Bölüm 54

8.4K 332 120
                                    

Bence erken geldi bu sefer 🙄 😁
KEYİFLİ OKUMALAR... ❤️😘
(+18 Kısımlar bulunmaktadır.)

Suyun içinde elimle vücudumu yoklayıp etrafa bakındım kırmızılık yoktu, yaralanmamıştım neyse ki..

Duygu? Duygu! Hızla yüzeye çıkarken önümde duran siyah botlarla gözlerimi güneşe karşı kısıp başımı korkuyla yukarıya kaldırdım. Savaş son derece sinirli balışlarıyla gözlerime bakıyordu. Duygu ise saklandığı ağacın arkasından burayı izlemekle meşguldü. O da benim gibi Savaş'ı görünce bir nebzede olsa rahatlamış gibi duruyordu.

"Çık!" Öyle bir bağırdıki suyun altına girip bir daha çıkmak istemedim. Savaş hareket etmediğimi görünce kollarını bana doğru uzatmaya başlamıştıki hızla suya dalıp alttan diğer uca doğru yüzdüm. Aradki mesafe çok fazla olduğu için nefesimi daha fazla tutamadım ve su yüzeyine çıktım tam ortadaydım. Savaş olduğu yerden elini gel diye sallıyordu.

"Gelmeyeceğim, sen gitmeden de bu havuzdan çıkmayacağım!" Belinden çıkarttığı tabancayı havaya kaldırıp tek el ateş ettiğinde kopan gürültüyle olduğum yerde titredim ve irileşen göz bebeklerimi silahtan çekip üzerine diktim.

"Hemen buraya gel yoksa çok kötü olacak!" Başımı hayır manasında salladığımda ayakkabılarını, silahını, telefonunu, cüzdanını ve siyah tişörtünü çıkartıp fırlattı. Ne yapacağını anladığımda herşey için çok geçti çoktan suya dalmış hızla üzerime yüzmeye başlamıştı. Havuzun kenarına doğu hızla kulaç atıp bana yetişmesine ramak kala kendimi yukarı çekip havuzdan çıkmıştım. Ben koşmaya başladığımda o da havuzdan çıkmış peşimden koşuyordu seslerden anladığım kadarıyla.. bahçedeki ağaçların arasında zikzaklar çizerek koşuşturuyordum o ise durmam için emirler yağdırıyordu, tehditler savuruyordu.

Nuray teyze Savaş'a seslendiğinde ayak sesleri kesilmişti bende fırsattan istifade dinlenmeye başlamıştım. Savaş bana arkasını dönüp Nuray teyzenin uzattığı telefonu alıp konuşmaya başladığında hemen arkamda duran ağaca tırmanmaya başladım. Zirveye ulaştığımda yerden en az üç metre yüksekteydim. Nefesimi düzene sokmaya çalışırken bir yandan da beni görmemesi için dualar ediyordum Duygu şaşırmış bir şekilde bana bakıyordu ona başka tarafa bakmasını işaret ettikten sonra kalkıp başka yere oturdu. Nuray teyze telefonu verdikten sonra biraz uzaklaşıp arkasını dönmüştü zaten.

Savaş telefonu kapatıp Nuray teyzeye verdikten sonra arkasını döndü ama gözleri aradığını bulamamanın siniriyle kısılmış olsa gerek. Aman ne de umrum? İçimde kıs kıs gülüp hareketlerini izlemeye devam ettim. Sinir ve şaşkınlık karışımı bir ifadeyle etrafına bakıyordu. Koala gibi sarıldığım dala daha sıkı sarıldım.

"Elis! Neredeysen hemen buraya gel!" Ben kıs kıs gülmeye devam ederken sarkan saçlarımdan bi damla suyun süzüldüğünü fark ettim elimi damlaya doğru götürürken çoktan yerçekimine karşı olan savaşını kaybedip düşüşe geçmişti. Ağacı daha sıkı kavrarken kaçabileceğim yer aradım saliseler içerisinde ama ne yazık ki yoktu. Savaş koluna baktıktan sonra başını yavaşça yukarıya kaldırdı. Gözlerini gözlerimi kilitleyip sinirle kıstı gözlerini.

"Sen oraya çıkmayı nasıl becerdin? Hemen aşağı iniyorsun!" Korksamda başımı hayır manasında salladım.

"Asla!" Elini bana doğru salladı, tehdit edercesine.

"Sana seçenek sunmuyorum Elis, eğer kendin inersen sana hiçbir şey yapmam ama eğer ki ben indirirsem o zaman o ağaçtan uçarak inersin." Başımı sağa sola sallayıp;

KOVALAMACAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin