybedip yere düştüm. Popom acımıştı.  Ben bunları yaşarken Can elindeki boş bardağı  yerde çevirip duruyordu.

"Ben gidiyorum." dedim sahneden inerken. Bir anda irkilmesi komiğime gitti.

"Mercan en azından sabah git."
Bu isteğini biraz düşündüm. Sarhoştum ve ters bir şey olabilirdi. Sonunda pes ederek isteğine boyun eğdim.

"Tamam. Ama bir an önce uyumak istiyorum." dedim esneyerek.

Yerdeki bardakları alıp yanıma geldi.
"Arkada çalışan dinlenme odası var oraya gidelim."
Onu takip ettim. Sonunda odaya ulaştığımızda karşılıklı duran deri koltuklardan birine kendimi attım.
Başımdaki keskin ağrı, gözlerimdeki damarlarımın çekilir gibi olması yorgunluğumu daha da etkiliyordu.

"Biliyor musun , bende o kadar mutlu değilim. Belkide.." Can'ın sesi yavaş yavaş uzaklaştı. Ve kayboldu.

***

KELEBEĞİN ÖMRÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin