25.BÖLÜM

32 7 0
                                    

Multimedya: Eray-Mercan/Barış-Mercan

Pişmanlıklarımın ardından şimdi keşkelerim boğuyordu beni.

Can'ın Ağzından:

"Ciddi misin sen hep buradasın yani."şaşkınlığımı belli ederek İrem'e bakıyordum. Temelli burada yaşamaya gelmişti. Ama neden?
"Evet ama okul bitene kadar büyük ihtimal."
"Buna çok sevindim. Hem Mercan'da sıkılıyordu arkadaş olursun ona."deyip Mercan'a baktım. Başka yöne bakıyordu. Onun baktığı yere bakınca gülümsemem yüzümde soldu. Barış'a bakıyordu. Kafamdan binlerce düşünce geçti.
O an dedimki bir şeyleri yıkmak yerine yeni şeyler inşa etmek daha mantıklıydı. İrem'in konuşması o kadar hoşuma gitmişti ki, sohbetimiz gittikçe koyulaşıyordu. İşimi Alp'e bırakmış etrafında fazla kalabalık olmayışından yararlanıp İrem'le konuşuyordum. İrem güzel kızdı, sevecen, esprili, olgun bir kızdı. Mercan'a tekrar baktığımda yanında abimle personel çıkışına doğru gittiklerini gördüm.
"Biraz içelim mi İrem?"dedim gözlerimi koyu kahvelerle birleştirirken.
Belkide yanlış şeyler düşünmüştüm. Yanımdaki en yakın arkadaşım denecek kızla bir şeyler yaşayamazdım. Alp'in dediği gibi abayı falan yakmamıştım ben. Sadece anlık duygularla hareket ettiğimden ağzımdan dökülmüştü o sözler. Kendime gelip silkelenmeliydim.

Mercan'ın Ağzından:

Eray'la içkilerimizi yudumlarken, bana bir şey uzattığını fark ettim.
"Telefonun...dün gece odada kalmışta."deyip elini ensesine götürdü. Telefonumu tamamen unutmuştum. Nasıl olurda unuturdum.
"Çok saol tamamen unutmuşum." dedim elinden telefonu alırken ellerimiz değdiğinde göz göz geldik. Şu an bir şey mi olması gerekiyordu. Gözlerimin içine bakıyordu, gözlerimi kaçırıp telefonumun tuş kilidini açtım. İnsta storye elimdeki içkiyi çekip attım. Telefonu cebime sıkıştırıp önüme döndüm.
"Çok güzelsin, seninle uğraşmamın sebebi bu değil ama. Ne olursa olsun hayata karşı dik duruşun dikkatimi çeken."kulağıma fısıldadığında sustum. Sesimi çıkarmadım. Hayatım hakkında hiç bir şey bilmiyorduki.
"Şimdi gitmem gerekiyor mavi göz."deyip elindeki telefona cevap vermesi gerektiğini anladım. Yanımdan kalkıp uzaklaşırken gözlerim tekrar Barış'ların masasına kaydı. Bana mı bakıyordu o? Kalbim tekler gibi oldu. Gözlerimi bir kaç kez kırpıp tekrar baktım. Cidden bana bakıyordu.
Yerimden kalkıp gözlerinden gözlerimi ayırmadan yanlarından geçip tuvaletlerin olduğu koridora girdim. Bay/bayan tuvaletler karşı karşıyaydı. Tavandaki neon ışıklar koridora fantastik bir hava veriyordu.
"Dur bakalım Mercan." duyduğum sesle nefesimi tuttum. Neden böyle bir şey yaptığımı bilmiyordum. Arkamı dönmek istemiyordum. Kalbim göğüs kafesimi ısrarla  delecekmiş gibi atıyordu. Korkuyor muydum, hayır. O zaman neydi bu heyecan. Gözlerimi yumup iki saniye bekledim. Sonra arkamı dönüp o yeşil gözlere baktım. İfademi koruyarak, soğuk bir şekilde cevap verdim.
"Ne var?" Cidden bunu demiştim. Başka ne denirdi ki? Bana doğru bir adım atıp aramızdaki mesafeyi kapattı. Kalbim aşırı bir şekilde hızlı atıyordu.
"Nefes alacak mısın?"dediği şeyle afalladım. Nefesimi tuttuğumu farkedip, dudaklarımı araladım.
"İçindeki sakin kız keşke yüzünede vursa. Göründüğün gibi olmadığını biliyorum." Neden bu kadar heyecan yaptığımı bilmiyordum. Bir kaç saniye yüzünü inceledim. Siyah saçları yüzünün önüne gelmiş bir gözünü yarım yamalak örtüyordu. Yutkunarak konuşmaya başladım.
"Bunu söylemek için mi durdurdun beni?"
"Eray'la daha ne kadar ileri gitmeyi düşünüyorsun?"al işte yine başlamıştık.
"Eray'la olan sohbetim seni neden ilgilendiriyor?"dedim. Gerçekten başka muhabbetimiz yoktu. Eray da Eray.
"Bildiğim var ki söylüyorum. Ne oldu o sert kıza? Yumruk atan kıza?"dediğinde yüzümü ona yaklaştırdım.

Barış'ın Ağzından:

Nefesi yüzüme deyecek kadar yaklaşması beni zorluyordu. Dişlerimi sıkarak gözlerimi gözlerinden ayırmadım.
"Sana ne?"dediğinde istemsiz dudaklarım kıvrıldı. Kendini geri çektiğinde ellerini havaya kaldırarak konuştu." Senin sevgilin falan yok mu ya , git onunla uğraş." Yüzümdeki sırıtış genişlerken cevap vermek için ona yaklaştım. Kalbimin yerinden çıkma arzusunu bastırmaya çalışsamda başarısız oluyordum.
"Yanımda gördüğün her kızı sevgilim sanman ne hoş. Doğrusunu söylemek gerekirse siz de ilerden sevgili gibi görünüyordunuz."
Ne yapsam ne kararı alsam yine beni çekiyordu. Dış güzelliği değildi çeken, onda kendimi buluyordum bazen. Kesit kesit parçalarla. Bir türlü birleştiremediğim şeyler vardı. Merak ediyordum. Keşfetme arzusu kafamı istila etsede,kendime her seferinde bir duvar örüp 'HAYIR' diyordum.
"Beni neden ondan uzaklaştırmak istiyorsun?"
"Güvenmen yeterli."sesimdeki düzlüğe dikkat ederek konuştum. Yanlış bir şey anlamasını istemiyordum.
"Hah, öyle mi? Neyine güvenecek mişim, güvenecek bir şey mi yaptın?" dediğinde ona hak verdim.
"Sen bilirsin."diyerek onu arkamda bırakarak bara ilerledim. Başına geleceklerden ben sorumlu değildim. Bu çok cümleyi kaç kere kafamda kurdum ,kaç kere dile getirdim bilmiyorum ama hep böyle deyip yine gelip uyarıyordum.
Akın'ın yanına oturup etrafa bakmaya başladım.
"Kimle konuşuyorsun?"dediğimi duymuştu ama duymamazlıktan gelmişti.
"Ha?.. Cansu'yla konuşuyordum."iyice işi büyütmüştü. Genelde Akın çok fazla ilişki yönünde değildi. Genelde arkadaş çevresi fazlaydı.
Buradan sıkılmıştım artık. Sürekli buradaydık.Mercan görüş alanıma girdiğinde onu izledim. Kendinden emin bir şekilde attığı adımlar onu daha da çekici yapıyordu. Saçlarını eliyle tarayıp kafasının üstünde birleştirdiğinde bile.
Can ve Mercan'ın arkadaşı olduğunu bildiğim kıza bakıp gülmeye başladığında, o gizemli, öfkeli Mercanın yerine masum ve sevimli biri gelmişti. Tabi bu anlıktı. Can'la arasında bir şeyler olduğunu düşünsemde bu düşüncem askıda kalmıştı. Bir şeyler konuşup kızla Mercan ayaklandı. Sanırım gidiyorlardı.
Çıkış kapısına gidene kadar gözlerimi onlardan ayırmadım. Kapıyı açıp arkadaşının geçmesine izin verirken gözleri son kez beni buldu. Gittiğinde gözlerimi kapatıp kafamı geriye yasladım.
"Selam."Ebru'nun sesini işitsemde gözlerimi açmadım.
"Hey iyi misin?"dediğinde birden beklemediği şekilde ayaklanıp kolundan tuttuğum gibi mekandan çıkarttım. Arabaya bindiğimizde, ne oluyor bakışlarını üzerime dikmişti. Ona doğru yaklaşıp kulağına fısıldadım.
"Ben böyle ani şeyleri severim biliyorsun."
2 hafta sonra...

Mercan'ın Ağzından:

İki hafta içinde Eray'la aramız hemen hemen düzelmişti. Normal diyaloglar kuruyorduk. O benle flört etmeye çalışsada ben pek karşılık vermiyordum. Hep gözlerim Barış'ta takılı kalıyordu. Yürürken, gülerken, telefonla konuşurken..
Kendimi biraz 'The Vampire Diaries' teki
Elena gibi hissetsemde kendime engel olamıyordum. Damon ve Stefan arasında kalmış gibi bir izlenim vardı içimde. Ama beni Barış çekiyordu.Eray'ın yanında sanki kendimi kandırıyormuş gibi hissediyordum.
"Daldın yine."
"Ha yok öyle bakıyordum."dedim yüzümü Eray'a çevirerek.
"Akşam bir şeyler yapalım mı?"dediğinde biraz düşündüm. İçime sinmesede biraz iyi gelebilirdi. İki haftadır okul dışında pek bir şey yapmıyordum. Okula kendimi adapte etmiştim. Neredeyse bütün vaktimi atölyede geçiriyordum. Dönem projeleri çok zordu ve projelerimin kusursuz olması için elimden geleni yaparak vaktimi orada harcıyordum.
"Bana uyar."dediğimde yerdeki çimleri yolmaya başladım.
"Tamam o zaman."deyip kolunu omzuma attı. Buna alışıktım artık. Eray konservatuar okuyordu. Sesinin güzel olup olmadığını bilmiyordum. Barış'la aynı bölümdeydi yani. Cansu ile Akın araladında her ne varsa bayağı ilerletmiş sürekli vakit geçirip sürekli konuşuyorlardı. İrem ve Can sadece bir araya geldiklerinde iletişime geçiyorlardı. İrem'in ondan hoşlandığını az çok anlayabiliyordum. Ve bu beni mutlu etmişti. Önceki ilişkisinden sonra Can gibi biriyle birlikte olması benide mutlu ederdi.
Herkes çiftini bulmuş gibiydi, ben hariç. Herkes mutluydu, ben hariç. İçimde yeşermeye meyilli bir sürü tohum vardı. Ama her seferinde ya susuzluktan çürüyorlardı ya da çok su almaktan.
Sanki konuşurken yorulmuş gibi derin bir nefes aldım. Yaşadıklarımı unutturacak niri olacak mıydı? Ya da yaşadıklarımın üstüne yaşattıkları eklenip hiç mutlu olamayacak mıydım? Bilmiyorum kelimesini bilmediğim halde kullanabiliyordum. Telafuzu zordu, içindeki bilinmezlikleri de zordu. Yardıma ihtiyacım vardı iki yol ayrımının arasındaydım. Ufacık bir teselli yeterdi iki yoldan birine kaymama.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum:)

KELEBEĞİN ÖMRÜWhere stories live. Discover now